Evliliğinizde kıskançlıkla başınız dertte mi?

  • GİRİŞ27.08.2014 07:49
  • GÜNCELLEME27.08.2014 07:52

Kıskançlık "onda var bende yok" duygusunun oluşturduğu, kızgınlıkla birleşen, çevremizdeki kişilere yönelik geliştirilen içerleme davranışı olarak tarif edilebilir.
Kıskançlığın nedeni ve hangi şekillere bürünerek kıskançlık yaşanacağı, içinde bulunulan sosyal yaşam koşullarının standartlarına göre belirlenir. Yani "seven insan kıskanır" sosyal olgusunun olduğu ortamlarda, sevdiğini ispat etmenin, karşı tarafı bunaltıcı olarak da olsa gösterilmesi şeklini alabilir kıskançlık! Seviyorum kıskanıyorum, ne var bunda?(!) 
Verilen örneğin şeklinden anlaşılacağı üzere kişinin sevdiği kişileri kıskanması şeklinde yaşanması neredeyse gelenekselleşmiş gibi görünüyor bizde.

Kıskançlığın alt yapısı oldukça karmaşık olabiliyor. Genelde beklenen ilgi, sevgi, şefkat, onura edilme, takdir görme gibi çok ihtiyaç hissedilen duyguların doyurulmamasından kaynaklanan doğal patlama olarak da düşünülebilir. İçimizde bir yerlerde sakladığımız kızgınlıklar, incitildiğimizi hissettiğimiz gücenik yanlarımız kıskançlık gerekçesi olarak sunulur günlük hayatta.
Sevgi eksikliğinden kaynaklanıyormuş gibi algılanmasına karşın, günlük pratiğimizde neredeyse her alanda karşılaşıyoruz kıskançlık duygusuyla. Birisinin işi, başkasının başarısı, eltinin kocası, komşunun oğlunun kazandığı tıp fakültesi, alt kattaki kiracının yeni aldığı harika evi, yakın arkadaşımın aldığı evlenme teklifinin romantikliği,...vs. öyle çok nedenle kıskanıyor ki insan!
Kıskançlık iki ana nedene dayalı olarak yaşanır. 

Birincisi; gerçekçi kıskançlıktır. Yani kıskanmanız için gerekli olan haller mevcuttur. Karşı tarafı kıskanmaktan başka çareniz yoktur. Vesvese ve kaygı bozukluğuna dayalı değildir. Tamamen ilişki zeminindeki eksik bırakılmış yanlarınıza dair boşluklardan kaynaklanır. 
İkincisi; patolojik kıskançlıktır. Yani kıskanmanız için gerekli haller mevcut değildir. Elinizin altında haklı gerekçeniz, size yapılan belirgin hata olmadığı halde vesveselerden ve kaygılardan yola çıkarak yaşadığınız kıskançlıktır. Karşı taraf size karşı aşırı özenli davranmasına rağmen içinizdeki kıskançlık ateşi bir türlü sönmüyordur.

Gerçekçi kıskançlık duygusunun, kaynak kullanım problemi olduğunu düşünürsek, yani sizden eksiltilenin başkasına verilmesi hali, bir ölçüde anlayabiliriz birikmiş öfkeyi. Ancak belirgin nedeni olmadığı halde, kaynak kullanım sorunu yok ve kimse sizi kışkırtmak için bir şey yapmıyor buna rağmen kıskançlık duygunuzla başedemiyorsanız, mutlaka yardım almanız gerekir benden söylemesi. 
Aslına bakarsanız ister gerçekçi kıskançlık olsun ister patolojik kıskançlık destek almakta fayda var. Çünkü haklı nedenlere dayalı olarak kıskançlık yaşıyorsanız, içinde bulunduğunuz durum değerlendirilir, ilişkileriniz gözden geçirilir ve dengeli duygusal paylaşımlar için tatlı yöntemler öğrenirsiniz. Böylece eksiz bırakılan yanlarınız için, haklı taleplerinize ulaşmayı öğrenirsiniz.
Patolojik kıskançlık için yine yardım alırsınız. İçinde bulunduğunuz ruh hali ve bakış açısının ayarlarıyla oynanır. Çevrenizde olup bitenleri kendi kıskanç tasavvurlarınızı göre değil, genel geçer doğrular çerçevesinde değerlendirmeyi öğrenirsiniz. Böylece yine kıskançlığınızla baş etmeyi öğrenmiş olursunuz.

Her insanın ömrü boyunca büyük küçük çeşitli sayıda kıskançlık yaşadığı bilinir. Ama abartılı şekilde yaşandığında işler kötüye gider haberiniz olsun.
Özellikle evlilik ilişkisinde yaşanan kıskançlık, evlilikteki kaliteyi ciddi anlamda düşürüyor. Çünkü ister kıskanın ister kıskanılan kişi olun, her durumda rahatsızlık veriyor. Kıskanıyorsanız mahvoluyorsunuz, kıskanılan kişi sizseniz günlerinizi zehirli hale getiriyor eşiniz!
İlginçlik bu ya, bazı çiftler var çalıştığım, sanki kıskançlıktan besleniyor! Evet evet yanlış okumadınız, kıskançlıktan besleniyor. Eşinin kendisini kıskanması için çabalıyor. Kıskanıldığını düşündüğünde çok sevildiğine inanıyor. Veya kıskanmadığında eşini sevmediğini zannederek itina ile kıskanıyor. Gerekçe ne olursa olsun bu tablonun patolojik olduğunu düşünüyorum ben. Belki karşılıklı haz alınacak seviyede yaşanan kıskançlık hoş(!) olabilir ama doz arttığında iki taraf için de evliliğin kabus günlerinin başladığını söylemek abartı olmayacaktır. Zira yaşayanlar bilirler ne demek istediğimi.

Kıskançlık duygusunu fazlasıyla yaşayan kişilerin evlilik ilişkisini iki kişilik değil hep üç kişilik senaryoyla yaşadığını görüyorum. Sanırım diğer uzman arkadaşlar da benimle aynı fikirdedir bu konuda. 
Dışarıdan bakıldığında evlilik "iki kişilik" bir ilişki olmasına rağmen, kıskanç kişi evlilikte hep "üçüncü kişi" şüphesi taşır! 
Yatar üçüncü kişiyle, kalkar üçüncü kişiyle. Eşini düşünüp ona göre plan yapmak yerine, üçüncü kişi üzerinden oluşturduğu senaryoyla yıpratır beynini. Üstelik bu üçüncü kişi hep daha iyidir, daha çekicidir, daha akıllıdır. Kendinde olmayan ne varsa onda vardır. Öyle ya! Aksi halde eşi ne diye başka insanlara baksın ki?
Bu duygu, kıskanç kişinin kendisine "olmayan" güvenini iyice yitirmesine neden olur. Hep onunla yarışır. Hep ona öfkelenir. Hep ona göre plan yapılır. Hep o saf dışı bırakılmaya çalışılır. Varsa yoksa o..!
Biraz zaman biraz çaba ile bu duygunun üstesinden gelmek mümkün. 
Nasıl mı? Aklımızdan geçenlerin yerine olumlu ve evlilik kalitemize yatırım yapacak çözümlerle dolu düşünceler geçirmek için çabalasak; diğer yandan kaygılarımızın zaman içinde ne kadar saçma olduğunu görebilecek kadar beklemeye tahammülümüz olsa... pek çok kaygı ve kıskançlık duygusu kendiliğinden azalmaz mı sizce de?

Kıskançlık yaşayarak kendimize acı, kızgınlık, öfke, üzüntü, küçümseme duyguları besleyeceğimize, mutlu ve iyi hissettirici duygular beslesek ne kadar verimli bir iş yapmış oluruz değil mi? Çünkü sürekli bu duygularla boğuşan kişi, kendisini suçlar durur. Kendisine acır. Ya hırçın olur ya saldırgan. Ya aşırı sessizleşir ya çeneye biner sınırsızca.
Kıskanç olduğunuzu düşünüyorsanız mutlaka kendinize ve hayatınıza gerçekçi bir şekilde gözatın. Eğer patolojik kıskançlık yaşıyorsanız, bunun geçmişinizde yaşadığınız farklı travmalara ve hoş olmayan tecrübelere bağlı olabileceğini düşünün. Bunları çözümlemek ve geleceğe umutla bakabilmek için mutlaka bizlerden yardım alın. 

Çocukluktan gelmiyor ve travmatik özelliği yoksa, niçin kıskançlık yaptığınızı düşünün. İlişkinizi tehdit eden durumlara dikkat kesilip öfkenizi artıracağınıza, ilişkinizin kendisine odaklanarak eşiniz ve kendiniz için verimli tavırlar geliştirmeye gayret edin. Örneğin eve geç geldiği için kızdığınız eşinizi, eve geldiği akşamlar soru yağmuruna tutarak veya bunaltıcı taleplerde bulunarak evden iyice uzaklaştırmak yerine, birlikte keyifli zaman geçirebileceğiniz hoş bir ortama çevirin. Eşinizin sizi sevdiğini düşünün. Hatta kendinizi sevdirmeye çalışın. 
Danışanlarıma her zaman söylediğim gibi, en iyi ilişleştirme hareketi şu: Evliliğinizin son üç ayını yaşıyorsunuz. Üç ay sonra istemeseniz de ayrılacaksınız. Ve ayrıldıktan sonra eşinizin üzerinde iyi bir intiba bırakmak istiyorsunuz. Geriye dönüp baktığında sizin hep çok özel bir kadın/erkek olduğunuzu hatırlaması için neler yapardınız? 
Hehh tamam işte... tam da öyle davranın...
Kıskanınca daha çok sevilmiyor! Kıskanmayınca başıboş bırakılmış sayılmıyor!
İçinizi ferah tutun... iyi niyetinizi kaybetmeyin yeter...

Sevgiler...

Mehtap KAYAOĞLU (Psikolojik Danışman &Psikoterapist)
Tlf: 0212 583 00 22- 0533 488 06 00
mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
mehtapkayaoglu@gmail.com
http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu
htttp://www.twitter.com/mehtapkayaoglu

Yorumlar1

  • Nasuh BİLEN 9 yıl önce Şikayet Et
    Kıskançlık erkeklerde,şefkat ve merhamet kadınlarda doğaldır . Erkeklerdeki kıskançlık onun bütün zor şartlarda ailesi için çalışmasını sağlar,kadınlardaki merhamet ise ( şayet [hayırlısıyla olursa] ) annelikle cennetin ayakları altında olmasına yol açar.Erkeklerin kıskançlık duygusunu kadınlar anlayamaz,kadınların merhamet gücüne erkekler ulaşamaz.Bu ikisinde (kıskançlık-merhamet); zirvenin oluşabileceği bakımındandır.Yoksa kıskançlık ve merhamet de insanların sınavıdır.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat