Evlilikte

Evlilik ve çift danışmanlığı yaparken en fazla çalıştığımız konulardan birisi "aldatılma" halleri sevgili okurlar!

  • GİRİŞ22.07.2015 08:00
  • GÜNCELLEME23.07.2015 08:57

Ne kadar çok çift var aldatılmaktan korkan, aldatılma kaygıları yaşayan, aldatılma kabusları görerek gece uykularını terörize eden, günler boyunca bunun stresiyle yaşayan.

Biraz radikal fikirli yazı olacak şimdiden hazır olun... ve lütfen mesajımı doğru olarak algılamaya gayret edin.

Öncelikle hemen söylemem gerekiyor; aldatılmaktan korkmayın!

Evet, korkmayın...!

Niye mi? Çünkü iyi giden bir evlilikte aldatılma olmaz!

Kadın ve erkeğin birbirini sevdiği, birbirini anladığı, görmediğinde özlediği, gördüğünde sevindiği, birbirini hissettiği, birlikte keyifli zaman geçirdiği, maddi ve manevi ihtiyaçların tam ve sağlıklı olarak karşılandığı ilişkilerde, üçüncü kişilerin araya girmesi söz konusu dahi olamaz. Bunun örneklerine rastlıyorum, rastlıyorsunuz, rastlamaya devam edeceğiz!

Evlilikte "Üçüncü kişi"lerin varlığı, ilişkinizde ciddi açıklar olduğu anlamına gelir. Bu cümleyi "Aldatılıyorsan dön kendine bak!" gibi sığ bir şekilde anlamak doğru değil, hatırlatayım. İlişkide ciddi açıklar olması durumu, bence alt yapıda kişisel duygusal yoksunluklara işaret ediyor. Evlilikte olup yalnızlık çekmek ne kadar acı örneğin. Anlaşılmadığını düşünmek ne kadar zor. Kerhen bir ilişkinin parçası olduğunu bilerek uyanmak her yeni sabaha, çok yıpratıcı.

Ve acı gerçek şu ki; birçok evli çift bu duyguyla açıyor gözlerini yeni güne.

Geleneksel kültürümüz belirli yaşa gelen gençlerin yuva kurmasını istiyor. Kişilerin "yuva" kurması ne kadar güzel, yuva zannedilen zindan oluşturmanız ne kadar korkunç hiç bu durumu farkettiniz mi?

Evliler, hep eşinin kendisini aldatmasından korkuyor; ama merak ediyorum, kendi öz anne babasının kendisini aldatmış olmasına niçin duyarlı olmuyor? Hatta sığ bir ilişkiyi, dışarıdan bakıldığında evlilikmiş gibi görünen yaşantıları evlilik gibi yaşaması kendi kendini aldatmak olmuyor mu?

"Bu kızla/delikanlıyla evlendiğinde mutlu olacaksın..." vaadinde bulunarak evlendirildiğiniz kişiyle aranızda "duygusal yakınlık" oluşmadığında, birbirinizi sevemediğinizde, birbirinizi anlayamadığınızda, birbirlerinize ısınamadığınızda, eşinizle değil de herhangi bir insanla aynı yatağı paylaşıyor gibi hissettiğinizde, hatta aynı yastığa baş koyamadığınızda, ayrı odalarda yattığınızda, ilişkilerinizi sadece insani boyutta sürdürdüğünüzde; ilişkiyi ayıplardan, çocuklardan ve aile baskısı gibi nedenlerle sürüklemeye çalıştığınızda niye kendinizi de karşı tarafı aldatmış gibi hissetmiyorsunuz?

Sizi sadece eşiniz mi aldatmış oluyor bu durumda? Yoksa sizin veya kendi öz ailenizin yanlış yönlendirmelerinin getirilerini mi yaşıyorsunuz?

Evlilikte eş aldatmaz! Bence insan öncelikle kendi kendisini aldatır. Veya eşten önce sizi kendi aile yakınlarınız aldatır. Ardından sıkıntı silsilesi başlar! Duygusal sınırlar, insani güvensizlikler, uzak yakınlaşmalar, karşısındakini eş değil rakip görmeler, anlaşılmadığını hissetmeler, evlilik içinde yalnızlık halleri, gitse gidememe kalsa mutlu olamama durumu...

Aldatılma, bir sonuçtur aslında!

Zaten kurulamamış yuvanın sonucu, oluşturulamamış bağın getirisi, anlaşılmamış duyguların silkelenişi, kırılan ümitlerin can çekişmesidir. Mutlu insan aldatmaz. Mutlu evlilikte sadakatsizlik sorunu yaşanmaz.

Duygusal olarak birbiriyle bütünleşmiş, eşiyle sohbet edebilen, gelecek hayallerini eşinin üzerine kurabilen, eşiyle senkronize olmuş, birbirini hisseden, sevildiğini/arzulandığını hissedebilen ve birbirinden keyif alan evliliklere üçüncü kişiler giremez.

Sizlerden o kadar çok elektronik posta geldi ki aldatılma kaygısına yönelik. Bu gün o konuda minik bir giriş yapayım istedim. Nasılsa önümüzde çok gün var ve sizlere bu konularda yazılar yazacağım inşallah. Şimdilik içinizi ferah tutun diye söylüyorum, kaygının ecele faydası yok! İlişkiniz iyiyse aldatılmazsınız, ilişkiniz sorunluysa buna benzer bir zorlukla karşılaşabilirsiniz.

Olmadan olacak diye korku yaşamak yerine, evliliğinize ve ilişkinize yatırım yapın. Eşinizle ilgilenin. Onunla bir olmaya, birbirinize tutunmaya çalışın.

Aslına bakarsanız bana göre aldatma, mutlu olmadığım bir insanla, nereye gittiğini bilmediğimiz bir ilişki yaşamak. Ha bu ilişkinin içinde üçüncü kişi olsun veya olmasın farketmez!

Diyelim ki evliliğimde başka kadın/erkek yok; ama biz zaten tutunmuyoruz, zaten kopuğuz, zaten elaleme karşı dostlar iş başında görsün evliliği yaşıyoruz, adam eve gelmiş gelmemiş umurumda değil, kadın kendisiyle ilgilenmiş ilgilenmemiş beklentiden vazgeçmiş nice hayat var!

 İçinde başka bir kadın veya adam olmadığı için mi bu evlilikler "aldatılma" kapsamına alınmıyor? Aldatılmışlık hissinin uyanması için illaki üçüncü şahıslar mı gerekiyor?

Sevgiler...

Mehtap KAYAOĞLU (Psikolojik Danışman &Psikoterapist)

mehtapkayaoglu@gmail.com

http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu

htttp://www.twitter.com/mehtapkayaoglu

Yorumlar1

  • Aygül 6 yıl önce Şikayet Et
    Erkeklerin algısı belli evlilik bir engel değil hatta birbirlerini iş ortamı vs. Yerlerde ayartıp kimi merak kimi heyecan adına yapılan aldatmalar var nasıl olsa elimin altında kimsesi yok ekonomik özgürlük tanınmayın kadınlar var neden gözönünde bulundurulmuyor erkek sıkılabiliyor bahanesi çok. Normal algılanıyor toplumun değer yargıları kadın hep ezilen taraff
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat