Self kolonyalizmde anlamlandırma sorunu

Mustafa Kemal Paşa, daha sonra Kemalizm adı alacak, Altı Ok’la sembolleştirilen, savunduğu ve uygulamaya koyduğu siyasal programın sistemli bir ideoloji olmadığını bizzat kendisi kabul eder, hatta buna ısrarla sahip çıkar:

  • GİRİŞ02.11.2016 07:40
  • GÜNCELLEME03.11.2016 06:56

“Neşrettiğim programı, bir fırka-i siyasiye için gayrikafi, kısa bulanlar oldu. Halk Fırkası’nın programı yoktur dediler. Filhakika umdeler namı altında malum olan programımız, itiraz edenlerin gördükleri ve bildikleri tarzda, bir kitap değildi. Fakat esaslı ve ameli idi. Biz dahi gayrikabili tatbik fikirleri, nazari bir takım teferruatı yaldızlayarak bir kitap yazabilirdik. Öyle yapmadık. Milletin maddi ve manevi teceddüt ve inkişafatı yolunda efal ve icraat ile akval ve nazariyata tekaddüm etmeyi tercih ettik." (Nutuk, s.718 -719.)

Yapılan işin, söz ve düşünceden / kuramdan önce gelmesi, yani aksiyonun doktrinden ağır basması, Kemalist ideolojinin ait olduğu Batıcı ideolojiler arasında önemli bir özelliğidir. Çünkü doktrinin esnek olması, içeriğinin katı bir biçimde tanımlanmamış olması gerekir.

Mustafa Kemal Paşa, doktrinin donması ve temelden çökmesi tehlikesine işaret ederken, aynı zamanda ait olduğu “hikmet-i hükümet” gereklerine tabi olan, pragmatik, modernleşmeci, Batıcı ideoloji dünyasının kaygılarını da dile getirir. Bu da Kemalizmin self kolonyalist ve hegemonyacı özelliğini güçlendirir.

Kemalizm, siyasal doktrinler tarihine geçmiş, dünyadaki sosyal bilim çalışmalarında, siyasal düşünce kaynaklarda ayrıntılı bir biçimde irdelenmiş, özgün bir ideoloji değildir. Mao, Enver Hoca Marksizmin alt okulları olarak anılırlar. İslam ülkesinde iktidara gelmiş, vaziyet ve istikameti belirlemiş Nasırizm, Baasçılık ya da Kemalizm, jekoben bir Batıcı kadronun icraatı olmaktan öteye geçemez; hatta bu yerel ideolojiler her dönemde çeşitli Batıcı kesimler tarafından yürütülen bir aksiyondur; sağ, sol, liberal, milliyetçi, muhafazakar ve feminist bütün Batıcı akımları kendilerine bir etki alanı açarken kullandıkları güçlü bir referans, soyut bir meşruiyet kaynağıdır. Daha da önemlisi Kemalizm, parti adları değişse de bütün iktidarların ideolojisidir; çünkü resmi ideolojidir, anayasal zorunluluktur.

Türkiye’de siyasetin bir özgün öğretiye, sağlam bir düşünce sistemine dayanmaması ile uygulanan Batıcı politikaların günübirlik oluşu arasında doğrudan bir irtibat vardır. Çünkü Türkiye’da siyaset, tarihselliğini kaybetmiş, gündeliklik içinde bozbulanık akmaktadır. Bu yüzden  doğru anlamlandırma sorunu, Tanzimat’tan beri siyasi kadroların yakasını bırakmamaktadır.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat