Kıbrıs’ta atılacak üç adım..

.

  • GİRİŞ12.06.2019 11:38
  • GÜNCELLEME13.06.2019 08:54

Türkiye, Doğu  Akdeniz’de sondaj çalışmalarına başlayınca; GKRY de İsrail, ABD ve AB’yi arkasına alabilmek için büyük çaba göstermektedir.

 

 

KKTC’nin de hakkı olan gaz rezervlerini bir an önce paraya çevirebilmenin peşine düşen Rumlar, ticari açıdan ölü bir yatırım olan Mısır’a boru hattı döşeme projesini hayata geçirmek için harekete geçmiş görünmektedir. 

Dünya güçleri ve maşası GKRY, elbette Türkiye’yi Akdeniz’de Antalya ve İskenderun körfezlerine hapsetmek için ellerinden geleni artlarına koymayacaklardır.

 

 

Mavi Vatan Deniz Tatbikatı, kuşkusuz Türkiye’nin Akdeniz’deki haklarını her ne pahasına olursa olsun koruyacağını dosta düşmana gösteren büyük bir hamle olmuştur. Benzeri tatbikatlar, hız kesmeden sürdürülmelidir.

Bu çerçevede, Doğu Akdeniz’de atılacak adımları üç başlık altında toplayabiliriz.

MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE’NİN İLANI

Doğu Akdeniz’de atılacak en önemli adım, Karadeniz’de olduğu gibi Türkiye’nin kıta sahanlığında Münhasır Ekonomik Bölge’sinin ilanı olacaktır.

Münhasır Ekonomik Bölge ile denizcilere kapalı alanlar ilan edilerek, Türkiye’nin ve KKTC’nin yetki sahasında korsanlığa ve yağmacılığa müsaade edilmeyecektir. Münhasır Ekonomik Bölge balıkçılık için de önemli zenginlikler sunuyor; böylece  bölgede münhasıran Türk balıkçılar avlanabilecek, başta İtalyan ve Yunanlılar olmak üzere başka ülkelerin balıkçıları için de, ikili anlaşmalar kapsamında, bedel karşılığı Türk deniz yetki alanında avlamaları için uluslararası hukuka uygun şartlar hazırlanacak.

Münhasır Ekonomik Bölge ile Türkiye’ye yeni bir kazanç kapısı açılacaktır.

AKADEMİK ATAK GEREKLİLİĞİ

Dünya sistemi, küresel politikalarını üniversite ve medyayla meşrulaştırıp desteklemektedir. Hava, kara ve deniz yetki alanlarındaki uluslararası hukuk literatürü, ne kadar acıdır ki çoğunlukla yabancı kaynaklardan oluşmaktadır. Örneğin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’le ilgili herhangi bir arama yapıldığında, ilk karşılaşılan çalışmalar ve haritalar, Türkiye’nin yetki alanlarının küstahça başkalarına peşkeş çekildiği çalışmalardan ibaret olmaktadır.

Türkiye, Doğu Akdeniz’deki haklarını, hukuki alanda da tescil etmek için konuyla ilgili akademik çalışmaları ve yabancı dillerdeki yayınları artırmalı. Haklılığımızı başkalarına, tüm dünyaya kabul ettirmek için akademik atağa geçilmeli.  Özellikle Doğu Akdeniz’e kıyıdaş devletlerin Türkiye’yi dışlayarak başlattığı Akdeniz Enerji Forumu türü girişimlerin herhangi bir ilerleme kaydedemeyeceği açık açık anlatılmalı. Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de siyasi, hukuki ve ekonomik olarak dışarıda bırakmanın mümkün olmadığı anlaşılır şekilde hatırlatılmalı. Fransave İtalya’nın dışarıdan gazel okumasına izin verilmemeli..

PİYASAYA NAKİLDE ACİLİYET

TPAO’nun arama ve sondaj faaliyetleri hız kesmeden sürdürülmeli.

Bölgedeki doğalgazı çıkarmaya istekli olan uluslararası firmalarla ortaklık ve konsorsiyum oluşturma girişimlerine de sıcak bakılmalı.

Çıkacak doğalgazın en uygun şartlarda alıcılara aktarılabilmesi için deniz altından Türkiye’ye ve KKTC’ye uzanan boru hatları inşa edilmelidir; ayrıca KKTC’de de depolama ve dolum tesisleri yapılmalıdır. Bulunacak gazın vakit geçirmeden piyasalara aktarılabilmesi için söz konusu projeler  en kısa sürede sonuçlanmalıdır.

Türkiye, Doğu  Akdeniz’de; İran Körfez’de ve Hint denizinde dünya güçleriyle mücadele ediyor. İşbirliği ve dayanışma içine girmek zorundalar. Tek tek hiçbir devlet dünya güçleriyle baş edemez.

İslam birliği şimdi değil ise ne zaman?

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat