Mesele Berkin Elvan filan değil...

  • GİRİŞ01.04.2015 09:33
  • GÜNCELLEME01.04.2015 09:33

Zamanlama ve kapsama alanı bakımından enerji krizi yaşadığımız 70’li yıllarda bile rastlanmayan bu olayı anlamak oldukça zor. En kısa zamanda aydınlatılmalı, “7 Haziran provası” diyecek kadar seviyesizleşenlerin suratına çarpılmalıdır.

Çok düşündüren eylem...

Derken ekip yeni bir flaş gelişme ile sarsıldı. Bazen kalemle bile giremediğimiz Çağlayan Adliyesi’ne silahla giren DHKP-C’li teröristler Berkin Elvan’ın davasına bakan savcı M.Selim Kiraz’ı rehin almışlardı. Bu şok gelişme konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın değerlendirmesini alma çabalarımız ancak, gezinin son ayağı olan ve böcekçi Türk polislerin iade edilmesi sayesinde gerçekleşen Bükreş’e inince sonuç verdi. Erdoğan, “Avukat cübbesiyle girip savcıyı rehin aldılar. Savcımızın durumu ciddiyetini koruyor...” dedi ama kısa süre sonra savcı Kiraz’ı kaybettiğimiz haberi geldi.

Sayın Erdoğan’ın da dikkat çektiği gibi adliyelerdeki durum masaya yatırılmalı, avukatların adliyeye silahla gelme modası gözden geçirilmelidir. Adliyedeki herkesi korumak devletin görevidir.

Ya dışarıdaki işbirlikçiler?..

Rehine krizinin devam ettiği yaklaşık 9 saat boyunca sosyal medyada haince yaklaşımlara şahit olduk. Çocukların öldürülmesi kisvesi altında resmen teröre destek verildiğine şahit olduk. Kimse çocukların ölmesini hafife alamaz. Biz, dünyanın hiçbir köşesinde hiçbir çocuğun ölmemesi için çırpınıyoruz. Ama bazıları, henüz tam aydınlatılamamış bazı olayları kullanarak yeni tahrikler peşinde koşuyorlar. Bu ve benzeri olayların adil bir yargılama ile tam olarak aydınlatılmaması asıl art niyetlilerin ekmeğine yağ sürer. Devletin en asli görevlerinden birini devralmak gibi saçma bir gerekçeyle bu vahim gelişmelere sebep olan katilleri, savcı Kiraz ile aynı kefeye koyarak “Üç cana da....” şeklinde başlayan cümleleri kuranlar, zerre kadar vicdanları varsa aynı cümleleri rahmetlinin ailesinin yanında da tekrarlasınlar.

Bu olay sıradan bir eylem değildir. Taşeron bir örgüt üzerinden hassas davalara bakan bütün savcı ve hakimlere gözdağı verilmek istenmektedir.

PKK’dan ümidini kesen bu çevreler DHKP-C taşeronlarını tekrar piyasaya sürdü. Ve bu örgütün Dolmabahçe ve Sultanahmet’teki eylemlerini şirin gösterme çabalarını hayretle izledik.

Türkiye’de demokrasiden ümidini kesen ve gözüne kin perdesi inen bir kesim bu iktidarı alaşağı etmek için her yolu deniyor. Son dönemde çok ilginç şeylere şahit olduk ve kin ve öfkenin insanları nerelere savurmaya muktedir olduğunu yakından gördük. Artık bizi hiçbir şey şaşırtmıyor.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat