Zalimler, işbirlikçileri ve Erdoğan

.

  • GİRİŞ20.05.2018 10:38
  • GÜNCELLEME20.05.2018 10:38

Zulme rıza zulümdür. 

“Ben Müslümanım” diyen hiçbir kimse asla zulme ve haksızlığa rıza gösteremez ve susmaz. 

Mazlumu ve mağduru korumak için elinden geleni yapar.

Çünkü bu davranış biçimi Allah’ın emirlerindendir. 

Peki, biz birbirimizi ve mazlumları ne kadar sahipleniyoruz?

Bugün İslam coğrafyasına bombalar yağarken, günahsız masum her yaşta insanlar katledilirken, biz Müslümanlar olarak ne yaptık veya ne yapıyoruz?

Hz. Peygamberimiz (SAV) 

‘Şarktaki bir müslümanın ayağına diken battığında garptaki bunu duyup da üzülmüyorsa aynı acıyı hissetmiyor ise bizden değildir.’ Buyurmaktadır.

Bu veciz sözleriyle Efendimiz bize yol gösteriyor. 

Müslüman, şerre değil, hak ve hakikatten yana tavır alandır. 

Bu gerçeklerin doğrultusunda inancımızın ve imanımızın gereğini yerine getiriyor muyuz?

Halkları Müslüman olan ülkelerin lider ve yöneticileri nerededir? Neden sesleri çıkmıyor? 

Bugün her Müslüman bu soruları kendine sormalı ve bir vicdan muhasebesi yapmalıdır.  

KÖLELEŞMİŞ DİKTATÖRLER 

Bugün halkları Müslüman olan ülkelerin tamamına yakını emperyalist devletlerin uşaklığını yapan, ruhları köleleşmiş diktatörler tarafından yönetilmektedir. 

Onlar, Müslümanlara zulmeden ve topraklarını işgal eden ABD ve İsrail’in işbirlikçileridir.

Onlar, efendilerine uşaklık ettikçe koltuklarında oturabileceklerine inandıkları için ABD’nin aldığı her karara boyun eğdiler ve İsrail’in tarih boyu devam eden zulmüne sessiz kaldılar, kalıyorlar…

Onlar, her olay karşısında atacağı her adımda, menfaatini düşünen, yarının endişesiyle zulme karşı sessiz duran ve sürekli kıvıran, renksiz, karaktersiz diktatörlerdir.

Onlar, BM-GK üyesi ülkeler gibi katillerin suç ortaklarıdırlar.

EŞREF-İ MAHLUK’TAN 

ESFELİ-İ SAFİLİN’E 

İnsanlık, bu yaşanan felaketler karşısında bir imtihanla karşı karşıyadır. 

İnsanlık maalesef bu imtihanı kaybetmiştir.

Demokratik hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde, insan hak ve özgürlüklerinin savunucusu olduklarını iddia eden devletlerin bugün ABD’nin felaketlere sebep olacak kararlarına ve İsrail’in zulmüne  seyirci ve sessiz kalmaları bunun bir örneğidir.

Farklı inançlara sahip insanların duyarsızlıkları elbette acıdır ancak daha acı olanı ise İslam ülkelerinin sessiz ve duyarsızlığının yanında ABD ve İsrail tarafında yer alacak kadar alçaklaşan yönetimleridir.

İnsana bahşedilen en büyük vasıf “eşref-i mahlûkat” olmaktır. 

Ancak “esfel-i sâfilin”e de düşmek yani o şerefi kaybetmek de vardır.

ABD ve İsrail’in işbirlikçisi ve sadece ismi Müslüman kalmış o zalim diktatörler yaratılmışların en şereflisi olma vasfını kaybetmiş ve aşağıların en aşağısı olan “esfel-i sâfilin”den olmuşlardır.

ERDOĞAN, SUSTURULMAK İSTENİYOR 

Müslümanlar, zalim diktatör yöneticilerinin aksine çok daha duyarlıdır. 

Sarı şeytan Trump ve Netanyahu denen katile karşı bir şeyler yapmanın uğraşı içindedirler ancak çaresizler, 

Onlar, ülkelerini yöneten işbirlikçi diktatörlere güvenmiyorlar.

Zulme rıza göstermeyen, zalimlere karşı mazlumların sesi olmayı sürdüren Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ı lider kabul ediyor ve onun çağrılarına kulak veriyorlar.

Çünkü ‘Dünya Milletler Camiası’nda sorgulayan, eleştiren ve haykıran bir o var.

O, “Zulme Lanet Kudüs’e Destek” sloganıyla her zaman ve her yerde Filistindavasına sahip çıkmış bir liderdir.

Katil Netanyahu, “hepsi tamam, sadece Türkiye kaldı, Sıra Erdoğan’ı susturmaya geldi.  Onun için aramızda güç birliği yapmalıyız” diyerek Erdoğan’a karşı bir ortak operasyon arayışında olduğunu itiraf etti. 

Evet, herkesi susturdular, teslim aldılar ve köleleştirdiler.

Onu susturamadılar, teslim alamadılar ve itirazları ile sorgulamalarına engel olamadılar. 

İnşallah ülkemizdeki siyasi rakipleri Netanyahu’nun aradığı o işbirlikçilerinden olmazlar.

Yorumlar1

  • SARIÇİÇEK 5 yıl önce Şikayet Et
    Rabbim yar ve yardımcısı olsun Reisin
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat