Peygamberimizin Kur'an ahlakı

  • GİRİŞ24.01.2013 09:15
  • GÜNCELLEME24.01.2013 20:17

Vahye muhatap olan peygamberler, vahye ilk muhatap olan, ilk inanan ve ilk yaşayan kimseler olmakla da emir olundular. Bu bağlamda, sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) Kur'an-ı Kerim'i ilk alan, ilk okuyan, ilk anlayan ve ilahi emirleri ilk uygulayan kişiydi.

Dolayısıyla Rasulullah (s.a.v.) İslam'ı ilk yaşayan ve ilk uygulayan örnek şahsiyetti. Bu durum, Kur'an'da da belirtildi: "Bana, Müslümanların ilki olmam da emredildi." (Zümer 39/12)

Bir şeyi doğru anlamada ve doğru uygulamada örnek göstermenin önemi inkâr edilemez bir gerçektir.  Kur'an'ı anlayıp yaşamada örnek gösterilmek ise çok büyük bir şereftir:  "Kuşkusuz sizden Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah'ı çok ananlar için Allah'ın elçisinde güzel bir örnek vardır." (Ahzab 33/21)

Peygamberimizin (s.a.v.) ahlakı, ‘Kur'an Ahlakı' olarak tanımlanmıştır. Ahlakını soranlara Hz. Ayşe Annemiz, "Siz Kur'an okumuyor musunuz? Peygamberin ahlakı, Kur'an'dı" buyurmuştur. O hayatı boyunca sözünü, davranışlarını ve işlerini Kur'an'a göre ayarlamış ve onu yaşayıp Allahu Teala'yı (c.c.) razı ederek kullukta güzel örnek olmuştur. Allahu Teala (c.c.) "Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin." (Kalem 68/4) ayetiyle Peygamberimizin ahlakının ‘Kur'an Ahlakı' olduğunu onaylamış ve O'nu taltif etmiştir. Peygamberimiz de "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim." buyurmuştur.

Peygamberimizin (s.a.v.) engin merhametinin örnekleri pek çoktur. Suyunu ve ekmeğini ihtiyaç sahipleriyle paylaşmış, "komşusu aç iken tok sabahlayan bizden değildir" buyurarak Müslümanların da paylaşmalarını istemiştir. EOnun rahmet peygamberi oluşunun en çarpıcı tezahürü ise, Hendek Savaşı'ndan sonra, yiyecek sıkıntısı çeken Mekkeli müşriklere, yüz deve yükü yiyecek göndermiş olmasıdır. Mekke'nin fethinde ise, bütün yapılanlara rağmen, Müslüman olmaları karşılığında hepsini bağışlamıştır.

İslam'ın tebliğinde asla ödün vermemiş, yapılan cazip teklif ve korkunç tehditlerden de hiç etkilenmemiştir: "Güneşi sağ elime ayı da sol elime verseniz,  ben bu davamdan asla vazgeçmem" buyurmuştur.

Uzlaşmacı yaklaşımlara karşı ise, "De ki, Ey kâfirler! Siz benim ibadet ettiğime ibadet etmezsiniz ben de sizin ibadet ettiklerinize ibadet etmem…. O halde sizin dininiz size benim dinim de banadır" (Kafirun 109/1-6) hükmüyle cevap vermiştir.

Allahu Teala (c.c.) ona "Allah yolunda savaş. Sen, ancak kendinden sorumlusun. İman edenleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah, küfredenlerin şiddet ve baskısını önler. Allah'ın kahrı da, ibret alınacak cezası da pek şiddetlidir." (Nisa 4/84) buyurduğu için; son nefesine kadar Allah yolunda savaşmaktan asla geri kalmamış, "Fitneden eser kalmayıp, din tamamen Allah'ın oluncaya kadar"… Allah yolunda savaşmıştır. (Enfal 8/39)                         

Peygamberimiz (s.a.v.), dünyaya asla rağbet etmemiş, " Benim dünyadaki halim, yol kenarındaki bir ağaç altında gölgelenip yoluna devam edecek olan bir yolcunun hali gibidir. O yolcu o ağacın gölgesine ne kadar önem verirse, benim dünyaya verdiğim önemde o kadardır" buyurmuştur.

Bizler de, o şerefli yolcunun izlediği yolu izleyerek, aynı mekânda buluşmak ümidiyle yola koyulmalıyız ki, buluşacağımız yer cennet olsun…

Mustafa Yürekli - Haber 7

mustafayurekli@gmail.com

Yorumlar17

  • Mehdi Talebesi 11 yıl önce Şikayet Et
    Efendimiz (sav).... "eğer size ulaşan bi hadisi şerif Kur'an a uygun değilse ben dememişimdir" diyor.O zaman bakacağız eğer hadisi şerif Kur'an a uygun değilse efendimiz (sav) söylememiştir ki doğru da, nasıl olurda Kur'an a en güzel şekilde uyan ve uygulayan Allah (cc)'ın peygamberi Kur'an dışında hareket eder...Hepimiz Kur'an müslümanı olacağız hurafe, bidat müslümanı değil...Gerçek müslüman da burada ortaya çıkıyor, işine geldiği gibi davranan yok bu sünnetde yok diyen artık kendini ölçüp tartsın...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • anarşist 11 yıl önce Şikayet Et
    üstad. ben peygamber bile şefaat edemez derken kastım ALLAH cc ın bu konudaki kati olduğunu düşündüğüm hükümlerine teslim olmaktır,yoksa eğer şefaat olacaksa elbette ki buna en yakışan peygamberlerdir.lakin kur an da 25 yerde geçen şefaat kavramı gerek geldiği paragrafta,gerek paragrafın bulunduğu sure bağlamında gerekse sebebi nuzul hhesaba katıldığında hep değilleme,olumsuzlama reddiye kipinde gelir.şefaat beklentisi insanlığın kadim sapmalarındandır ve her devirde bu rivayet üzere üretilmiştir,vahiy de bu beleşçi beklentiyi reddetmiştir.eğer şefaat olsaydı bunu en çok ben isterdim,olduğuna ufacık emare görsem balıklama atlardım zira affa,saffa ve ğafra sizden daha muhtacım.hz peygamberin kızı fatımaya ölüm döşeğinde ;''yavrucuğum,baban peygamber diye sakın güvenme,sana bile bir faydam olamaz,amelinle cenneti satın al,kendini koru'' demesi boşuna mıdır..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • anarşist 11 yıl önce Şikayet Et
    gaye nedir....?. şahsımın tek derdi şudur,peygamberi ALLAH cc ın koyduğu yerde tutmak,onu o şekilde anlamak,yaşamak ve anlatmak.yani kıymete kanaat etmek.hz peygamberi 'sadece vahyi öteden alıp beriye ulaştıran'' bir ara kablo,taşıyıcıya indirgeyen indirgemeci tavra da,hz peygamberi sözde yüceltme adına hz isa ya yapılan o dengesiz,ölçüsüz ifrat tavra da karşıyım.peygamberin yüceltilmeye ihtiyacı yok zira o zaten yücedir zira kitap nedir iman nedir bilmiyorken bile o yüce bir ahlak üzeredir.vahyi eksiksiz ulaştırması,yaşaması ve anlatması mucize olarak kafidir,sözde yüceltme adına,yahudilerle ve hıristiyanlarla peygamber yarıştırma psikolojisiyle olmadık insan üstülükler yükleme,mucizelere boğma ALLAH cc ın hoşlanmayacağı bir şeydir..peygamber ölmüştür,bedenen de ruhen de ama misyonu yaşıyor,ne mutlu bu misyonu kuşanana..
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • anarşist 11 yıl önce Şikayet Et
    üstad turgut1. esasında çok farklı düşünmüyoruz,sanalın kırılganlığı var,aks kabiliyetsizliği..elbette peygambersiz bir islam muhal zira kur an insanlara örneklik yapamaz,insana anca kendi türünden biri örneklik yapabilir,eğer peygambersiz mümkin olsa idi ya gönderilmez ya da elçi büyük bir melek olarak seçilirdi..hristiyanlığın içine düştüğü kaos da bundandır,hristiyanlar ALLAHsızlıktan değil peygambersizlikten mahvolmuşlardır,hz isa yı,yarı tanrı,ALLAHın oğlu,tanrı konumuna çıkarınca peygamberlik makamı boşalmıştır,artık isa taklit edilemez,üretilemez zira o insan üstü dür! aslında müslümanların da sözümona peygamberi yüceltme adına yaptıkları budur ve itirazlarımızın temelini de bu teşkil eder,ALLAH cc da bunu zinhar yasak eder.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • turgut1 11 yıl önce Şikayet Et
    kaf suresi 45 ayettir ve en sonunda :fe zekkir bil kurani men yahafu vaidi:. "ALLAHın vadinden korkanlara kuranı zikret" kaf45..anarşist aslında birbirimizi iyi anlıyoruz.peygamber bu uyarı ile kuranı işaret ediyor onu hatırlatıp onu zikrediyor öğüd ediyor..ve kuran da peygamberi işaret ediyor onu öğüd ediyor.."ya eyyüllezine amenu atiullahe ve atiurrasule:ey iman edenler ALLAHa itaat edin ve rasulüne itaat edin" veya ALLAHı seviyorsanız bana uyun ki ALLAH da sizi sevsin ve sizi günahlarınızdan mağfiret etsin aliimran31 yani kuranın peygamber üzerinden kuranı işareti ve kuranın,kuran üzerinden peygamberi işareti..kuran peygamber diyor peygamber kuran diyor.. kurana ALLAH rasulü refakat ediyor muvafakat ediyor..haliyle peygamber deyince kuranı,kuran deyince de peygamberi anlamış oluyoruz.. peygambersiz bir kuran ve kuransız bir peygamber sırati mustakımın yolu olmuyor...
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat