Çevremizdeki diğer milletlere baktığımızda bunu daha iyi görürüz. Son dört beş yıldan beri başımıza gelen bunca badireyi başka bir millet olsa asla atlatamazdı.

Türk Milleti, hem akl-ı selim hem de kalb-i selim ile meseleleri tartıp karar veren bir millettir. Referandum süreci bütün hızıyla sürüyor. Evetçi ve hayırcı argümanları dikkatle ve objektif olarak analiz ettiğimizde “Hayır” diyenlerin, gerçeklikten bir hayli uzakta olduğunu görüyoruz.

Bir defa ciddiyet yok, makul ve mantıklı bir bakış açısı yok, ortaya atılan argümanlarda toplumu doğru okuma ve anlama kabiliyetinin olmadığını görüyoruz.  Gördüğümüz kadarıyla yıllardır süregelen o nefret söyleminin hayır’la taçlanmış bu son hali de kesinlikle Türk milletinden aksülamel bulamaz.

Türk Milleti, kendi sosyo kültürel yapısına yabancı olanı, uzak olanı iyi bilir, rengini iyi ayırt eder. Yediden yetmişe bu milletin karakteristik özelliği böyledir.

Oğlum Kağan, henüz 16 yaşında lise öğrencisi. O da annesi gibi gençliğinin bu evresinde Ülkü Ocaklarına gidip gelen bir genç. Milli bilinç ve uyanış için bizzat destekliyorum da…

Önceki gün etüt merkezinden döndüğünde eve büyük bir heyecanla girdi. Nefes nefese, kelimesi kelimesine aynen şunları söyledi:

“Anne bak kesin söylüyorum. 16 Nisan’da “EVET” oyları yüzde 58/60 civarında olacak. Daha fazla bile olabilir. Az önce Hayır’cı bir grupla karşılaştım. Toplanmış broşür dağıtıyorlardı. Turuncu saçlı, burnu halkalı erkekler, hippi kılıklı kızlar toplaşmış bağırıyorlardı.  Bir caddelerdeki halka baktım, bir bunlara baktım. Aralarında bir benzerlik bulamadım. İnsanlar bu insanlara nasıl inanıp peşlerine takılsınlar? Millet inanmadığı insanlara oy vermez! Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve Başbuğum Devlet Bahçeli konuştuğunda ailemizden birisi konuşuyormuş gibi hissediyorum, ama bu insanlar kim anne?”

Evet, 16 yaşındaki bir çocuğun söyledikleri virgülü noktasına kadar böyle. Kim demiş çocuklar siyasetten anlamaz, kim demiş çocuklar milli meselelerimize bigâne? Mehmet Kağan, bunları anlatırken benim aklıma kıymetli şair Yavuz Bülent Bakiler’in “Anadolu Gerçeği” şiiri geliyor.

“Kılığın kıyafetin sarmadı beni

Söylediğin türküler bizim türkümüz değil

Başka çeşmelerden doldurmuşsun tasını

Yüreğinde nakış yok, acı yok bizden

Bulutlar rahmetini kesmeden yavaş yavaş

İnsanlar selâmını esirgemeden

Savuş git içimizden...

Bu millet 16 Nisan’da son sözlerini söyleyecek. “Milletin Adamı” sloganı belki de ilk defa Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan için söylendi. Bu Millet Cumhuriyet tarihinde ilk defa zikzak çizmeden kendi seçtiği liderin sonuna kadar arkasında durdu, duruyor ve duracak.

Peki, ama neden?

Çünkü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, seksen beş sene sonra ilk kez bu milletin diliyle konuştu.

Çünkü Recep Tayyip Erdoğan, söyleyeceklerini bu milletin türküsünün ezgisiyle söyledi…

Çünkü Recep Tayyip Erdoğan, muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir geleceğe bağlayan köprülerle selamladı halkını…

Çünkü Recep Tayyip Erdoğan, geleneğe devam ederek başardı, geliştikçe, başardıkça geleneğe devam ederek Türk tarihini ve kültürünü taçlandırdı ve halkına yerli ve milli olduğunu ispatladı…

Çünkü Recep Tayyip Erdoğan, bu aziz milletin ilerleyen hızı, hakkı çağıran avazı, dualarda niyazı oldu…

Daha ne olsun.

Bu millet son sözünü 16 Nisan tarihinde söyleyecek.

Bakalım bizim Kağan’ın tahmini ne olacak?