Filistin halkı, işgal edilen topraklarını savunmak amacıyla başlattığı ‘silahsız protesto’larda ABD destekli İsrail devlet terörü’nün saldırılarına maruz kalmıştır.

İşgal ve bitmek bilmeyen saldırılar ile soykırıma dönüşen toplu katliamları protesto eden her yaştan silahsız insanlara ahlaksızca saldıran İsrail terör devleti 59 kişiyi katletti ve binlercesini yaralamıştır. 

 

 

Saldırılara rağmen direniş devam ediyor. Ölümler ve yaralanmalar her an artmaktadır.

1947’den itibaren Filistin hep işgale uğramıştır ve Filistinliler sürekli toplu katliama tabi tutulmuştur.

İşgal edilen topraklarında evleri başlarına yıkılmış ve acımasızca zulme mahkûm edilmişlerdir. 

Şu bir gerçek:

Kim ne derse desin, yaşananlar gösteriyor ki; insanlık onuru ayaklar altındadır ve insani vicdan kör olmuş ve de sağırlaşmıştır. 

Diğer bir ifadeyle insanlık, ölüm döşeğinde can çekişiyor.

İSRAİL’İN UYMADIĞI KARARLAR

% 6 oranında toprağa sahip olan Yahudilere 1947 yılında BM- Güvenlik Konseyi’ni kullanan ABD, Yahudilerin % 53 oranında toprağa sahip olmalarını sağlamıştır. 

181 sayılı karar (29 Kasım 1947): Paylaşılması planında: “Filistin toprakları üzerinde birisi Arap diğeri Yahudi olmak üzere iki bağımsız devletin kurulması, Doğu Kudüs Filistin’in, Batı Kudüs ise İsrail’in başkenti olması ve Kudüs’ün Birleşmiş Milletler yönetimine bırakılması” yer almaktadır.

Ayrıca,  22 Kasım 1967’de BM-Güvenli Konseyi, Orta Doğu’da barışçıl bir ortam için gereken ilkeleri sıralayan 242 (1967) sayılı kararı oy birliği ile kabul etti. 

Karara göre: “İsrail’in 1967’de yaşanan altı gün savaşı sırasında işgal ettiği Filistin topraklarının tamamından çekilmesi, göç ettirilen Filistinlilerin topraklarına geri dönmesi ya da tazminat ödenmesine Filistin ile İsrail devletinin sinirlerinin belirlenmemesi konuları içeren, 1967 yılında deklare edilmiş karar, temel esastır ve tarafların uyma zorunluluğu vardır”

ABD’nin desteğiyle,  Doğu Kudüs’ü 5 Haziran 1967’de işgal eden İsrail, işgale son vermediği gibi 1980’de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını “birleşik başkenti” ilan etti.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BGMK), 1980’de kabul ettiği 478 sayılı kararla, İsrail›in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı.

BM-GK kararı çerçevesinde, ABD dahil uluslararası toplum Doğu Kudüs’ün işgal altında olduğunu kabul etmişti. 

ABD İLE İSRAİL TERÖR DEVLETLERİDİR 

İsrail yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri Tel Aviv’de bulunuyor. 

Çünkü İsrail, Doğu Kudüs’deki işgaline son vermemiş ve BM-GK kararına uymamıştır. 

Hiçbir ülke, Kudüs’ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmediği halde ABD Kongresi elçiliğini Kudüs’e taşınma kararını 1995’te almış ancak hiçbir başkan bu adımı atamamıştı. 

İç politikada sıkışan ‘Sarı DeccalTrump, ülkedeki Yahudi lobilerinin desteğini alabilme uğruna dünya dengelerini sarsan kararı aldı. 

22 yıl sonra Kudüs’ün tamamını BM–GK kararına rağmen İsrail’in başkenti ilan etti ve elçiliğini Kudüs’e taşıdı.

İkinci önemli hedef, işgalleri meşrulaştırıp ‘Büyük İsrail’e zemin hazırlamaktır. 

Bütün bu kararlar ve beynelmilel hukuka rağmen işgal ve saldırılarını sürdüren iki terör devleti var. Biri ABD, diğeri ise İsrail’dir. 

Bu iki terör devletini idare eden iki haydut var. Biri Sarı Deccal Trump ve Küçük Şeytan Netanyahu.

….Ve unutulmasın ki: Bu işgal ve terörist saldır ne ilk ne de son olacak.

Ortadoğu’da akan kanın sorumlusu İsrail terör devleti ve terör örgütleridir. Onları destekçisi ABD ile katliamlara seyirci kalan Arap ve Arap olmayan İslam ülkeleri ise onların suç ortaklarıdır. 

Müslümanlar gaflet uygusundan uyanmadıkça ve Uluslararası Toplum üzerine düşeni yapmadıkça, terörist devletlerin mezalimi, saldırı, işgal ve soykırıma varan toplu katliamlarla devam ediyor, edecektir.  

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın ve emrindeki hükümetin net tavrını ve ilan edilen 3 günlük yas kararını takdir ettiğimi burada ifade etmek isterim.

Not: Alem-i İslam’ın mübarek ramazanını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını diliyorum. 

Yeniakit