Sorun Sistemde mi?

  • GİRİŞ21.01.2020 08:04
  • GÜNCELLEME23.01.2020 08:35

Gençler bir toplumun geleceğidir.

 

 

Yarınlara dair güçlü bir medeniyet kurma iddianız ve idealiniz varsa gençlerinizi çok iyi yetiştirmek zorundasınız.

Gençlerle oturup sohbet etmenin insana ayrı bir keyif ve sinerji verdiği muhakkaktır. Birkaç dakika konuşsanız bile onların hayata bakışlarının daha yalın, sade ve dolambaçsız olduğunu hemen fark edersiniz. Sözü eğip bükmeyi sevmedikleri gibi kimseye de eyvallahları yoktur gençlerin.

 

 

Günümüzün bize dayattığı kriterlere göre oldukça başarılı, iddialı ve kendinden emin bir lise son sınıf talebesiyle konuşuyorduk. Biraz havadan sudan lafladıktan sonra söz dönüp dolaşıp ciddi mevzulara evrildi. Kültür, medeniyet, sanat derken sıra tarihi mevzulara geldi. Bu gencimiz bir çırpıda tarihi hiç sevmediğini ve tarih derslerinden nefret ettiğini söyleyiverdi. Epey şaşırdığımı görünce bu düşüncesine bir açıklık getirmek istediğini zira dünden çok yarınla ilgilendiğini ve gelecekle ilgili çok parlak hedeflerinin olduğunu sözlerine ekledi.

Bunun üzerine kendisine, tarihin sadece geçmiş olaylardan ibaret olmadığını aksine tarihin geçmişten çok gelecekle bağının daha güçlü olduğunu uzun uzun anlatmaya çalıştım.

Gencin söylediklerime epey şaşırmasını fırsat bilerek ekledim;

-Bizler geçmişte yaşananları anlayıp yorumlayabildiğimiz kadar geleceğimizi şekillendirebiliriz. Zira yarınlar ancak geçmişten taşınabilen birikimlerle inşa edilebilir...

“Tarihi bize böyle öğretmediler” diye karşılık verdi bana.

Sohbet bu yolda daha yürümeyince geçmişi bir kenara bırakıp gelecekten konuşmaya geçtik. Gencin gelecekteki hedefi tıp doktoru olmakmış.

Bunu öğrenince sordum kendisine;

-Doktorluk çok kutsal bir meslektir. Ayrıca çok da zordur. Çünkü sürekli hastalıklarla, mikroplarla ve kanla haşır neşir olacaksın. Etrafında sürekli senden yardım bekleyen hasta insanlar olacak. Doktorluk aynı zamanda çok da fedakârlık ister. Çoğu zaman geceni ve gündüzünü hastalarına adamak durumunda kalacaksın. Bu mesleği hedeflerken bütün bunları düşündün mü? Zira böyle bir ortamda mutlu olabilmek çok zordur.

Ben lafı uzattıkça genç cevap vermek için sabırsızlanıyordu. Nitekim ilk yakaladığı boşlukta cevabı yapıştırdı;

-Ama parası çok doktorluğun. Bu meslek sayesinde istediğim pek çok şeye rahatlıkla sahip olabilirim.

Yeniden sordum kendisine;

-Çok para kazanmak ve arzuladığın her şeye sahip olmak mutlu olmak için yeterli midir sence? Mutluluk sadece parayla mı olur?

Cevap hazırdı ve anında geldi;

-Yeterlidir tabi. Hangi dünyada yaşıyoruz. Parasız mutlu olunur mu abi?

Açık sözlülüğünden övgüyle söz ederek yeniden sordum gence;

-Anladım. Amacın gelecekte çok para kazanmak. Şimdi diyelim ki başarılı bir doktor oldun. Var sayalım ben de yurt dışına organ kaçakçılığı yapan bir iş insanıyım. Bir gün tek seferde pek çok isteğini karşılamana yetecek kadar para teklifiyle kapını çalsam. Üstelik bu işin hiçbir risk taşımadığına seni ikna etsem ve birlikte çalışalım desem. Bana ne cevap verirsin?

Bu soru karşısında gencin gözleri parlamış ama kafası bir hayli karışmıştı;

-Çok para diyorsun abi. Oturup bi düşünmem lazım…

Gencin böyle korkunç bir meselede bile düşünmeye kapı aralaması beni ürkütmeye yetmişti. Ayrıldıktan sonra aldığım bu cevabın uzun süre etkisinde kaldım. Acaba geleceğimizi emanet edeceğimiz bu gençleri yetiştirirken nerede hata yapmıştık? Hiçbir zaman kültür ve medeniyetimizin genetik kodlarında olmayan böyle bir virüsü pırlanta gibi gençlerimizin zihnine nasıl musallat etmiştik?

“Sorun eğitim sistemimizde” deyip geçmek son zamanların en moda cevabı. Bunda haklılık payı da olabilir elbette. Ancak sorunu sadece sisteme atıp kenara çekilmek, evdeki tozları halının altına süpürmekle eş anlama geliyor ne yazık ki. Çünkü biz aileler çocukları okula gönderirken, belirlediğimiz hedefe ulaşmaları için etüt merkezlerine yönlendirirken, özel hocalar tutup başarılı olmalarını isterken hep aynı amacı güttük;

“Çocuklarımız kolay iş bulup çok para kazansın ve sıkıntı çekmeden rahat bir hayat sürsünler.”

 O zaman şöyle bir soru sormanın tam vaktidir;

Acaba bizi hangi eğitim sistemi yetiştirdi?

Yani sorun sistem sorunu değil. Genç yaşlı sorunu da değil. Çünkü artık genci, orta yaşlısı, yaşlısı, en yaşlısı yani herkes aynı şeyi düşünüyor; Daha çok kazanalım, daha lüks yaşayalım, daha çok eşyamız olsun…

Sorun eğer sistem sorunu olsaydı Millî Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulu, Maarif Müfettişleri, eğitim sendikaları, taşra teşkilatları, eğitim yöneticileri ve sayıları bir buçuk milyona yakın eğitim ordusu ne yapar eder bu sorunun üstesinden gelir ve bu sistemi kısa zamanda düze çıkarırdı. Hatta sisteme rağmen pek çok şey başarılırdı. Ama maalesef sistemi de aşan ve bütün dünyayı kasıp kavuran küresel bir sorunlar yumağıyla karşı karşıyayız.

Bu sorun yüzyıllardır ışıltılı kılıflar içinde insanlığa dayatılmış ve tam da bu sıralar zirveye ulaşarak daha net görünür hale gelmiştir. “Kral çıplak” diyen masum çocuğun gözünden dünyada olup bitenlere kısa bir süreliğine de olsa bakabilsek bu sorunu hemen görmemiz işten bile değildir. Sistemi ve sınırları aşan bu küresel sorunu fark edemez ve buna dur diyemezsek iki hayati sorunla karşı karşıyayız demektir.

Birincisi; birbirimizi, kurumlarımızı, geçmişimizi ve bütün değerlerimizi hırpalayarak enerjimizi boşa tüketmek.

İkincisi; nesillerimizi olduğu gibi geleceğimizi de kaybetme tehlikesi.

Sorun sistemde mi? Hadi hep birlikte düşünelim.

Haftaya görüşmek üzere efendim.

Şüphesiz çaba bizden başarı Allah’tandır.

Mürsel Gündoğdu

murselgundogdu@gmail.com

Yorumlar2

  • Okuyucu Hz. 4 yıl önce Şikayet Et
    Sayın hocam çok yerinde ve doğru bir yazı olmuş gerçekten. Başarılarınızın devamını dilerim.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • ömer koçer 4 yıl önce Şikayet Et
    Sadece bir sebep yok en az yüz yüzelli yıldır milli manevi değerlerimizden uzaklaştık . Batının kanunun hayat tarzını benimsedik . Alfabemizden tutun herşeyi ile Batı’ya benzemeye çalıştık . Sonuç ortada . Hala bir bel başkanı sporcunun giyim tarzını eleştirdiği için topa tutuldu . Halbuki İslami Allah’ın emrini hatırlatmıştı. Ne oldu ne gericiliği kaldı ne yobazlığı kaldı , halbuki doğruyu hakikati söylemişti . Yani bu bir avuç azınlık denebilir maalesef sol zaten belli de sağda da az değil . MHP hemen partiden attı yazık . Son söz toplumun kurtuluşu ancak kuran a sünnete dönmekle mümkündür .
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat