Kitle, toplumsal bilinç ve sanat

En sonda söyleyeceği, en başta söylemek istiyorum:

  • GİRİŞ02.09.2015 07:46
  • GÜNCELLEME03.09.2015 08:12

Bir sanat eseriyle toplum arasındaki ilişki, bir kişinin söylediği şarkıyla koca bir kitlenin eşlik etmesine benzer. Sanat, sanatçı ile toplumun, ortaklaşa sahip olduğu dünya görüşüne estetik bir kimlik kazandırmasıdır. 
Modernleşme sürecinde aydının ve sanatçının toplumun öz ve ülküsunden kopup uzaklaşması ve yabancılaşması sanatı başlı başına sorun haline getirmiştir.  Bu yüzden sanat ve toplum ilişkileri sorunu, çok yönlü, çok katlı ve değişken bir görünüm taşır; kültürel ve tarihsel bir boyuta sahip olmasının yanı sıra çağın teknolojik gelişmeleriyle de iç içedir. Bu yaklaşım, sanatın, giderek belli bir tanıma, belli kavrayış kalıplarına sığmayan, alabildiğine özgür, (görece olduğu itirazınızı da göz önünde bulunduruyorum ve sanatın özgül, özel ve özerk oluşunu hatırlatıyorum) bir kavram olarak benimsenmesini öngörmekte; bir başka ifadeyle kavramın sınırlarını genişletmektedir. Bu durumda sanatla ilintili önyargılara yer olmadığı da açıktır.

“Toplum”, “kitle” ve “iletişim” gibi modern kavramlarla düşünmek zorunda kalışımızı sürekli göz önünde bulundurmak zorundayız. Kitle, insan yığını demektir, insanlar arasındaki niteliksel bağlar tamamen koparılmış dolayısıyla sadece niceliksel olarak ele almak anlamına gelmektedir. Modern “toplum” da kültürel temellerinden kopuk ve uzak, niceliksel “ilişkiler bütünü” demektir. Modernlik kendisini, halk, toplum ve kitle gibi tamamen laik ve duyusallaştırılmış  kavramlar setiyle insan bilincine katmaktadır. Toplumsal bilinç, toplumsal özden kopuk ve ortak ülkülere kapalı bir durumda oluşmaktadır. Dolayısıyla çağımızda iletişimin, özellikle de kitle iletişiminin her geçen gün gelişen teknolojinin desteğiyle iyice yaygınlaşmasıyla ülkemizde sanat toplum ilişkisi de iyice karmaşıklaşmaktadır. 

Bu yaygın ve yoğun iletişim ortamında, gerçek sorunları güncelleştirme, gözlemleri, hatta kişisel deneyimleri bile ortaya koyma gereği doğmuştur. Bu tür gözlemler, sıradan, eğitim görmemiş kişilere de, kendine özgü duyum yeteneği olan aydınlara da yönelebilir. Çünkü sanat, özellikle görsel alanda, toplumsal çevrenin gündelik yaşamına her geçen gün ve her düzeyde eskisinden çok daha farklı ve etkili bir biçimde karışmaktadır. Bu durum, sanat üzerine düşünen ve çalışan insanları, doğal olarak bu yönde araştırmalara zorlamış ve ortaya çözüm gerektiren pek çok sorun çıkmıştır.

Günümüzde yaygın bir kanaat, çağdaş, güncel sorunları kavramak için geleneği tevarüs etmenin, tarih bilmenin, geçmiş deneyimleri ve eskiden kalmış somut sanatsal verileri değerlendirme ve yorumlamanın zorunlu olduğudur. Ancak madalyonun öteki yüzünde tarih konusunda bilinçli olmak için çağımızda olup biteni kavramanın gerekli olduğu gerçeği de vardır. Kitle, toplumsal bilinç ve sanat sorunu ise madalyonun bu yüzüne ağırlık kazandırmaktadır. 

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat