Benim Cumhurbaşkanı adayım kim?

  • GİRİŞ21.04.2014 08:47
  • GÜNCELLEME21.04.2014 08:47

Başbakan dışında açıkçası başka bir lider de görmüyorum. Maalesef bu ülkenin gördüğü en dirayetli, en basiretli ve ilkeli lideri Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bunu tarih de söyleyecek.

Lakin benim başbakan adayım yoktur!

Hiç kimse kusura bakmasın burada yüreğimin sesiyle yazıyorum, ne kimseyi itham etmek, ne de yermek derdindeyim. Ama benim yüreğimin onay verdiği bir “başbakan” adayı yok maalesef!

Gezi parkı olayları, 17 Aralık Süreci bize gösterdi ki Başbakandaki engin basiret ve dirayet olmasaydı, başbakan olmasaydı şu anda AK PARTİ YOKTU!

Herkes o dönemleri unutmuş olabilir ama tarih tekerrürden ibarettir. Başbakanın yurt dışı ziyareti esnasında yani yokluğunda, hükümeti yıkmaya ayarlı ciddi bir kalkışmayı bile doğru okuyamayan, teşhis koyamayan insanlardan bir “Başbakan” çıkar mı ben bilmiyorum!

Yani korkuyorum ben!

Söylemek bendenize düşer mi bilmiyorum ama:

“Sayın başbakanım, yarı değil ” Tam Başkanlık” ise evet diyoruz hem de bütün kalbimizle… Yoksa bizi, bu ülkeyi kime bırakacaksınız? Sizin olmadığınız bir dönemden “KORKUYORUZ” diye haykırmak istiyorum!

Dershane Öğretmenlerine bu imtiyaz neden?

Dershanelerin dönüşümü için süreç başlatıldı.

Dönüştürülme sürecinde bu dershanelerde en az altı yıl çalışan öğretmenler KPSS şartı aranmaksızın yapılacak bir sınavla MEB'de istihdam edilecekler/miş! Açıkçası bu kararı uygulanabilir, kabul edilebilir ve hakkaniyetli bir uygulama olarak görmekte zorlanıyorum.

Bir kere istihdam edilemeyen yüz binleri bulan işsiz öğretmen adayı var ki “ücretli” adı altında devletin okullarında yıllardır boşlukları dolduruyorlar. Dolayısıyla bu uygulama bu gençlerimizi derinden sarsacaktır.

Bu dershanelerde çalışanlar çok başarılı olsalardı eminim ki yüzde doksanı KPSS sınavını kazanıp çoktan devlette çalışmaya başlamışlardı. Zira dershanelerinde çalışıp da mutlu olan öğretmen tanımadım!

Bu anlamda KPSS kazanamamış bu insanları diğer adayların önüne koymak doğru değildir. Yüz binlerce gencin ahı alınmamalıdır…

Bürokrat Atamaları

Özellikle “paralel” dediğimiz yapının devletin önemli kademelerinde işgal ettikleri koltuklardan temizlenmeleri çalışması hızlandırılmalıdır. Aylardır devletin her türlü gizli belge, bilgi ve sırlarını sağa sola peşkeş çeken, kendi hiyerarşileri doğrultusunda insan kayıran kimselerin hala bazı koltuklarda oturuyor olmaları da yüreğimizin kaldırmadığı, kaldıramadığı bir tablodur.

Daha önce de belirtmiştim, bu ülke için canını, yüreğini ve hayatını ortaya koyan başbakanımızın sözlerini hala doğru okuyamamış, anlayamamış ve yorumlayamamış bir takım insanların tepeden aşağıya doğru hala aynı yanlışları yapmakta ısrar ettiklerini görmekten gerçekten de sıkılıyoruz.

Bir bürokrat atandığı yerde üç ay sonra görevden alınıyorsa burada bir sıkıntı vardır. Atanacak kişiler için hiç mi araştırma yapılmıyor? Gelişigüzel atama olur mu? Bazı siyasilerin araya girip yönlendirme yapmaları doğru değildir. Devletin müsteşarı bırakınız bütün enerjisini, birikimini ve düşüncesini uygulasın.

Mesela bir şehrimize üç ay önce İl Milli Eğitim Müdürü atanıyor. Bu insan evini taşıyor, çoluk çocuğunu bu ile getirip yerleştiriyor ve tam soluk alacak iken pat görevden alınıyor! Açıkçası bu insani değil! Yahu bu insanı hiç mi araştırmadınız, soruşturmadınız, etraflıca geçmişini irdelemediniz?

İnsanın aklına şu geliyor… Bu adam uygun birisi değilse niye atadınız? Bilerek atadıysanız niye görevden aldınız? Devlet işi böyle yürümez, yürümez, yürümez!

Siyasiler devleti yönetirler ama işleyişini devletin memurları yürütür. Bir kurumun başında Bakandan sonra “Müsteşarlık Makamı” denilen bir makam vardır ve devleti temsil eder. Bu müsteşarı siyasiler rahat çalışmak için kendileri atarlar, hatta genel müdürleri vs. bile…

Kritik atamalarda bu makam Bakanın bilgisiyle ve ilgisiyle, titizlikle ellerine ulaştırılan listeler içinde en uygun isimleri belirleyip üçlü kararname adı verilen kararnamesini hazırlar. Atanan kişi bir süre denenir. Ama böyle üç ayda görevden alma ( çok ciddi bir sorun yoksa) devlet geleneğinde yoktur. Ya da vardır da bendeniz bilmiyorum.

Üç ay içinde görevden alınma bir insan için ciddi bir travmadır. Çoluk çocuğuna tekrar “haydi gidiyoruz” deme acısını bilmeyenler empati ile en azından hissedebilirler diye düşünüyorum. Zira “merhamet ediniz ki merhamet edilesiniz” düsturunu unutmamak lazımdır!

 Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

Yorumlar2

  • ÖZCAN AYAZ 10 yıl önce Şikayet Et
    R. TAYYİP ERDOĞAN, BİR DÖNEM DAHA BAŞBAKANLIK YAPMALI.. Abdullah GÜL'ün beş yıl daha cumhurbaşkanlığı yapmasında kanunen de halk nazarında da bir engel yok. Bence R. Tayyip ERDOĞAN bir dönem daha başbakan, Abdullah GÜL de bir dönem daha cumhurbaşkanlığı yapmalı. Halkın beklentilerine cevap verebilecek en iyi oluşum yakalanmışken bir dönem daha devam edilmeli.
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • benazir kandemir muhcu 10 yıl önce Şikayet Et
    meryem abla . dershane öğretmenleri konusunda sana katılıyorum hatta kpss kazanamamış öğretmenlerin kpss kursunda gençleri kpss ye hazırlamasını komik buluyorum ne var ki yine de ev geçindiriyorlar. paralel yapıya gelince ha deyince olmuyor ama Allahın izni ile bunua da atlatacağız..... ve yolumuza yüklerimizden arınmış bir şekilde devam edeceğiz...
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat