'Eşimi arzulamıyorum' diyorsanız okuyun!

Son yıllarda evliliklerin başında kara bulutlar dalgalanır oldu. Eşlerin birbirleriyle yaşadıkları günlük problemlerin yanı sıra, mahrem hayatlarını ilgilendiren sorunlar yaşamaları da kaçınılmaz hal aldı maalesef.

  • GİRİŞ31.10.2012 09:31
  • GÜNCELLEME31.10.2012 18:41

Arzu bozukluklarının ardında biyolojik sorunlardan ziyade ruhsal süreçlerin etkili olduğu bilinir. Özellikle kişinin bilinçdışı dinamikleriyle buluşan içtenlik, bağımlılık, reddedilme, değersiz görülme, gebelik korkusu vb gibi faktörlerin birleşmesi, arzu sorununu iyice büyütmektedir.

Arzu bozukluklarında, arzulanmayan kişinin tavır ve davranışlarında düzenleme yapma çabasının işe yaradığını biliyoruz. Yani kadın eşini arzulamıyorsa, bu arzu bozukluğunun ardındaki süreçlere göz gezdirilir. Kocanın tavır ve davranışlarında, eşini irrite eden temel huy özellikleri düzenlenirse, kadın tarafından tekrar arzulanmaya başladığı görülür.

Aslına bakarsanız gerçek arzu bozuklukları kalıcıdır! Tedavi edilmesi güçtür. Ancak bizim ülkemizde yaşanan arzu bozuklukları, günün şartlarının getirisi gibi görünüyor.

Seanslarda dikkatimi çeken, arzu bozukluğu oluşturan temel dinamikleri sizlere aktaracağım şimdi. Herkes kendisine ve evlilik hayatındaki bu olumsuz durumlara göz atsın, mümkünse okuduğu yanlışları yapmasın, evlilik hayatı düzenli olarak işlesin diye...

1. İğrenme; Kendine göre belirli seviyede arzu düzeyi olan kişiler vardır. Bu kişiler, eşleri tarafından gereğinden fazla zorlanıyorsa, iğrenme ve tiksinme duyguları yaşıyorlar ve zaman içinde arzu bozukluğu devreye giriyor. Bunun yanında eşinden iğrenen, eşinin tavır ve davranışlarından iğrenen kişilerin arzu bozukluğu yaşadıklarına şahit oluyoruz. Diyelim ki erkek kadını muntazaman aşağılıyor, kötü davranıyor. Bu durumda kadında arzu bozukluğunun oluşması kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor. Bunun yanında eşi tarafından beceriksizlikle suçlanıp, değişmeye zorlanan kişiler, zaman içinde eşlerinden iyice nefret edip uzaklaşıyor. Yani evin erkeği olduğunuzu düşünün. Kadın baskın karakter ve sürekli kendi dediği olsun istiyor. Sizi pısırık erkek olmakla suçluyor. Kadınının gözünde hiçlik duygusuna kapılan erkek, zamanla eşine karşı arzu eksikliği yaşamaya başlıyor.

2. Panik; Heyecanlı, hassas, kırılgan, titiz kişilik özellikleri taşıyan insanlar var. Bu bireyler, eşlerinin kendilerini beğenip beğenmeyeceği, eşine yetip yetmeyeceği konusundaki sürekli panik yaşıyorlar. Evlenmişler, aradan yıllar geçmiş, hala eşine kendisini ispat etme derdinde yaşıyor. Panik halleri hiç bitmediği için ilişkiden soğumaya başlıyor ve zaman içinde arzu bozukluğu olarak ortaya çıkıyor.

3. Aşırı arzulu partner; Eşlerden birinin aşırı arzulu olması, zaman içinde diğer kişiyi ilişkiden uzaklaştırıyor. Zorlamalar artarsa arzu bozukluğu ve isteksizliğe dönüyor.

4. Arzuda dengesizlik; Evlilik hayatı boyunca iyisiyle kötüsüyle nice zaman geçiyor. Hastalıklar, ölümler, iflaslar, uzun yolculuklar, yorucu günler... işte tüm bu döngü içinde eşlerin mahrem ilişkilerine ara vermeleri, ilişki seviyelerini düşürmeleri gerekebiliyor.

Oysa ilişkinin hiç düşmemesi, çiftlerden birisinin hep aynı seviyede tutmaya çalışması, diğerinin ona uymada güçlük çekmesi, zaman içinde arzu bozukluğuna dönüyor. Ne garip değil mi? Evlilikte yaşanan doğal durumların, arzu seviyenize inişli çıkışlı yansıması gerekiyor. Bu iniş çıkış ilişkiye hiç yansımadan hep aynı çizgide devam ederse zamanla arzu bozukluğu ortaya çıkabiliyor. Bir danışanım farklı sorunlarından bahsederken, babasını toprağa verdiği günün akşamı bile bazı şeyleri yaşamak zorunda olduğunu hatırlamıştı. Ve yıllar sonra o nedenle kocasından nefret ettiğini söylemişti. Eşiyle aynı odada bile uyumak istemeyişinin altında yatan nedenlerden birisi buydu.

5. Paylaşılmış düşük arzu; Çiftlerden birisinin değil de her ikisinin birden düşük arzuyla yoğrulmuş olması, kendiliğinde oluşmuş bir eş arzulamama durumudur ki en vahim olan tablo budur. Bu tip ilişkiyi toparlamak inanılmaz zor maalesef.

6. Engellenmiş arzu; Eşlerden birisinin eşine karşı olumsuz duyguları veya kızgınlıkları varsa, bu durumu eşine anlatıp açıklayabiliyorsa yani sorununu onunla paylaşabiliyorsa, toparlanabilir bir arzu sorunu yaşıyordur. Ama eşe kızgınlık var, yani arzunun önünde belirli bir engel var, üstelik bu durumu eşiyle konuşup çözümleyemiyorsa, arzu bozukluğu oluşur. Düzelmesi zordur. Engelini bilerek eşine yakın davranması ve onu arzulaması mümkün değildir.

Mümkün olduğunca kısa ve özet yazmaya çalıştım.

Arzu bozukluğu evliliğin temel düşmanlarından birisi. Ne yapıp edip bu sorunu hayatınızdan çıkarmanız gerekir. Yapabiliyorsanız kendi kendinize, olmuyorsa bizim desteğimizle...

Sevgiler...

Mehtap Kayaoğlu (Psikolojik Danışman &Psikoterapist) Haber 7

www.yuzlesme.tv

mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv

mehtapkayaoglu@gmail.com

http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu

htttp://www.twitter.com/mehtapkayaoglu

Yorumlar22

  • Ismi lazım değil 6 yıl önce Şikayet Et
    Peki ya sizi kocanın sevgisiz ilgisiz, ve sahiplenmiyorsa sizi sadece yatak odası olarak görüyor sa. Sevgiye ilgiye aç bırakıyor sa bu kadının başka birine ilgisi kaymasi kadının suçu mu. ve bu kadın 5 vakit namaz klan bir kadın günahın sevabib bilincinde. Maalesef bazı kocalar altın tepsi ile eşini başkalarına teslim ediyor. Bu sözüm bu tür erkeklere....
    Cevapla Toplam 79 beğeni
  • Merve 3 yıl önce Şikayet Et
    Erkekler aldatırsa bu kadının suçuymuş (!) Erkekler eşlerini ihmal edip onları aldatmaya zorluyorsa bu yine kadının suçuymuş (!) Bu ülkede kadın olmak her türlü zor kardeşim
  • bahattin 4 yıl önce Şikayet Et
    Hiçbir durum aldatmaya mazeret olamaz. Karakterli insan asla aldatamaz. Kendinden utanır her şeyden önce. Eşini altın tepsiyle sunmak çok iğrenç bir söz.
    Toplam 4 beğeni
  • Sevda 8 yıl önce Şikayet Et
    Saçmalamayın
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • turgut1 11 yıl önce Şikayet Et
    "eşimi arzulamıyorum" demek alarm seviyesi düşük bir haldir. işin hastalık,saplantı ve sapkınlık boyutu veya alarm seviyesi en yüksek kısmı "eşimi arzulamıyorum başkalarını arzuluyorum" kısmıdır..bu alarm seviyesine gelmiş kişilerin ıslahı bence çok zor.dinsel ve töresel anlamda çıkmaz bir yoldur...kişiler bir olan ALLAHa iman edip teslim olmadıkları müddetçe şehvetlerine,heva ve ve heveslerine teslim olmaya devam edecektir..dünya üzerinde bu anlamda sapkınlar uç derecelere varmıştır,doyuma ulaşacaklarını düşündükleri bir anda doyumsuzluklar ve şehevi açlıklar devam etmektedir..zira haram başka bir harama davetiye sunmaktadır.müslümanların durmaları gereken bir sınır vardır müslümanlar sınırlara yaklaşmamak zorundadır,sınırları ihlal etmemelidir.helal dairesinde yaılacak işler harama lüzum bırakmaz.
    Cevapla Toplam 23 beğeni
  • Aycan 3 yıl önce Şikayet Et
    Aynen oyle azinza salik
  • yavuz kemal 11 yıl önce Şikayet Et
    aksakal 1. maddeyi tekrar oku . herhalde anlamadan atlamışsın.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Alan 3 yıl önce Şikayet Et
    Harbiden çok doğru anlatmış şahsen bn. BÖyleyim allahım. Bir an önce doğruya yönelmek istiyorum ama işte anlamıyorum pişman oluyorum ve hala aynı şeydeyüm ne yapmalıyım bi erkek olarak
  • gokhan san 11 yıl önce Şikayet Et
    garip yorumlar. garip garip yorum yapmayın yahu. yok bu yazı nerden çıkmış yok yazının sahibi bekarmış. ALLAH rızası için bi okuyun, yazıyı yazan psikolojik danışman &psikoterapist, ötesi mi var?
    Cevapla Toplam 16 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat