Eminim bu başlığı abartılı bulanlar olacaktır. Ancak IŞİD'i bölgenin başına bela eden çok uluslu aktörlerin ve onlara zihinsel kuryelik yapanların kim olduğuna daha yakından baktığımızda bu ifadenin hiç de yanlış bir tespit olmadığı rahatlıkla görülecektir. 

Hemen belirtelim, eğer Amerika'nın Irak işgali olmasaydı bugün bu coğrafyalarda bir IŞİD belasından söz ediyor olmayacaktık. Yani IŞİD'in doğmasının da, diğer terör unsurlarının varlığının da müsebbibi Amerika'dır. Bölgedeki kaosu işgal faciasından bağımsız olarak değerlendiremeyiz. 
Bugüne geldiğimizde, Saddam'ın Baas politikalarını aratmayacak kadar zalim bir Şii Baas'ı oluşturan Maliki'nin mezhepsel politikaları IŞİD'i Irak'a adeta davet etmiştir. Maliki'yi şımartan da Amerika ve İran'dır. Türkiye'nin bütün uyarılarına rağmen Maliki'nin zulmünün arkasında duran Avrupa ülkeleri IŞİD’e dolaylı destek sunmuşlardır. 

Daha da dramatik olanı Maliki'nin mezhepçilikte zirve yaptığı bir dönemde koşa koşa Bağdat'a gidip boy boy fotoğraflar çektiren CHP'li siyasetçilerin IŞİD'e zemin hazırlanmasına katkı sunmalarıdır. Ayrıca CHP'li vekillerin kendi halkını katleden Suriye diktatörü Esad'la kol kola pozlar verdiğini de unutmayalım. 

Türkiye'nin çıkarları söz konusu olduğunda bu ülkenin yanında durmayı değil, Wall Street Journal gibi Türkiye karşıtı operasyon medyasıyla flört etmeyi tercih eden işte bu CHP zihniyeti, "Bu mücadelede Türkiye insan kaynağı noktasında IŞİD karşıtı koalisyonun değil IŞİD'in yanında gözükmektedir" şeklinde açıklamalar yaparak adeta bir hezeyan hali yaşamaktadır. 

Eğer bu yaklaşım cehalet değilse çok açık bir kötü niyet göstergesidir. Çünkü Türkiye'nin Cidde toplantısının sonuç bildirgesine imza atmasını isteyenler, sırf iktidara saldırma fırsatı için IŞİD'in elinde bulunan 49 vatandaşımızın hayatının tehlikeye atılmasında bir beis görmemektedirler. Bu tehlikeli oyun CHP'nin elini yakar. 

Gelinen noktada şunu açık açık söylemekte yarar var; bugün telaşla NATO kapsamında mücadele kampanyası başlatanlar vakti zamanında IŞİD için bu mümbit ortamı bizzat kendileri hazırladılar. Filistin’de, Suriye’de, Mısır’da sivil demokratik hareketleri çakallara boğdurarak radikallerin önünü açanlar maalesef hem bölgeyi hem de dünyayı terör örgütlerine elverişli hale getirdiler. 

NATO inisiyatifinde oluşturulmaya çalışılan IŞİD’le ürkek mücadele yöntemleri de gösteriyor ki aslında ne Amerika’nın ne de Avrupa’nın terörle mücadele konusunda kapsamlı bir stratejisi yok. Yine günü kurtarmanın derdindeler. Onlar da biliyorlar ki Suriye’de Esad her gün halkını katlederken, İsrail’de Netanyahu’nun cinayetleri sürerken Irak’ta IŞİD’le mücadelenin lokal çözümden öte bir anlamı olmayacaktır. Farzedelim ki IŞİD’i yok ettik, iyi de bu diktatörler bahçesinde yeni kafa kesenlerin çıkmayacağının bir garantisi var mı? 

yazının devamı için tıklayınız