Önce parti sonra kabine...

.

  • GİRİŞ25.05.2017 09:59
  • GÜNCELLEME25.05.2017 09:59

O kadar yoğun sorulara muhatap oluyoruz ki... Varsa yoksa kabine değişikliği...
Kuşkusuz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişin gerektirdiği uyum düzenlemeleri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın AK Parti Genel Başkanlığı'na seçilmesi sonrası kabinede değişiklik yaşanması kaçınılmaz.
Ama şu veya bu kadar ismin değişmesi ile resmin hemen değişmesini beklemek abartılı olur. Neden?
Çünkü... Erdoğan'ın siyaset yapma tarzını bilenler, parti teşkilatına ve genel merkez yönetimine ne kadar önem verdiğini hiç akıldan çıkarmazlar.
Cumhurbaşkanı'nın partisinin başına dönmesini sembolik bir hamle gibi görenler yanılıyor. AK Parti hükümetleri, şimdiye kadar güçlü ve etkili parti tabanı üzerinde yükselen binalar oldular. Partiyi ve teşkilatları yeni sisteme göre düzenleme gereği ile kabinedeki revizyonu birlikte okumak gerek. Teşkilat iyi çalışmazsa, teşkilat halkın nabzını doğru yansıtmazsa, teşkilat geniş kitleleri ikna edemezse, kırmızı plakaların rüzgârı ile seçim kazanmanın mümkün olmadığını, AK Parti yakın tarihindeki seçimlerde tecrübe etti zaten.
Yani... Teşkilat işini ciddi bir başlık olarak ele almak ve oradaki inceliklere göre, gelecek tasavvurunda bulunmak gerek.

***
Kabine değişikliğine gelince...
Kendi içinde pek çok sürprizi barındıracağı söylenebilir. Bu aşamada unutulmaması gereken husus, Başbakan Binali Yıldırım'ın, 16 Nisan Referandumu sonrası partinin özel toplantılarında dile getirdiği, Cumhurbaşkanı'nda da karşılık bulan bir değerlendirmede gizli. Başbakan, 16 Nisan'ın hemen ertesinde gerçekleşecek değişikliğin, ilgili bakanlara fatura kesilmesi biçiminde algılanabileceğini düşündü ve acele etmedi. Oysa parti yönetiminin yenilenmesi, kurucu liderin partisine yeniden liderlik yapması durumundaki değişim, olağan kabul edilecekti. Ki bugün o noktadayız.
***
Medyada en çok rağbet gören, isabet oranı düşük tahminlerin başında "kabine toto" gelir.
Duyum, dedikodu, sempati vb. unsurların çok karıştığı bu tür yorumlar, "olsa olsa" seviyesinden başlar, sonra veri kabul edilerek yayılır. O nedenle, isimleri değil, kriterleri konuşmak en doğrusu...
Bu açıdan bakıldığında, 
 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni içselleştirmiş ve referandumda gönülden çalışmış, 
 Parti teşkilatları ve tabanla güçlü bağlar kurmuş, 
 Şikâyet etmeyen, klikleşmeyen ve yalnızca iş üreten, 
 Projeleri olan ve icraat hedeflerine ulaşanların şansı yüksek olacak.
***
Ekonomi yönetimi de bir diğer merak konusu.
Her şeyden önce Ali Babacan dönemi özlemi geride kalmalı. Oyun kurucunun Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu unutulmamalı.
Kaldı ki Erdoğan, tüm bakanlardan 6 aylık yol haritası istedi. Üstelik AK Parti'nin ilk yıllarındaki "Acil Eylem Planı" benzeri bir modelle, takvime bağlı ve neticelendirilmiş çalışmalar bekliyor.
Büyük yatırımların tamamlanması, reel faizin sıfıra yaklaştırılması, cari açığın azaltılması, büyümenin yüzde 5 trendine girmesi, enflasyonun tek haneye indirilmesi, genç ve kadın istihdamının artırılması, teknoloji ağırlıklı üretimin teşviki temel politikalar olmaya devam edecek. Ve bu işlerin koordinasyonu için mevcut isimlerin yanında, ekonomi nosyonuyla bilinen bakanlar da rol üstlenecek.

Sabah

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat