Hz.Peygamber’i niçin zehirlediler?

  • GİRİŞ04.10.2017 08:00
  • GÜNCELLEME05.10.2017 07:32

Hz.Peygamber’i niçin zehirlediler?

Hayber Savaş sırasında Rasûlüllah - sallahu aleyhi vesselem - zehirlenmişti.

Sellâm b. Mişkem'in karısı ve Hâris'in kızı Zeynep isimli bir Yahudi kadı­n, bir koyun kızartıp Rasûlüllah - sallahu aleyhi vesselem - hediye etti. Zeynep, kızartırken koyuna zehir katmıştı.

Rasûlüllah - sallahu aleyhi vesselem - koyunun butundan ısırır ısırmaz, hemen zehirli olduğunu anladı. Sofrasında olup da o zehirli koyunun etinden yiyenleri “Yemeyin!” diye uyardı.

Rasûlüllah - sallahu aleyhi vesselem - “Hayber’de bulunan Yahudileri bana toplayınız." buyurdu. Ashab-ı Kiram da Yahudileri toplayıp Rasûlullah'ın huzuruna getirdiler.  Rasûlüllah - sallahu aleyhi vesselem - "Bize verdiğiniz koyun zehirli miydi?" diye sordu.

Yahudiler de "Evet, sizi zehirledik!" dediler.

Rasûlüllah - sallahu aleyhi vesselem - "Peki bunu niçin yaptınız?” diye sordu.

Yahudiler ise, "Eğer sen bir yalancı isen, senden kurtulup rahata kavuşmayı istedik. Eğer gerçekten peygambersen, zehir sana zarar ver­mez diye düşündük." dediler.

Rasûlüllah - sallahu aleyhi vesselem - omuzundan kan aldırdı. Zehirli koyun etinden yiyen sahabelerine de kan aldırmalarını emretti. Ne var ki Bişr b. Berâ b. Ma'rûr isimli sahabe o zehirli et yüzünden öldü.

Câbir adiyallahu anh şöyle anlatıyor: "Rasûlüllah - sallahu aleyhi vesselem -  Bişir’in ölümü üzerine Yahudi kadının cezalandırılmasını emretti. Kadın öldürüldü."

Rasûlüllah’ın - sallahu aleyhi vesselem - zehirli etten yiyip yemediği hususunda İslam alimleri ihtilâf edilmiştir. Rivayetlerin büyük çoğunluğu, Rasûlüllah’ın - sallahu aleyhi vesselem -  dişleriyle o eti ısırdığı, ağzında çiğnediği ama yutmadığı; bu olaydan sonra da üç yıl daha yaşadığı şeklindedir.

Rasûlüllah - sallahu aleyhi vesselem vefatına sebep olan rahatsızlığı ve çektiği ağrısı için de şöyle açıklama yapmıştır: "Hayber günü koyundan yediğim lokmanın acısını zaman zaman hissederdim. İşte şimdi, o zehrin tesiriyle içimdeki (şahbel) damarlarımın koptuğunu görüyorum." İmam Zührî, Rasûlüllah - sallahu aleyhi vesselem -  şehid olarak vefat etti, dedi. 

PEYGAMBER DÜŞMANLIĞININ NEDENLERİ

Rasûlüllah’ı - sallahu aleyhi vesselem -  niçin zehirlediler? Daha sonra bazı kişiler niçin peygamberle problemli hale geliyorlar? Sünnet-i Seniyye’yi inkar edip “Sadece kur’an bize yeter!” diyorlar. Hadis-i Şerifler’i niçin inkar ediyorlar?

Peygamberlerin ilki, Hz. Âdem – aleyhisselam -, sonuncusu da bizim peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa - sallahu aleyhi vesselem - ’dir. Biz, bu ikisine ve bu ikisinin arasında gelip geçen bütün peygamberlere inanırız. Yüce Allah, peygamberleri insanlar içerisinden seçer ve insanlara gönderir. Bir insan, çalışmakla ve kendi gayretiyle peygamber olamaz. 

Peygamberler, Yüce Allah’tan aldıkları her şeyi eksiksiz olarak insanlara iletirler, hiçbir şeyi saklamaz, hiçbir emri gizlemezler. Peygamberler, insanları tevhid inancına davet eder ve toplumu dönüştürürler. Bâtıl içerisinde boğulmak üzere olan toplumları Sırât-ı Mustakîm’e davet eder ve bu uğurda çalışırlar. Yüce Allah tarafından kendilerine verilen vazifeyi de eksiksiz olarak yerine getirirler.

Peygamberler, Yüce Allah tarafından kendilerine verilen görevi yerine getirirken insanların engellemeleri ile karşılaşırlar. İlahî mesajın yayılması ile rahatı bozulan ve menfaati elinden giden zalim ve despot insanlar, peygamberleri çeşitli şekillerde tehdit eder ve onların hizmetlerini engellemeye çalışırlar.

Er Rahim sıfatının tecellisi, tarih boyunca peygamberlere tavır konusunda çok şiddetli olmuştur. O’nu tasdik “velayet”tir, başlangıcı salihlik, ortası şehidlik, zirvesi sıddikliktir: “Kim Allah’a ve resulüne itaat ederse işte onlar, Allah’ın nimetlerine mazhar ettiği nebîler, sıddîkler, şehidler, salih kişilerle beraber olacaklardır. Bunlar ne güzel arkadaşlar!” Allaha ve Peygambere itaat edenler, Allahın nimetlerini bağışladığı Sırat-ı Müstakim üzre olan kimselerden olacaklardır: Peygamberler; sıddikler, hakikatten hiç sapmamış olanlar; şehidler, hakikate (hayatlarıyla) şahitlik yapanlar ve salihler, dürüst ve erdemli olanlar: işte böyle hakikat ehli olmak en güzel birlikteliktir!

Onu yalanlamak ise “esfel-i safilin”e düşmektir.  “Esfel-i safilin” demek, hayvanlıktan da aşağılık bir bilinç durumudur. “Esfel-i safilin” demek, bir insan için insani fıtrata / donanımlara sahip olduğu halde ne kadar kötü olduğunu fark edemeyecek bilincinin kapalı olması, ölü kadar boş, niteliksiz olmaktır. Her peygamberin karşısına bir Nemrûd, bir Firavun veya bir Ebû Cehil çıkmıştır. Peygamberler, bu zalimlerin engellemelerine aldırmadan yollarına devam etmişler ve Yüce Allah’ın kendilerine verdiği görevi başarı ile yerine getirmişlerdir.

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de, peygamberlerin önüne engel çıkaran zalim ve despotların nasıl bir akıbetle baş başa kaldıklarını ve nasıl helak olduklarını bizlere ayrıntılarıyla anlatır. Rabbimiz bizlere Nuh’u, İbrahim’i, Yûsuf’u, Mûsa’yı, Eyyûb’u, İsa’yı ve diğerlerini nasıl kurtardığını da anlatır. Kur’an’dan öğreniyoruz ki, peygamberlere hakaret edenler ve saldıranlar perişan olmuşlar, peygamberler de kurtulmuşlardır.

PEYGAMBERİ SEVMEK İTAAT ETMEKTİR

“Hakikat”in bir özelliği vardır: Ona sadakat de, husumet de gittikçe şiddetlenir.  Rasûlüllah - sallahu aleyhi vesselem - zamanında Allahu Teala’nın el Hadi celle celaluhu ismini mütecelli olan Müslümanlar, er Rahim sıfatı tecelli ettiğinden, Allah’a - celle celaluhu – ve Rasûlüllah’a - sallahu aleyhi vesselem – gösterdikleri sevginin karşılığı olarak insanlık tarihinin en büyük makamlarından birine erdiler: “Sahabe” oldular.

Allah Teâlâ, peygamberini sevmeyi bize sadece tavsiye etmiyor, tavsiyeden de öte emrediyor; bu emrin uygulanmaması halinde ilâhî gazabını harekete geçeceğini belirterek. Mesele, sevmekle beraber itaat etmektir. Allah Teâlâ kendi sevgisiyle Peygamber sevgisini böyle yan yana zikrettiği gibi, “Allah’a itaat edin, Peygamberine itaat edin” buyurmak suretiyle kendine itaatle Peygamberine itaati yan yana zikretmektedir. Ve böylece, “Beni de seveceksiniz peygamberimi de, bana da itaat edeceksiniz peygamberime de” buyurmaktadır. İmanın tadına varmak, mü’min olmanın bahtiyarlığını doya doya yaşamaktır. Ve her birimizin hedefi bu olmalıdır. Sevgili Efendimiz, Allah’ı ve Rasûlünü her şeyden daha fazla sevmenin bize “imanın tadına varmayı sağlayacağını” müjdelemektedir. 

Allah Teâlâ, övüp de yarattığı sevgili Peygamberini - sallahu aleyhi vesselem - bütün varlıklardan üstün tuttu. Kur’ân-ı Kerîm’in birçok âyetinde onu bize üstün vasıflarıyla tanıttı, sahip olduğu yüce özellikleri bir bir gösterdi. Onu âlemlere rahmet olarak yarattığını, en üstün ahlâkla donattığını haber verdi: “Ey Peygamber! Biz seni hem Allah’ın birliğine ahit, hem müjdeci, hem tehlikelerden uyarıcı olarak gönderdik. Ey insanlar! Bunu Allah’a ve Rasûlü’ne inanmanız, Peygamber’i desteklemeniz, ona saygı göstermeniz ve sabah akşam Allah’ı yüceltmeniz için yaptık”. 

Resûl-i Ekrem’i sever, sayar ve ona itaat edersek, kazancımız ne olacaktır? Bunu Allah Teâlâ şöyle belirtmektedir: “İşte o peygamberin ardınca giden, ona iman edip saygı gösteren, düşmanlarına karşı yardım eden ve kendisine indirilen ışığı (Kur’ân-ı Kerîm’i) izleyenler, işte onlar kurtuluşa erenlerdir”.  

Asr-ı Saadet döneminde Allahu Teala’nın ed Dall celle celaluhu ismine düçar olan müşrikler, münafıklar, Hırstiyanlar ve Yahudiler ise saplandıkları dalalet yüzünden “masiyet”te hüsrana uğradılar.

Diğer peygamberlerin karşılaştıkları durumlar ile bizim Peygamberimiz de - sallahu aleyhi vesselem - karşılaşmıştır. Tevhid inancını yaymaya başladığı Mekke’de, zalimlerin ve despotların engellemeleri olmuştur. İslam’ın yayılmasından rahatsız olanlar Hz. Peygamber’i rahatsız etmeye başlamışlar ve o yüce insana çeşitli şekillerde hakaretler etmişlerdir. Mekkeli müşrikler, Hakikat’e çağıran Rasûlüllah’a - sallahu aleyhi vesselem – karşı önce alay ettiler, dışlayıp ambargo uyguladılar, sonra şiddetle sindirmeye çalıştılar.. Nitekim Taif’te taşlayanların da amacı, Rasûlüllah’ı - sallahu aleyhi vesselem – öldürmekti.  

Hicret’te evini kuşattılar. Her kabilenin en iyi, en savaşçı askerlerinden oluşan özel bir ekip görevlendirilmişti; evini bastılar. Birden hep birlikte saldırıp onu öldüreceklerdi. Mekkeli Müşrikler’in Bedir Savaşı’nda, Uhud Savaşı’nda ve Hendek Savaşı’nda tek amaçları vardı: Rasûlüllah’ı - sallahu aleyhi vesselem – öldürmek.  Son savaşlarından Hayber Savaşı’nda suikast düzenleyerek zehirlemeye çalışan Yahudilerin tek amaçları vardı: Rasûlüllah’ı - sallahu aleyhi vesselem – öldürmek.

Allahu Teala’nın velayet ve korumasıyla başaramadılar.

Hakikat düşmanı müşrikler, münafıklar, Hırstiyanlar ve Yahudiler Allah’a isyan ve uzaklık olan “masiyet”in doruklarında Rasûlüllah’a - sallahu aleyhi vesselem – husumette o kadar ileri gittiler ki lanetlendiler.

Delalette, Hakikat’e ihanette, Allah’a - celle celaluhu -  ve Rasûlüllah’a - sallahu aleyhi vesselem – husumette ileri gidenler lanetlenirler. Bu durum, Fatiha Suresi’nde açıklanmıştır.

El Hadi sıfatını mütecelli, Sırat-ı Müstakim üzere olan Müslümanlar da, er Rahim sıfatının tecellisi olarak kurbiyetin doruklarında sıddik, şehid ve salihlik makamlarına mazhar olmaktadır.

Rabbimiz, el Hadi sıfatını mütecelli olmuş bahtiyar müminlerden kıl. Es Selam ismini mütecelli olmuş Müslümanlardan kıl. Bize şehidlik nasip eyle! Kıyamet gününde bizleri mukarrebundan kıl; salihler listesinden çağır. 

Yorumlar6

  • Mehmet Koç 3 yıl önce Şikayet Et
    Çok güzel yorum ve açıklamalar tşkrler
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Mehmet can 3 yıl önce Şikayet Et
    Bu güzel bilgileriniz için ALLAH razı olsun
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • OttoMan 6 yıl önce Şikayet Et
    Fakat anlaşılmayan YA DA anlaşılamayan bir şey var. Hadisleri kimse inkar etmiyor. TV lerde masa uçlarına oturup konuşan, güya Hocalar, bir kenara; ki onlar birbirlerine çamur atmak, hakaret etmek ve hatta küfür etmekten geri kalmadı gördük. Anlaşılamayan olay şudur 'Sahih olmayan hadisler' Yani bertaraf ettiğimiz ve bir türlü içeriye alamayıp konunun dışına ittiğimiz kelime. SAHİH... Biz birbirimizi yemeyelim Rabbim ''hiç mi akıl etmezsiniz'' derken, tek bir olayı kastetmiyor. Düşünün...
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • BaşakŞehir 6 yıl önce Şikayet Et
    âmin âmin âmin .Allah razı olsun
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • BÜLENT DUMAN 6 yıl önce Şikayet Et
    allah razı olsun.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat