Başsavcısı Preet Bharara tweet de atmıştı

.

  • GİRİŞ12.10.2017 09:09
  • GÜNCELLEME12.10.2017 09:09

Büyükelçi John Bass, vizelerin askıya alınma kararının ilan edilmesinden hemen önce, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğunda çalışan Türk vatandaşının FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınmasını “hükûmetten bazılarının intikam peşinde” olmasıyla açıklamıştı. Diplomatik teamüllere aykırı bir şekilde doğrudan hükûmeti hedef alan büyükelçinin bu açıklamasının gerekçesi, tutuklanan konsolosluk çalışanı ile ilgili bazı iddiaların medyada yayınlanmış olmasıydı.
Büyükelçinin bu sözleri ve bazı gazetecilere yönelik ayrımcı tutumu medyada tartışılırken, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği kısa bir açıklama ile Türkiye ile vizelerin askıya alındığını duyurdu. Gerekçe olarak da “ABD misyon tesisleri ve personelinin güvenliği” ile ilgili hususlar gösterildi. Açıklama metninde Türk hükûmetinin güvenlikle ilgili hangi taahhütleri yerine getirmediğine ilişkin açık bir bilgi yoktu. 
Mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde Türkiye’nin de aynı kararı alması ve cumhurbaşkanı başta olmak üzere devletin ilgili yetkililerinin söz konusu kararı eleştirmesinin ardından, Büyükelçi Bass vizelerin askıya alınmasının nedenlerini ve içeriğini izah eden geniş bir açıklama daha yaptı.
Büyükelçinin konu ile ilgili açıklamalarında birçok çelişki bulunmakta.
Vizelerin askıya alındığını duyuran ilk açıklamada, ABD misyonlarının güvenliğine ilişkin gerekçenin çelişkili olduğu Başbakan Binali Yıldırım tarafından bizzat açıklandı. Kısa bir süre önce ABD elçiliklerinin ve misyonlarının güvenliklerinin artırılması ile ilgili Türkiye’nin önerisine ABD Büyükelçiliğinin “bizim güvenlik sorunumuz yok” diyerek olumsuz cevap verdiği başbakanın açıklaması ile ortaya çıktı.
Büyükelçinin açıklamalarında benim esas dikkat çekmek istediğim konu, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğunda çalışan ve FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan kişi ile ilgili söyledikleri.
Büyükelçi, söz konusu kişi ile ilgili iddiaların basına yansımasından rahatsız olmuş. Yargılamanın önce basın yoluyla yapıldığını iddia ediyor. Bunun evrensel hukuk kurallarına uymadığını belirtiyor.
O zaman Büyükelçi’ye sormak gerekiyor. ABD’de devam eden Reza Zarrab, Halk Bankası eski yöneticisi ve eski bakanla ilgili dava süreçlerinde yaşananlarla ilgili yorumu nedir?
Medyada bu davalarla ilgili tartışılanlar bir yana, bizzat Reza Zarrab hakkındaki iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara, Türkiye’ye, AK Parti hükûmetine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik, bu dava üzerinden bir algının oluşturulması için özel çaba sarf etti.
Davayı açmasının hemen ardından, sosyal medya hesabından Erdoğan’ı takip etmiş, bunun medyada gündem olmasıyla birlikte takibi bırakmıştı. Ayrıca savcı sosyal medya hesabından Türkiye ile ilgili farklı paylaşımlarda bulunarak takipçileri ile “şiş kebap” muhabbetine kadar işi götürmüştü. Medya, savcının ilgili paylaşımlarını ve tutumunu, dava ile Erdoğan arasında bir bağlantının olduğuna yorumlamış, günlerce bu mesele çok farklı içeriklerle basında tartışılmıştı.
Yine söz konusu dava dosyası ile ilgili Türkiye’de yayın yapan büyük bir gazetenin Washington temsilcisine sürekli bilgi aktırılarak Türkiye ve hükûmetle ilgili tartışma, canlı tutulmuştu. Hatta söz konusu gazetenin temsilcisi işi o kadar ileri götürdü ki ilgili davanın basın sözcüsü gibi davranmaya başladığı için kendi gazetesi de en sonunda bu kişinin işine son vermek zorunda kaldı. Paylaşılan bilgiler sadece bir gazete ve gazeteci ile de sınırlı değildi.
Yine benzer şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumalarına yönelik dava süreçlerinin ABD medyasında nasıl ele alındığına Büyükelçi’nin kısaca göz atması yeterli. Her bir güvenlik görevlisinin resimleri tek tek basılarak bu kişilerle ilgili özel anlatımlar ve suçlu olduklarına ilişkin görseller New York Times başta olmak üzere birçok gazetede yayınlandı. Hatta gazeteler Türk okuyucular için haberlerini Türkçeleştirdiler. Türkçe tweetler attılar.
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Büyükelçi, yasal sürece saygının adaletin bir gereği olduğunu söylüyor. Ama hükûmetten de tutuklanan konsolosluk çalışanı ile ilgili bazı taleplerde bulunuyor.
Büyükelçi Türkiye’deki medyayı, yürüyen yargılama süreçleri ile ilgili tutumundan dolayı eleştirecekse önce kendi ülkesindeki medyadan başlaması gerekiyor. Çünkü onlar kötü örnek oluyorlar. ​

Türkiyegazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat