Bu kadını dünya biliyor, biz tanımıyoruz!

O dönemde, kadının sosyal ve kültürel hayatın neredeyse dışında olduğu ortamda bir kadın şairin bu dizeleri ifade etmesi gerçekten takdir edilesi cesarettir.

  • GİRİŞ25.11.2011 09:13
  • GÜNCELLEME25.11.2011 09:13

Divan Edebiyatının Amasyakadın şairi Mihri Hatundan söz ediyoruz. 15.yüzyılda dönemin ilim ve kültür merkezi olan Amasya’da dünyaya gelen ve ciddi bir eğitimden geçtiği varsayılan Mihrimah Hatun Klasik Türk Edebiyatının en önemli kadın şairidir.

Asıl adının tam olarak Mihrimah mı yoksa Mihrünisa mı olduğu hakkında değişik rivayetler olsa da “Mihri” adıyla tanındığını, bütün şiirlerinde bu mahlası kullandığını biliyoruz.

Şair Mihri 15. Yüzyılda yaşasa da sanki günümüzde yaşar gibidir şiirlerinde. Cesurdur, kadınsıdır, açık sözlüdür, bilgilidir ve görgülüdür. Sanırım bir parça da feministtir.

Feministtir, bunu şu dizelerinde açıkça ifade etmektedir zira:

“Bir müennes yeğ ki zihni pâk ola
Bin müzekkerden ki bî –idrâk ola!”

(Bir akıllı kadın, bin akılsız erkekten evladır!)

 O dönemde, kadının sosyal ve kültürel hayatın neredeyse dışında olduğu ortamda bir kadın şairin bu dizeleri ifade etmesi gerçekten takdir edilesi cesarettir.

Bu kadın aynı zamanda hayatı boyunca hiç evlenmemiş, edebiyat ve kültür çevrelerinde platonik aşkları olmuş ve konuşulmuş bir kadın hüviyetiyle de ilginçtir.

Mihri Hatun’un babası Amasya eşrafından “Belâyî” mahlaslı şair Mehmet Çelebi Bin Yahya olup, kızına ciddi bir eğitim vermiş ve kendisine bütün kapıların açılmasını sağlamıştır. Öyle ki Sultan II. Bayazıt tarafından ödüle boğulan, Amasya’da dillere destan güzelliğiyle konuşulan Mihri Hatun, ciddi bir edebi zarafetin de kadın temsilcisi olarak edebiyat tarihimizdeki nadide yerini almıştır.

Peki, Mihri Hatun’u böyle söyleten, cesur aşk şiirleri yazmasına vesile olan şanslı adam kimdir?

Kimi edebiyat tarihçilerine göre bu bahtiyar adam şair Necati Beydir. Rivayetlere göre şiirlerini Necati Beye gönderip fikrini öğrenmeye çalışırken aralarında bir yakınlaşma olur ve Mihri, Necati Beye âşık olur!

Hiç kimseye iltifat etmezken, ruhu kuşlar gibi hürken şair Necati Bey kendisini bağlar. Ancak sevgisinde sadık değildir ve bir süre sonra Mihri aşk acısı çekmeye ve kıskanma krizlerine girmeye başlar. Zira aşkına karşılık bulamamakta ve bu sevda kendisine çile çektirmektedir.

Şair Mihri bu sevdanın üzerine aşağıdaki gazeli edebiyat tarihine bir yıldız gibi düşürüverir:

         “Ben umardım ki seni yâr-ı vefa-dâr olasın
         Ne bileydim ki seni böyle cefâ-kâr olasın

         Reh-i aşkında neler çektiğim ey dost benim
         Bilesin bir gün ola aşka giriftâr olasın
 
         Sözüne uymadın ey asılası dil dilerim
         Ser-i zülfüne anın âhiri ber- dâr olasın”

Görüldüğü üzere Mihri Hatun şiirlerini bugün de anlaşılacak kadar sade ve anlaşılır bir Türkçeyle yazmıştır. Dil ve üslubu oldukça güçlü ve sanatkâranedir. Aşkını bu şiirinde gizlememiş duygularını ve sitemlerini en net şekilde dile getirmiştir.

Lakin erkek aynı karakterdeki erkektir.

Şiirin Mihri Hatuna ait olduğunu bilmesek günümüzdeki herhangi bir kadının yazdığını düşünebiliriz zira erkeğin değişkenliğini, vefasızlığını, aç gözlülüğünü, aşkı ve sevdasını çabucak gözden ve gönülden çıkarma iştiyakını net bir şekilde anlatmaktadır.

Özellikle aşağıya aldığımız beyitte sevdiği adama sitemle beraber bir parça öfkesini de dillendirmektedir:

          Beni âzâde iken aşka giriftâr ettin
         Göreyim sen de benim gibi giriftâr olasın”

         (Burada Mihri aşktan azade iken, huzuru yerinde iken, kendisini aşka giriftar eyledikten sonra sırtını dönen sevgiliye ileniyor.)

Necati Bey tarafından şairliği hafife alınmış ve hatta bir şiirinde kendisine şu şekilde nazire yazılmıştır:

         “Ey benim şiirime nazire diyen
         Çıkma rah-ı edepten eyle hazer”

(Benim şiirime nazireler yazan kişi, edep yolundan çıkma, sakın!)

Ancak Mihri Hatun bu dizelere cevabı şu şekilde verecektir: 

         “Vaslını ikrâr edip saldı beni sevdalara
         Döndü inkâr eyledi bu dini yok ikrarsız”

 

Şair Mihri Hatun, döneminin şartları göz ününe alındığında sıra dışı bir kadın kimliğiyle karşımıza çıkıyor. Birçok erkek şairin bile divan oluşturamadığı bir ortamda şiirlerini divanda toplamaya muktedir oluyor.

En önemlisi de bu divan en son 1967 yılında Moskova’da basılıyor. Yani bu topraklarda bizler kendisini bilmezken, şiirlerini ve şahsiyetini tanımazken Rusya’nın başkenti Moskova’da bu divan neşrediliyor! 

Birçok şiiri yabancı şarkiyatçılar tarafından değişik dillere çevrilen bu güçlü kadın şair aşklarıyla birçok dedikodunun malzemesi olsa da bunu inkâr etmemiş, aşkından dolayı acı çekse de, terk edilse de sevdiği insana kinlenmemiş ve gazelinin son beyitlerinde kadınsı duyarlılığını destanlaştırmıştır:

“Bed-dua etmezem amma ki Hudâ’dan dilerim
Bir senin gibi cefâ-kâra hevâ-dâr olasın“

Mihri Hatun’un 1509 İstanbul depreminde öldüğü söylense de bu bilgi kesin olmayıp Amasya’da türbesi vardır ve II. Bayazıd tarafından yaptırıldığı söylenmektedir.

Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan - Haber7
meryemaybike@gmail.com


Yorumlar6

  • M.Nihat MALKOÇ 12 yıl önce Şikayet Et
    Mihri Hatun büyük bir değerdir.... Muhterem Meryem Aybike Hanım; Mihri Hatun'u çok güzel anlatmışsınız. O, divan şiirimizde sayıları çok az olan kadın divan şairlerimizden biri... Geçen yıl Amasya Belediyesi onun adına bir şiir yarışması düzenlemişti. Ben de o yarışmada dereceye girdiğim için Amasya'a gitmiş, o güzel atmosferi teneffüs etmiştim. Bu yazınızı da çok anlamlı ve gerekli buldum. Fakat bu yaz, alelede bir köşe yazısı değil. Bence önemli bir dergide yayınlanıp daha kalıcı hale getirilmelidir. Kaleminize ve yüreğinize sağlık... Esen kalın.... M.Nihat MALKOÇ
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • mete bilge 12 yıl önce Şikayet Et
    EEE NİREDEN NİREYE. ya şimdiki kadınlar nasıl. oturdukları yerden dizi izleyip, dizilere dizeler yazıyorlar. Fatmagülün suçunu aramakla meşguller:))haberlerde bri kadın vardı daha 35 yaşında var yok. 10 çocuk doğurmuş. Kadın değil sanki devlet üretme çiftliği. Kadın vaar. kadın var:)))
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Bab-ı esrar 12 yıl önce Şikayet Et
    muhteşem dizeler. Gerçekten de Mihri Hatun hatunmuş! Bunlar ne güzel dizeler böyle. Feminist oluşuna gelince. yazar bence doğru tespitte bulunmuş. Evlenmiyor, erkeklerle o dönemde bile boy ölçüşmeye kalkışıyor ve çağın imkanları ölçüsünde akıllı kadının erkekten üstünlüğüne değiniyor. Mihri hatunu iyi okumak lazım. bu arada sevgili Aybike Hatun'a da bu güzel yazı için tebrikler, teşekkürler. Yine farklı bir şey öğrendik.
    Cevapla
  • İbrahim Dursun 12 yıl önce Şikayet Et
    AMASYALI MİHRİ HATUNUN AŞKINA DAİR..-1. Divan edebiyatının bu güzide insanı olan Amasyalı Mihri Hatunu bizlere tanıttığınız için sizlere müteşekkiriz..Yalnız bir hususa değinmeden geçemeyeceğim...Yazdığı beyite göre -Feministtir-ifadesini kullanmanızı yadırgadım..Bu görüşünüze katılmıyorum.Beyit şuymuş://Bir müennes yeğ ki zihni pâk ola-Bin müzekkerden ki bî –idrâk ola!// (Bir akıllı kadın,bin akılsız erkekten evladır!)..Bu söz gayet güzel ve doğru bir sözdür.Akılsız insan ister kadın olsun,isterse erkek;-bir akıllı,bin akılsızdan gayet tabi iyidir.-Zaten,aklı olmayanın dinide yoktur.-Bu bağlamda bu asil kadını -feministtir-diye damgalamanız hoş değildir.Zira, feministliğin sonu sapkınlıktır.Bunu iyice açıklayıp anlamakta fayda vardır sanırım..Cumanız mübarek olsun!VesSelam
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ezel 12 yıl önce Şikayet Et
    Cesur kadınmış. Ama aynı zamanda fettan. Aşık olmayı bilen korkmyan sıradışı brisi. Kadın işte. Ama güzel bir kadın. Güzel yazıydı tebrikler.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat