ABD Venezuela’yı Çin’e mi kaptırıyor?

  • GİRİŞ01.02.2019 08:59
  • GÜNCELLEME02.02.2019 09:36

Başkan Donald Trump bu defa Venezuela kriziyle gündemde. 

 

 

Washington, 1999'da Chavez'in iktidara gelmesinden bu yana Venezuela'nın gidişatından rahatsızdı.

Maduro yönetimine karşı “işgal" seçeneğinden bahsedecek kadar açık ve sert bir tavır alan Donald Trump, Venezuela eski Meclis Başkanı J. Guaido'yu yasal geçişin meşru devlet başkanı olarak tanıdığını açıkladı. Ayrıca Devlet Başkanı Maduro'ya karşı protestoları da "özgürlük ve hukuk devletine sahip çıkmak" olarak niteledi.  

 

 

Donald Trump’un bu mesajını alan muhalefet lideri Guaido, askerlere “darbe girişiminde bulunmaları halinde affedileceklerini” ilan etti hemen.

Kısacası ABD'nin Maduro aleyhtarı politikası, açık bir şekilde Venezuela'da iç savaşa ve darbeye davetiye oldu.

DÜNYA İKİYE BÖLÜNDÜ

ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamasına Kanada, AB, Fransa, İngiltere, Portekiz ve İspanya başkentleri hızlıca destek verdi.

Peşine de Türkiye, Rusya, Çin, Meksika ve Yunanistan gibi ülkeler Maduro'ya destek verince..

Dünya, tam ortadan ikiye bölünmüş oldu

Ve gerginlik tırmanmaya başladı..

İkinci çıkış, Maduro cenahının moralini toparladı..

Ne var ki ABD'nin işaretini verdiği ekonomik yaptırım, elbette Venezuela'da çıkan yangına petrol sıkıyor..   

ALENİ MÜDAHALE

Donald Trump döneminde uluslararası sistemde güç mücadeleleri daha açıktan gerçekleşiyor.  

Artık ne diplomatik nezaket ve zerafet önemli ne de evrensel normlar.. Batı evrensel norm ihlallerini bu yeni dönemde maskeleme ihtiyacı bile duymuyor..

Görünen o ki Donald Trump, önceki ABD başkanlarının Guatemala (1954) ve Şili'de (1973) yaptığı gibi Venezuela'ya  aleni müdahaleden çekinmiyor.

Monroe Doktrini'nden (1823) bu yana arka bahçesi gördüğü Latin Amerika'da Washington’un  darbe dizisi var..

Donald Trump, Venezuela'ya müdahale ederken "özgürlük ve hukuk devletinden" bahsediyor. Elbette bu dil, George W. Bush'un Ortadoğu'daki müdahaleleri sırasında kullandığı "demokrasi promosyonu" söylemi kadar bile iddialı değil.

TÜRKİYE’NİN DESTEĞİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbeye ilk karşı çıkan lider oldu. Erdoğan, Maduro'ya "Dik dur, yanındayız!" mesajını verdi. Erdoğan'ın bu hızlı ve hasbi desteği anlaşılır bir çıkış:

Maduro'nun 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Türkiye'nin yanında olmasına duyulan vefa borcu.

Erdoğan zaten sandığa son derece önem veren bir lider. "Maduro sandıktan çıkmıştır. Trump'ın bu tür açıklaması demokrasiye inanmış bir insan açısından beni şoke etmiştir." diyerek bu tavrını dünya aleme göstermiştir..

ABD VENEZUELA’YI ÇİNE Mİ KAPTIRIYOR?   

Maduro'nun hatalarını sayarak  Türkiye'nin desteğini  eleştirmek saçma. ABD, Avrupa ülkeleri ve müttefikleri ne bir uzlaşma çağrısında bulunuyor ne de reform vadinde bulunuyor. ABD ve müttefikleri, iç savaş çıkaranlara ve darbecilere güçlü destek veriyor, sürekli umut dağıtıyorlar. Venezuela krizi büyüyecek mi?  

Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu Venezuela krizinde tam ikiye bölünmüş durumda: ABD; İngiltere, Fransa, diğer Avrupa devletleri darbe ve iç savaş çığırtkanlığı yapıyor. Rusya ve Çin ise Türkiye ile birlikte ABD politikalarına karşı çıkıyor.

Kısacası Venezuela krizi BMGK’da yarattığı gerginlik nedeniyle uluslararası sistemin sınavı boyutuna taşınmış durumda. Venezuela krizinin uluslararası çapta büyümesi demek çok anlam ifade ediyor: “Venezuela krizi, ABD Çin Savaşının fitilinin Venezuela’da ateşlenmesi anlamına mı geliyor?” Dünya., nefesini tutmuş, şu soruya cevap arıyor: “ABD Venezuela’yı Çin’e mi kaptırıyor?” 

Son 15 yılda Çin, Latin Amerika’nın en önemli ekonomik aktörü haline geldi ve özellikle “yumuşak ekonomik gücü” Latin Amerika’da ihtişamlı bir şekilde büyümeye devam ediyor. Tek üretimi petrol olan Venezuela ile on ihtiyacı büyük olan Çin’in ilişkileri de son derece canlı görünüyor. Dolayısıyla soru hiç de yabana atılacak gibi değil. “ABD Venezuela’yı Çin’e mi kaptırıyor?” sorusuna gelecek yazıda cevap aramaya devam edeceğim.. 

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat