Erdoğan’ın değil milletin sarayı

  • GİRİŞ24.11.2014 09:34
  • GÜNCELLEME24.11.2014 09:34

Yaptığımız sohbet dün detaylarıyla gazetelerde yer aldı. Sohbette dikkatimi çeken bazı başlıklara tekrar değinmek istiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı 28 Afrika ülkesinin iştirak ettiği 2. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nden umutlu döndü. Üçüncü zirveyi 2019’da İstanbul’da yapma kararı almışlar. Zirvede yapılan anlaşmaların takip edilmesi görevini Dışişleri Bakanlığı’na vermiş. 54 Afrika ülkesinden 39’unda büyükelçiliğimiz olduğunu, kalan 15 ülkede de süratle büyükelçilik açmamız gerektiğini söylüyor Sayın Cumhurbaşkanı. 2015 yılında başlatılan Afrika açılımının kendi Cumhurbaşkanlığı döneminde hızlandırılarak sürdürüleceği izlenimini edindik. Kendisi Ebola filan dinlemeden önümüzdeki aylarda ve 2015’te Afrika’nın kalan ülkelerini de ziyaret edeceğini söylüyor. Afrika’daki çalışmalarımızda Cezayir bize partnerlik yapacak. Batılıların çok hoşuna gitmese de Sayın Erdoğan Türkiye’yi Afrika pazarlarına etkili bir biçimde sokmaya kararlı. Birileri Orta Doğu ve Körfez’de Türkiye’nin önünü kesmeye çalıştıkça Türkiye müthiş potansiyeli ile onları tüm dünya pazarlarında zorluyor.

Sayın Cumhurbaşkanı, yeni yapılan Devlet Başkanlığı Sarayı ile ilgili tartışmaların yeni Türkiye’nin gücünü ve hedeflerini kıskananlarca yapıldığını düşünüyor. Kendisinin bugüne kadarki mütevazı yaşam biçimini örnek göstererek sarayın kendisine değil millete ait olduğunu söylüyor. “Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımda Florya’daki başkanlık köşkünde değil akrabalarımızla birlikte Beylerbeyi’nde bir apartman dairesinde oturdum. Kaç yıl Başbakanlık yaptım, Başbakanlık resmî konutunda değil Subayevleri'nde bir apartman dairesini kullandım. Son 20 yıldır nerede oturduğum belli. Birileri buna bakıp 'Ne kadar mütevazı bir insanmış' demiyor, 'Erdoğan’ın Sarayı' diyorlar. Milletin sarayı. Bu ülkeye en iyisi yakışır. Bu tartışmaları yapanlar iyi niyetli değil” diyor. Bu tartışma yersiz ve yanlış bir tartışma. Hele hele Amerikan ve İngiliz basınının bu işleri tartışması anlaşılabilir bir durum değil. Onlar hep ezik bir Türkiye ve ezik bir devlet başkanı görmek istiyorlar.

Cumhurbaşkanı yargı paketinin bir an önce yasallaşma beklentisi içinde. Anladığımız kadarıyla 2015 yılının ilk Bakanlar Kurulu’na başkanlık edecek ve o işi bir rutine bağlayacak.  

Gezi olayları-17 Aralık operasyonu ve hatta 6-7 Ekim olaylarını yönlendiren bir üst aklın olduğunu ve bu üst aklın Türkiye’de paralel yapıyı, PKK ve KCK’yı yönlendirdiğine ilişkin tespiti çok önemliydi. Türkiye’nin Ebola ile mücadele için 5 milyon dolar yardım yapması gurur verici bir durum. MİT’in herhangi bir siyasi partinin emrine girecek bir kurum olmadığına işaret etti Sayın Cumhurbaşkanı. “MİT iktidar partisinin bir müdürlüğü değil” tespiti yeteri kadar açıklayıcı idi. Sayın Cumhurbaşkanı Esad diktatörlüğünün engellenmesi konusunda stratejik bir müttefik olarak ABD’den beklediği desteği görememenin hayal kırıklığı yaşıyor. Herhalde bu konudaki düşüncelerine Joe Biden’la paylaşmıştır. Amerika, 24 Kasım’da İran’la yapmayı hayal ettiği nükleer anlaşmanın hatırına Şii dünyasına jestler yapıyor. İran’ın onları oyalayıp zaman kazandıklarını, günü gelince anlayacaklar. İran’la anlaşabilme hatırına Esad zulmüne göz yumuyorlar ve maalesef Halep’i Kobani kadar önemsemiyorlar.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat