Devletin sorumluluğu baki, peki ya Alevilerin?

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun hafta sonundaki Dersim ziyaretinin ardından Malatya Alevilerini temsilen 9 Alevi dedesi 12 maddelik bir talep listesi hazırlamışlar.

  • GİRİŞ26.11.2014 10:16
  • GÜNCELLEME27.11.2014 10:35

Başbakana sunulan listede yer alan maddelerde özetle şunlar isteniyor:
Aleviler ötekileştirilmesin. Bakan, vali gibi görevlere gelebilsinler.
Cemevleri’nin inançsal statüsü tanınmalı, diğer ibadethanelerin yararlandıkları tüm haklardan yararlanmalı.
Toplumun her kesiminin katıldığı ve temsil edildiği yeni bir Anayasa.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Anayasal kurum olmaktan çıkartılmalı; özerk Din İşleri Kurumu hâline getirilmeli, inanç gruplarının eşit temsiliyeti sağlanmalıdır.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri zorunlu olmaktan çıkartılıp seçmeli hâle gelmeli, velisinin talebi doğrultusunda çocuğa istediği din ve inançla ilgili eğitim verilmeli. Millî tarih ve İslam tarihi, mezhepler üstü bir anlayışla doğru ve tarafsız olarak yeniden yazılmalı.
Tüm Alevi-Bektaşi dergâh ve türbeleri, bu inanç mensuplarına devredilmeli.
Alevi köylerine cami yaptırma girişimi ve imam atamaları durdurulmalı. Atanan imamlar geri çağrılmalı.
Baraj, taş ocağı, yol ve benzeri kamu hizmetlerinde Aleviler için kutsal sayılan yerlerin zarar görmemesi için hassasiyet gösterilmeli.
İnsanların maneviyatını yaşaması, günün inançsal ritüellerini yerine getirmesi için Aşure Günü tatil ilan edilmeli.
İstanbul Boğazı'na yapılan bir köprüye Yavuz Sultan Selim ismi veriliyorsa, Boğaziçi Köprüsü'nün adı da Şah İsmail Hatayi olarak değiştirilmeli. İki kardeşlik ve barış köprüsü ile bu anlamsız kırgınlık giderilmeli.

Görüldüğü üzere Alevi dedelerin taleplerinin bir kısmı özel olarak Alevi topluluğuna yönelik. Yeni anayasa gibi isteklerse tüm Türkiyelilerin demokratikleşme beklentisi kapsamında.

Ön yargılarımızı bir kenara koyarak düşünürsek Türkiye’nin geldiği aşamada tüm taleplerin pekâlâ karşılanabilir olduğunu söyleyebiliriz. Kaldı ki, vatandaşların bu isteklerinin pek çoğuna siyasal iktidarın demokratikleşme perspektifinde rastlamak da mümkün.
Çözüm Süreci’nin bir ayağı olarak değerlendirdiğim Alevilere yönelik bu hak iadesi iradesinde özen gösterilmesi gereken nokta, bazı taleplerin yeni ayrımcılıklara neden olmaması. İlke de dezavantajlı konuma düşürülen kesimin diğer vatandaşlarla eşit seviyeye getirilmesi olmalı. Yani tıpkı Kürt sorununda olduğu gibi Alevi Açılımı da bir demokratikleşme meselesi olarak görülmeli ve kriterleri de bu bakış açısıyla oluşturulmalı.

Alevi köyü ne demek?

Yukarıda tarif etmeye çalıştığım ilkesel çerçevede, örneğin “Alevi köylerine cami yapılmaması” talebinin üzerinde durulması gerekiyor.
Türkiye’de Kürt ilçesi, Türk kenti, Sünni nahiyesi gibi ifadelerin resmen kabul edilmesi düşünülemez. Bu tanım, söz konusu yerleşim birimlerindeki farklı aidiyetlere mensup vatandaşların mağdur edilmesi anlamına gelir. Alevilerin yoğun olarak bulunduğu bir bölgede talep olduğu hâlde Cemevi’nin olmaması nasıl sorunsa, bu bölgede Sünniler azınlıkta diye caminin ve imamın olmaması gerektiğini söylemek de problemlidir.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat