Küçülen Dünyada Büyüyen Kaygılar

  • GİRİŞ04.02.2020 09:29
  • GÜNCELLEME05.02.2020 09:30

Dünya küçüldükçe küçülüyor.

 

 

Bunun bir neticesi olarak dünyada ne yaşansa anında haberdar oluyor ve hemen tepki verebiliyoruz. “Bize çok uzak” kavramı artık tarih oldu. Görünen o ki dünyamızda bundan sonra “bize ne bundan?” benzeri sorular da hayatımızdan silinip gidecek.

Zira dünya artık küçük bir köyden ibaret.

 

 

Dünya küçüldükçe kâinatın gözbebeği insanın yükü de küçülüyor mu acaba? Kaygıları azalıyor mu? Korkuları zayıflıyor mu? Acıları tükeniyor mu? Maalesef hayır. Aksine insanın yükü her geçen gün daha da büyüyor, kaygıları arttıkça artıyor, korkuları neredeyse tavan yapmış ve türlü acılar insanın yüreğini dağlamaya devam ediyor.

Bu sıralar yükümüzü artıran en önemli mesele Filistin’e yönelikti. Filistin meselesi en ağır imtihanımız olmaya devam ediyor.

Son günlerde Amerika’nın yüzyılın planı olarak açıklayacağını duyurduğu Ortadoğu Barış Planı’na odaklanmıştık. Bu konuda belki yükümüz azalır ve huzurun kıyısına bir nebzecik yaklaşırız diye ümit ediyorduk.  Ne var ki bunun barış ve adalet değil de bir hezimet planı olarak ortaya çıkması tam bir hayal kırıklığı yaşattı. Hal böyle olunca bu plana yönelik eylemler çığ gibi büyüdü. İşgali meşrulaştırıp Filistin’i yok etmek üzerine kurulu bu sözde barış planı, biri içe dönük diğeri de dışa yönelik doğurduğu iki sonuç dışında hepimizin yüreklerini kanatmaya devam ediyor.

İçerdeki en önemli adım TBMM’deki bütün partilerin ortak bir bildiriyle bu planı yok saymaları ve esefle kınamaları, dışardaki beklenmeyen gelişme ise Mısır'ın başkenti Kahire'de olağanüstü toplanan Arap Birliği’nin ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Planı'nı reddettiklerini belirtmesiydi.

Dünyamızdaki terörün her türünü besleyen ana damar, Amerika- İsrail merkezli adaletsiz, işgalci ve yok edici yaklaşımlardır. Bu tür sinsi planlara karşı ortak bir tavrın geliştirilebilmesi bütün insanlık için huzur ve barış iklimi doğuracaktır şüphesiz.

Kaygımızı artıran mesele ise Yunan’ın hala kuyruk acısı çekiyor oluşuydu.

Yunan Milletvekili Ioannis Lagos, ırkçı ve saldırgan bir tutum sergileyerek Avrupa Parlamentosu'nda bayrağımızı yırtmaya cüret etti.

Millet olarak bu çirkin ve hadsiz tavra en sert tepkiyi vererek anında gereğini yaptık. Bu menfur hadise karşısında en kuvvetli destek ise dost ve kardeş ülkeden geldi. Azerbaycan Milletvekili Adil Aliyev, Avrupa Parlamentosu'nda bayrağımızı yırtan bu vekil müsveddesine "Türkiye'nin bayrağına el uzatan soytarı milletvekili bilmelidir ki iki devlet bir millet olarak kardeş Türkiye'nin bayrağına el uzatanın parmağını kırarız" diyerek adeta yüreğimize su serpti.

Korkularımızı artıran haberler ise Çin’den gelmeye devam ediyor.

Son günlerde Çin’in Wuhan Şehri’ndeki balık pazarından çıkıp yayılmaya başladığı tahmin edilen Koronavirüs vakası bütün dünyayı adeta korku çemberinin içine hapsetti.

İnsanlık tedirgin, insanlar korkuyor.

Bu virüsten ölenlerin sayısı hızla artıyor. En korkulan senaryo bu virüsün bütün dünyaya yayılma riski. Kaderin cilvesine bakın ki yıllardan beri soydaşlarımızı sürgün kamplarında asimile etmeye çalışıp onlara zulmeden Çin’de milyonlar karantina altında. Dünya genelinde Koronavirüs vaka sayısı yirmi bine yakın. Ölenlerin sayısı ise üç yüz altmış iki.

Komplo teorileri havada uçuşuyor.

Kimine göre bu işi yapan Amerika. ABD en büyük rakibi Çini ekonomik olarak çökertmek için böyle bir virüs icat etti. Bu amacını gerçekleştirmek üzere de harekete geçti. Çin ekonomisi bu virüs sebebiyle durdurulan yabancı yatırımlar sebebiyle milyarlarca dolar zararda. Bazılarına göre bu virüsü icat eden Çin’in bizzat kendisi. Özellikle yaşlı nüfusu ortadan kaldırıp nüfusu dengelemek için böyle bir adım attı. Kimileri de bunun biyolojik bir silah olduğunu düşünüyor. Amaç ise sosyal medya üzerinden korku salarak dünyayı korkularla dizayn etmek.

Bu korku çemberinin içinde bize nefes aldıran en önemli gelişme ise ülkemizin attığı yerinde ve hızlı adımlar oldu.

Sağlık Bakanlığımız olayın duyulduğu ilk andan itibaren gerekli bütün önlemleri hızla aldı. Havaalanlarından turist kafilelerine ve şüpheli bütün vakalara ciddiyetle eğilerek toplumumuzu rahatlattı. Bu virüsün diğer şehirlere yayılma riski göz önüne alınarak yarından itibaren Çin’e yönelik bütün uçuşlara ara verildi. İşin bizim açımızdan en sevindirici tarafı ise ülkemizde bugüne kadar Koronavirüs tanısı konan hiçbir vaka olmaması. 

Sağlık Bakanlığımız Çin’in Wuhan şehrindeki Türk vatandaşlarını yurda getirmek için dev bir kargo uçağı hazırladı. Adı Koca Yusuf olan bu uçağın yirmi mürettebatı tam teçhizatla donatılıp Wuhan’a gönderildi. Bu tahliye büyük bir başarıyla gerçekleştirildi. Koca Yusuf ekibi, kırk iki kişiyi alıp Ankara'ya getirdi. 42 yolcu ile 20 kişilik özel ekip 14 gün boyunca tek kişilik odalarda gözlem altında tutulacak. Bu yolculardan 32'si Türk, 6'sı Azerbaycan, 3'ü Gürcistan ve biri Arnavutluk vatandaşı. Sağlık Bakanlığımız bu süreçte, ülkemiz adına gurur verici ve göğsümüzü kabartan büyük bir operasyona imza attı.

Biz ülkemizde yaralanan vatandaşlarını özel araçla alıp ülkesine götüren devletlere imrenerek büyüyen bir nesiliz. Böyle haberlerle karşılaşınca helal olsun adamlara diyorduk. Bunu gelişmişliğin en üst noktası olarak addediyorduk. Gelin görün ki biz bugün imrendiğimiz ülkelerden daha büyük hamleler yapabiliyor, acil durumlarda onlardan çok daha büyük operasyonlara imza atabiliyoruz. Nereden nereye geldiğimize bakıp da ülkemizle gurur duymamak mümkün değil.

Küçülen dünyada acılarımızı büyüten elim haber ise dün İdlib’den geldi.

İdlib’in çatışmasızlık bölgesi ilan edilmesi için bir süreden beri kör ve sağır dünyanın gözü önünde yoğun çabalar harcamaktayız. Soçi ve Astana görüşmelerinde bu konuda epey mesafe de kat ettik. Ama her defasında dostumuz sandığımız Rusya tarafından hayal kırıklığına uğratıldık. Ateşkeslerin sürekliliğini temin etmek, ülkemize yönelik göçü önlemek ve İdlib’de yaşanan insanlık dramına son vermek amacıyla bölgede bulunan gözlem kulelerimize destek için yapılan intikaller esnasında rejim askerleri tarafından bu unsurlarımıza açılan ateş sonucunda maalesef üçü sivil beşi de asker olmak üzere sekiz canımız şehit verdik.

Olayın ardından bu menfur saldırıya misliyle karşılık verdik. Elli dört rejim hedefini ateş altına alıp şu ana kadar yetmiş altı rejim askerini etkisiz hale getirerek şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık. Lakin bu acı milletimizin yüreğini yangın yerine çevirdi. Vatan için canını ortaya koyan bu ölümsüz kahramanlara hepimizin vefa borcu var şüphesiz. Şehitlerimizin ailelerine Yüce Allah’tan sabır diliyor, milletimizin başı sağ olsun diyorum.

Sözün özü, küçülen bu dünyada Filistin meselesinde TBMM’de sergilenen ortak tavır her alanda yaygınlaşırsa milletçe yükümüz hafifleyecek, bayrağımızı yırtma küstahlığı gösteren Yunanlı vekil müsveddesine en okkalı cevap kardeş ülkelerden gelmeye devam ederse kaygılarımız azalacak, Koronavirüs gibi dünya ölçeğindeki panik anlarında kurumlarımızın attığı sağlıklı adımlar devam ettiği sürece korkularımız en aza inecek ve bu vatan için canını feda etmeyi göze alan kahramanlarımız var oldukça belki acılarımız artacak ama bayrağımız inmeyecek, ezanlarımız ise asla dinmeyecektir.

Milletçe kaygısız, korkusuz ve acısız yarınlara efendim.

Mürsel Gündoğdu

murselgundogdu@gmail.com

Yorumlar4

  • Zeki saygıner 4 yıl önce Şikayet Et
    "Dünya küçüldükçe kâinatın gözbebeği insanın yükü de küçülüyor mu acaba? Kaygıları azalıyor mu? Korkuları zayıflıyor mu? Acıları tükeniyor mu? Maalesef hayır. Aksine insanın yükü her geçen gün daha da büyüyor, kaygıları arttıkça artıyor, korkuları neredeyse tavan yapmış ve türlü acılar insanın yüreğini dağlamaya devam ediyor." Dünyanın yaşanacak hali kalmadı be üstat. Her şey insanın elinde kalıyor.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • mç fildişi 4 yıl önce Şikayet Et
    Müdürüm kalemine sağlık
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Cumhurumurum 4 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık hocam.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Halit Keser 4 yıl önce Şikayet Et
    Tebrik ederim kardeşim.Harika tesbitler
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat