MEB Müsteşarı Tekin: Sezer mi partiler üstüydü?

  • GİRİŞ25.05.2015 08:05
  • GÜNCELLEME26.05.2015 08:30

Son bir haftadır elimde MEB Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin’in Kesit Yayınlarından neşredilen  “ BAŞKANLIK SİSTEMİ ve Kuvvetler Ayrılığı” adlı kitabı var.    

Yazar, kitapta “Başkanlık Sistemi” meselesine tarihi bir analizle başlıyor.

Eski Türk Devlet Yönetimlerinde devleti yöneten erkin nasıl seçildiği, nasıl bir güce sahip olduğu, sorumlulukları, kendisini denetleyen mekanizmaların mevcudiyeti irdelendikten sonra asıl gündemin yorumlandığı bölüme geçiliyor.  Bu kitapta hususiyetle partili bir başkanlık sisteminin nasıl olacağı üzerinde  duruluyor.

Yazarımızın,  klasik parlamenter sisteminin ve başkanlık sisteminin olumlu ve olumsuz yanlarını belirttikten sonra ortaya koyduğu şu tespitinin altını çizmekte fayda var:

“ Üçüncü öneri, beni uzun süre dile getirdiğim ve son günlerde sıkça konuşulan partili bir Cumhurbaşkanının olduğu yarı başkanlık modeli. Bu model birkaç nedenden ötürü oldukça işlevsel... Bir tanesi anayasal yapıda ciddi değişikliklere ihtiyaç duymuyor.  Cumhurbaşkanının seçildiği gün siyasi partisiyle ilişiğinin kesilmesine ilişkin hükmün anayasadan çıkarılması, sorumsuzluğuyla ilgili ifadenin ise siyasi ve hukuki sorumluluğu olduğu biçiminde değiştirilmesi yeterli olacaktır.

İkincisi bu model aslında Türkiye için yeni bir model de değildir.  1924 Anayasasının yürürlükte olduğu dönem, kabaca bugün tartışılan modelle aynı. Bu yönüyle bakıldığında CHP’nin de itiraz etmeyeceğini ya da etmemesi gerektiğini rahatlıkla ileri sürebiliriz. Hatırlanacağı üzere 1924 Anayasasında şeklen yetkisiz olsa da tek partili siyasal yapı gereği yetkili ve sorumlu bir Cumhurbaşkanı söz konusudur.  Ayrıca bu Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin genel başkanı olmaya da devam etmiştir.

Üçüncü olarak aslında bu model, yeni bir yapıyı da öngörmemektedir. Sadece mevcut sistemin sorun üreten kısımları tedavi edilmeye çalışılmaktadır. Hâlihazırda mevcut yapıda Cumhurbaşkanının tarafsızlığına kimse inanmıyor. Dolayısıyla partili Cumhurbaşkanı zaten malumun ilanı niteliğindedir. Yeni olacak tek şey Cumhurbaşkanının sorulu tutulması. Hukuk devletiysek bunu zaten yapamadığımız ayıp.”

Doç. Dr Yusuf Tekin’in “Başkanlık Sistemi” adlı kitabında özellikle Tanzimat Döneminde Padişahın yetkileri üzerinde yapılan tartışmalar da vazıh bir şekilde ele alınıyor. İlginç olan yazarın ortaya koyduğu tespitleri okuyunca sanki Tanzimat’tan beri uzun zaman geçmemiş ve biz başka zamanlara taşınmamışız kabilinden bir duyguya kapılıyor insan.

Ve Doç. Dr. Yusuf Tekin’in “Başkanlık Sistemi” adlı kitabında altını çizdiği şu ifadeler aslında siyaset arenasında sırf yıpratmak adına konuşan bir takım siyasi partilere de bir gönderme niteliğini de taşıyor:

“ 1982 Anayasasının en büyük yalanı: Partiler üstü ve tarafsız Cumhurbaşkanı!

1983 seçimlerinde Turgut Sunalp’in MDP’si için oy isteyen Cumhurbaşkanı Evren mi Partiler üstü idi? ANAP’ın kurucusu, genel başkanı, Başbakanı ve ismi bu partiyle özdeşleşmiş Turgut Özal mı partiler üstü? Yoksa yaklaşık 40 yıl boyunca Türkiye’de siyaseti domine etmiş, bir siyasi geleneğin devamı olmuş, bu uğurda partiler kurmuş ve bu partilerde genel başkanlık yapmış, bu partilerle seçimlere katılmış ve Başbakanlık yapmış Süleyman Demirel mi acaba partiler üstü? Yoksa her fırsatta sosyal demokrat kimliğini deklare eden, CHP geleneğinden geldiğini herkesin bildiği ve kararlarına elitist CHP zihniyetini açıkça yansıtan Sezer mi partiler üstüydü?

Mevcut sistemimiz yapı olarak yarı başkanlık mı yoksa parlamenter sistem mi diye tartışıp durduk sürekli. Parlamenter sistem diyemiyorduk çünkü parlamenter sistem tanımı ile uyumlu olmayan yürütmenin odağında bir sorumsuz makam olarak Cumhurbaşkanlığı vardı. Yarı başkanlık sistemi diyemiyorduk çünkü özü itibarıyla parlamenter sisteme benzeyen, halk tarafından seçilmemiş, sorumluluğu olmayan, halk da dâhil kimseye hesap vermeyen ve de partiler üstü olduğu söylenegelen bir Cumhurbaşkanı vardı. 2007 referandumu ile bu kakofoninin bir kısmı çözüldü. “

MEB Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin, “Başkanlık Sistemi” kitabında partili Cumhurbaşkanına geçiş sürecinin artık bir zaruret olduğunu ifade ederken, güncel meseleler hakkında görüş bildiren bir Cumhurbaşkanının suçlanamayacağını, bunun bir kusur ve eksiklik olmadığının altını özellikle çizmekte.

“Hükümet sisteminin masaya yatırılması gerekiyor.  Sorunun çözümü de çok basit. Ya klasik parlamenter sistemi kurgulayıp partiler üstü ve siyaset dışı bir figürü yürütmenin sorumsuz kanadı için tanımlayacağız. Ya da Cumhurbaşkanının partisiz olduğu varsayımından vazgeçip, partili bir Cumhurbaşkanının tanımlanacağı yeni bir anayasal tercihte bulunacağız. Tarafsız ve partiler üstü bir Cumhurbaşkanı ifadesi hem Türkiye’deki siyasal pratik açısından ve hem de anayasal tanım açısından çok anlamlı değil. Bu noktada artık “Partili Cumhurbaşkanlığı” modelinin de içinde olduğu yeni hükümet modellerini yoğun bir şekilde tartışmak gerek.” 

Doç. Dr. Yusuf Tekin’in “ BAŞKANLIK SİSTEMİ ve Kuvvetler Ayrılığı” adlı kitabını özellikle CHP ve MHP liderine hararetle tavsiye ediyorum. Sayın Hocamıza bu güzel eser için teşekkür ediyoruz.

Kalemine sağlık diyoruz.

Meryem Aybike Sinan - Haber7
meryemaybike@gmail.com
Twitter: @aybikesinan

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat