Refah mı? Demokrasi mi?

  • GİRİŞ29.03.2015 10:05
  • GÜNCELLEME29.03.2015 10:05

Bin beş yüz dolar ise bisikleti, üç bin dolar ise motosikleti ve evi. Beş bin dolar ise otomobil ve yazlık sahibi olmayı ister. Yedi bin dolara geldiğinde ise insanlar; geçmişini merak etmeye başlar ve kimliğini arar. Ne zaman on bin dolara geldi, işte o zaman demokrasiyi ve insan haklarını düşünür.

Doğu ve Güneydoğu’da kişi başına düşen millî gelir, yedi bin dolara doğru gidiyor ve o yörenin halkı geçmişini arıyor şimdi; kimliğini bulmaya çalışıyor. Çok da iyi yapıyor. Özüne kavuşsun ve öfkesi dinsin.

De… Yetmez bu. Yörede, kişi başına düşen millî gelirin on bin dolar seviyesine çıkması da lazım. Çıksın ki, demokrasinin insanları kucaklamak olduğunu, hak ve özgürlüklerin herkes için lazım olduğunu benimsesin.

“İyi de zaten bu insanlar “demokrasi”“insan hakları”“adalet” ve “eşitlik” kavgası vere vere geldiler; bu haklarına kavuşur kavuşmaz problem biter”, diyebilirsiniz. Kazın ayağı öyle değil işte.

Demokrasinin kalıcı olması için insanların refah seviyelerinin yükseltilmesi ve kaybetmekten korkacakları değerlerinin olması lazım. Bu da ancak refahla sağlanır. Refah gelen yerde kavga olmaz. Rekabet olur mutlaka ama kavga olmaz. Rekabet akılla yapılır, kavga ise duyguyla!

Doğu ve Güneydoğu Anadolu halkına demokrasi anlatıldı, onlar da yaşadıklarından daha iyi olduğuna ikna oldular ve istiyorlar. Demokrasiyi kim istemez ki?

Demokrasinin kalıcı olması, kardeşlik tohumunun yeşermesi, kavganın bitmesi için yöre halkının işe ve aşa kavuşması lazım. Yöreye demokrasiyle birlikte refahın da gelmesi lazım yani.

Peki bu nasıl olacak?

Yatırımla tabii.

Sosyal yardım, cep harçlığı, yeşil kart, kömür devri bitti. Bunlar palyatif tedbirlerdi, faydası tartışılırsa da uygulandı ve geçti. Yöre halkının kalıcı işe ihtiyacı var ve yöre, yatırım potansiyeli olan bir bölge.

Şayet yatırım stratejileri doğru yapılır ve doğru planlanırsa, bölgede tarım ve hayvancılık başta olmak üzere birçok alana yatırım yapma imkânı var. Lojistik, tekstil, makine, tarıma dayalı entegre tesisi açmak da mümkün. Hakeza turizm. Turizm bölgenin kalkınmasına katkı verecek en önemli sektörlerden biri.

Gelelim yatırımı kimin yapacağına.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya yerli olduğu gibi yabancı sermaye de yatırım için gelir. Fakat bu dönem o dönem değil. Her ne kadar süreç tamamlandı, tamamlanmak üzere ise de henüz yatırımcının iştahını kabartan iklim yok bölgede. Güvenlik riski var her şeyden önce ve hemen herkes bölgeyle ilgili bir hesap içinde. Böyle çetrefil bir durum söz konusuyken, bölgenin yatırımcı çekmesi zor!

Fakat devlet yapabilir bu yatırımı. Sürdürülebilir alanlara kamu yatırımı gerçekleştirirse bölgenin kalkınmışlık farkı azalır ve sağlanan o refahla bölgede yatırım iklimi oluşur.

Kamu daha sonra bu tesisleri halka açar, özelleştirir ve görevini tamamlayıp sanayiden çekilir.

Yazının tamamı için tıklayınız

Yorumlar1

  • izzet 9 yıl önce Şikayet Et
    Miili gelir isterse 5o trilyon dolar ve kişi başınada bir milyon dolar düşsün .gelir dağılımı adil olmadıktan sonra hiç bir şey ifade etmez .bu ülkede toplumun % 20 si milli geliri götürüyor gerisi açlıktan ölmüyor o kadar .niye bunu görmüyorsunuz Allah aşkına .
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat