Bu dinleme kayıtları için en iyi ücreti kim öder?

  • GİRİŞ25.07.2014 11:12
  • GÜNCELLEME25.07.2014 11:12

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘Selam Örgütü’ne yönelik soruşturmanın ‘uyduruk’ olduğunu tespit etti ve ‘şüpheli’ listesindeki 251 kişi hakkında takipsizlik verdi.

Karar 320 sayfa.

Çünkü örgüt iddiası kadar dinleme gerekçeleri de ‘akla ziyan’ ve dinlenen kişiler ‘vahim’...

Savcı; “Başbakan Erdoğan’ın Filistin Devlet Başkanı, Filistin Başbakanı ve Somali Cumhurbaşkanı ile yaptığı, devlet güvenliği ve çıkarları bakımından gizli kalması gereken görüşmeleri de dinlenmiş, kaydedilmiş” diyor.

Erdoğan’ın Filistin liderleriyle konuşması CD olarak piyasaya çıksa en yüksek ücreti kim öder?

Cevabı biliyorsunuz.

 

O yüzden bu dinlemeye bahane edilen ‘sözde’ Selam örgütü iddiasının bir ciddiyeti yok.

Ancak olayın kendisi ciddi.

O yüzden, bu soruşturmalarda ‘takip ve dinleme’ operasyonlarını yapan Emniyet görevlileri gözaltına alındı.

7 ay önce ortaya çıkan ‘paralel yapı’ ve ‘sözde örgüt uydurarak yasal kılıflı yasadışı dinleme’ iddialarına rağmen neden bugüne kadar beklendi?

Oysa biz, daha polis gözaltı için karakoldan çıkmadan medyaya servis edilen ‘delil’lere, şüphelilerin evi aranırken ortaya çıkan ‘belge’lere ve bunların medyada yayınlanmasına alışmıştık!

Eski günlerde, kişiler bu şekilde daha hakim önüne çıkmadan mahkum edilir, haklarında kanaat oluşur, hakim delilsiz tutuklasa bile kimse bunu sorgulamazdı!

Bu kez ‘hukuk’ için gerekli deliller toplanana kadar beklenmiş.

Bilgiler önceden sızdırılarak ‘algı operasyonu’ yapılmamış.

Alışkın değiliz ya;

Bu kez de soruyorlar: “Hangi delillere göre alınmışlar belli değil!”

Doğal olan zaten bunu bu aşamada bizlerin değil, savcı ve hakimlerin bilmesi değil mi?

 

Yaptığı işe önem verilen herkesi dinleyenlerin, bu verileri ‘kimin kullanımına sundukları’na ilişkin önemli işaretler var.

Örneğin;

Selam Örgütü soruşturması kapsamında ifadesi alınanlardan birinin anlattıkları enteresan:

‘İslamcı örgüt militanı’ olarak sorgulanırken önüne ‘Gazze ziyareti’ fotoğrafları konulmuş.

Evet Gazze’ye gitmişti.

2009’da İsrail’in 1600’ü aşkın sivil Filistinli’yi öldürdüğü ‘Dökme Kurşun’ operasyonunun ardından.

Çok sayıda doktor ve yardım gönüllüsüyle birlikte yaraları sarmak için gitmişlerdi.

Ama fotoğraflar yardım veya tedavi sırasında çekilenlerden değildi.

Mısır’ın kontrol ettiği Refah sınır kapısının güvenlik kamerasından alınmış görüntülerdi.

‘Türk Polisi’ Mısır’dan güvenlik kamerası görüntülerini nasıl almıştı?

Mısır’ın Türkiye ile bir istihbarat paylaşımı yoktu.

Ama MOSSAD’la vardı!

Zaten gönüllülerin isimleri önce İsrail’e gidiyor, İsrail onay verdiği isimleri Mısır makamlarına bildiriyor ve Refah kapısından ancak öyle girebiliyordu.

Zaman’ın eski yazarı Hüseyin Gülerce’nin 7 Şubat’ta MİT Müsteşarı’na yönelik operasyon için “Belki MOSSAD araya bir belge koymuştur, polis ve savcılar görünce etkilenmiştir” sözlerini hatırladım.

Diğer ihtimalleri siz düşünün...

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat