Durun Kalabalıklar!

.

  • GİRİŞ04.05.2019 09:39
  • GÜNCELLEME06.05.2019 09:42

Kimisinin ölümle sonuçlandığı yüzlercesini yaşadığımız acı ve ıstırap veren cinsel istismarların sonuncusu Küçükçekmece Kanarya’da yaşandı. Bu yaşanan toplumsal felaketin ardından her zaman olduğu üzere insanlar sokağa çıktı: “Çocuk istismarına Hayır, Kimsenin Canı Yanmasın, Bugün Bana Yarın Sana ve İdam İstiyoruz” pankartlarıyla tepkilerini yükselttiler. Temiz bir toplum talebi adına, can yakıcı bu soysuz vakıa karşısında vatandaşların tepkileri son derece haklı ve yerinde. Daha önce benzeri birçok hadise için tepkiler gösterildi. Bazı siyasi partiler “İdam” kampanyaları başlattı. Halk isterse biz “hazırız” denildi. Fakat etkin bir önlem alınmadan yenisi eklendi. Benzeri adi vakıalar başta ABD olmak üzere hemen her coğrafyada yaşanmakta. ABD’de bu ve benzeri sebeplerden dolayı idam olmasına karşın suç oranı git gide artmakta. Salt anlamda ceza sorunu çözemiyor. Suça giden yolları tıkamadan suç işlenmeye devam edecektir.

 

 

Bu kötü ve çirkin gidişe dur demenin tek yolu eğitimdir. Eğitimle geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımıza, gençlerimize, okul öncesi ve temel eğitimden başlamak üzere; Allah korkusunu, sevgisini, merhameti ve insan sevgisini öğreteceğiz. Yaşı ne olursa olsun yaşama hakkının, can, mal ve namus emniyetinin kutsallığını, kendisi için istemediği bir şeyi, başkalarına yapmaması gerektiğini, insanların en hayırlı olanının insanlara faydası dokunan, kimse olduğunu öğreteceğiz. Bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmüş gibi olduğunu anlatacağız. Melek ruhlu evlatlarımızın dünyalarının kirletilmesine izin vermemek için; ailelerimiz, idarecilerimiz, öğretmenlerimiz, STK’lar, siyasiler ve herkes: Kötülüğe, şerre, cinayetlere, iğrençliğe ve şeytana sövmenin onu ortadan kaldırmadığını, bu iğrençliklerin panzehri olan İlahi emre kulak asmak, Allah’ın emir ve yasaklarıyla yüzleşmek, Kur’an ve sünnetle aramıza mesafe koymamak olduğunu bilmemiz, geleceğimiz ve toplumsal hayatımız için önem taşımaktadır. Bütün bu uygulamalardan sonra caydırıcı cezanın son aşama olduğu bilincine sahip olmalıyız. Ceza bir sonuçtur, sebep değildir.

Bir taraftan kalplerinde hastalık olanların marazlarının nüksetmesini, depreşmesini sağlayacak konuşma, giyim, kuşam, kılık kıyafetlerle sapıklar özendirilecek, kalplerindeki şeytani duygular, nefsani arzular kabartılacak. Bunlarla da yetinmeyip; Lut Kavminin hayâsızlığına soyunacaksınız. Kız ve erkekler; caddelerde, sokaklarda ve parklarda el ele, kol kola sarmaş dolaş dudak dudağa olacaklar. Bu edepsizliğe karşı çıkanlara, bu yolun yanlış olduğunu söyleyenlere; “yobaz, tutucu, muhafazakâr, kindar” diye başlayan saçmalıklarla; pespaye, gerici, kışkırtıcı cevaplar vermek suretiyle kalplerinde hastalık olanları suça teşvik edeceksiniz, sonra da bu cinayetleri işleyenlere karşı çıkacaksınız! Diğer taraftan his yoksunu insanlıktan ve çocuk sevgisinden nasibini almamış, iç dünyası kin ve nefret dolu bir kadın, Diyarbakır Çınar’da 4 yaşındaki savunmasız bir kız çocuğunun vahşice boğularak öldürülüp dereye atılması üzerine: “Gelecekte AK Parti’yi destekleyeceklerden biri olacaksa, bugün bunu yaşamış olması daha iyidir,” diyecek kadar ilkelleşebiliyor. Başta ülkemiz ve İslam coğrafyasında yıkıcı etkilerine ve sonuçlarına şahit olduğumuz, aile yapımızı, çocuklarımızın ve toplumumuzun geleceğini alt üst eden bu anlayışa ve olaylara karşı Merhum Akif’in feryadını okuyalım:

 

 

          Fuhş-u Îlaya koşan bir sürü nâ-merd öteden

          Ne selamlık, ne harem dinlemeyip çiğnerken!

          Vefa yok, ahde hürmet hiç, emanet lafz-ı bî medlul

           Yalan raiç, hıyanet mültezem her yerde, hak meçhul

            Yürekler merhametsiz, duygular süflî, emeller hâr,

            Ne din kalmış, ne iman, din harâb, iman türâb olmuş!

            Bu izmihlal-i ahlakî yürürken durmaz istiklâl!

             İlahî! Bir müeyyed, bir kerîm el yok mu, tutsun da,

             Çıkarsın Şark-ı zulmetten, götürsün fecr-i maksuda?                                                                              

Bu şiir, içinde yaşadığımız toplumun halini çok iyi özetliyor. Batının kültürel sömürge zihniyetinin tesirinde kalmış birçok kadın, İslam’ın kendilerini köle yapacağını, hareme tıkayacağından hareketle korkmakta, endişelenmektedir. Bu korku boş ve anlamsızdır. Tarihin hiç bir döneminde ve bugün Müslümanların sosyal hayatında bunun hiçbir pratiği yoktur. Ancak başı örtülü hanımların devlet dairelerinden nasıl atıldığı, cadde de, sokakta ve AVM’ler de nasıl saldırıya uğradıklarını biliyoruz. Temiz ruhlu bir kadın İslam’dan ve Allah’tan korkmaz, O’na teslim olur. Zira İslam, toplumsal hayatımızda en şerefli ve onurlu mevkii kadına vermiştir. Mülkiyet, meşru kazanç, zorlama olmadan evlilik, çalışma hakkı, meşru çerçevede giyim kuşam, sosyal ve kültürel aktivitelere katılma ve ilim tahsili gibi hakları vermiştir. Bütün bunlar kadının hayatında köklü bir devrimdir. Bu pınarın kaynağı ilahidir. Bu ebedi olana koşmak, bedii olandan hızla uzaklaşmaktır.

İslam’ın kadınlardan istediği; “Onlar ırzlarını korusunlar.” Onur ve şeref abidesi peygamber hanımlarını örnek alsınlar. Erkeklere hitap ederken kelime ve seslerinde erkeklerin hislerini uyandırabilecek, tahrik edecek söz ve davranışlardan uzak, vakar ve ciddiyetlerine uygun hareket etmeleridir. Bir birlerinin arkasından çekiştirmesinler, hayır ve hasenât sahibi olsunlar. Katı kalpli, haşin, saygısız, kibirli, yalan yere yemin eden ve aldatan aşağılık kadınlardan olmasınlar. İslam; kadınların, kalabalıklar önünde yarı çıplak dolaşmasına, kudurgan ve vahşi arzuların bakışları önünde yağmalanmasına, reklam aracı ve kapitalizmin sömürü metaı olmasına engel olmuş, insani meziyetlerinden ayrılmasına izin vermemiştir.  Kadın ve kızlarımız; şehevi arzuların tatmin olduğu bir nesne değil, asaletin, erdemin, haysiyetin ve onurun öznesi olmuşlardır ve olacaklardır. Onun için; bu çarpık, ilkesiz, kuralsız, kışkırtıcı fantezi vahşetin yıkıcılığına ve gayri ahlaki hayata dur demeliyiz. Bunula birlikte temiz ve yaşanılabilir erdemli bir toplum için; rüşvet, tehdit, şantaj, tecavüz, gasp, hırsızlık, yalan, hile, aldatma, görevi kötüye kullanmaya izin verilmemelidir. Allah (c.c.), dünya hayatında bu faziletli yürüyüş karşılığında, mümin erkek ve kadınlar için içlerinde ebedi olarak kalacakları Cennet yurdunu hazırlamıştır. Aynı şekilde Cennet kapısını aralayacak olan bir mevsimin içerisindeyiz. Bu vesileyle maddi ve manevi arınmamıza vesile olacak Ramazan’ın hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Vesselam                                                                          

Yorumlar9

  • Taner Başkaya 4 yıl önce Şikayet Et
    Üstadım selamun aleyküm konu derin eğitim şart ancak suçluda cezasız kalmamalı Allah a emanet olun
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mustafa Budak 4 yıl önce Şikayet Et
    Abi güzel kaleme almışınız.Ceza ile suç azalmaz önemli olan eğitim ve İslam ahlakı sanırım.Hayırlı ramazanlar
    Cevapla
  • Tolgahan Doğan 4 yıl önce Şikayet Et
    Hayırlı ramazanlar hocam.Ancak ve ancak Özümüze dönmeye başladıkça bu sorunlar kendiliğinden çözülecektir evel Allah.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İsa Dilek 4 yıl önce Şikayet Et
    Sorunları aşmada ana nokta iyi insan yetiştirmek ve onun da yolunun eğitim ile olmasını oldukça gerçekçi buluyorum
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ekrem EKİCİ 4 yıl önce Şikayet Et
    Kur'an ve onun peygamberinin ışığından gidilmeye, gidilmeye bu hale gelmenin, aynı ışığa dönmeden, aynı yola girmeden bu vakaların sonu gelmeyeceğini doğrulayan ve bu tesbitin de oldukça yerin de ve en muteber yöntem olduğuna inananlardan olarak, harika yorumunuzu tebrik eder, ramazanı şerifin ülkemize ve ümmetin beldelerinde hayırlar getirmesi temennisiyle sizleri Allah'ın selamı ile selamlıyorum. Fiemanillah...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat