HDP barajı aşar /mı?)

  • GİRİŞ26.05.2015 08:32
  • GÜNCELLEME27.05.2015 11:13

Kürtlerin genel seçmen içindeki oranın %20 civarında olduğunu, ancak Kürt Siyasetini önceleyen ve meseleye ‘etnik milliyetçi paradigmadan’ bakan bir siyasetin bu seçmenin dörtte birinden oy alabileceğini ifade etmiştik. Kürtlerin büyük bir kısmı muhafazakar ve dindardır. Savaş değil, barıştan yanadırlar. Türkiye’nin bütünlüğü içinde özgür ve eşit haklara sahip vatandaşlar olarak yaşamak istemektedirler tesbitinden sonra ‘baraj’ konusu ile ilgili olarak da aynen şu ifadeleri kullanmıştık :

’Kürtler’in üçte ikisi bölge  dışındaki metropollerde yaşamaktadırlar. Istanbul, İzmir, Antalya, Mersin, Bursa, Kocaeli başta olmak üzere birçok ilimizde ciddi bir Kürt nüfus yaşamaktadır. HDP bölgede alabileceği maksimum oya zaten ulaşmış durumdadır. Barajı aşabilmesinin tek yolu bölge dışında yaşayan Kürtlerin de desteğini kazanmasıdır. Bu da kendisinden çok diğer partilerin ve özellikle Ak Parti’nin aday tesbitinde takip edeceği stratejiye bağlıdır.

Muhafazakar Kürt seçmeni ciddi oranda  Ak Partiye destek vermektedir. Eğer Ak Parti Kürtlerin yoğun biçimde yaşadığı metropollerde HDP’ye yönelme ihtimali olan seçmeni yanında tutmayı başarabilirse HDP’nin baraj aşma şansı çok düşüktür. Çünkü Güneydoğuda oylarını ne kadar arttırırsa arttırsın matamatiksel olarak bu, barajı aşmasına yetmiyecektir.

Ak Parti Kürtlerin yoğun biçimde yaşadığı metropollerde, Kürt sorununu bilen, çözüm sürecine inanmış, toplumsal karşılığı olan, halkla birebir temas kurabilecek, değerleri ile barışık adaylar gösterirse HDP’nin bırakın barajı geçmesi yüzde sekizlere bile ulaşması mümkün olmayacaktır.’’

 

Bu tespit ve öneriler dostça uyarı niteliğinde idi. Ak parti çözüm sürecine katkı sağlayan, Ak Parti politikalarını destekleyen Kürt entelektüellerinden liberal,seküler ve sol tandanslı olanlarını bu seçimde aday göstermek sureti ile tercihini net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu tercihin temelinde, HDP’nin CHP’den ciddi miktarda oy alacağı ve muhafazakar Kürtlerin listelere bakmaksızın AK Partiye desteklerini sürdürebilecekleri ön kabulü etkili olmuştur diye düşünüyorum. Oysa çözüm Süreci’ne destek veren iki elin parmağı saysınca ’seküler,liberal, sol’ tandanslı Kürt aydını varsa yüzlerce de İslamcı Kürt aydını ve STK yöneticileri mevcut idi. Bunlardan hiçbiri seçilebilecek yerde aday gösterilmemişlerdir. Eğer Kürtler ; liberal-sol tandanslı adaylara oy vereceklerse bunlardan onlarcası zaten HDP’de vardır. Aslı varken fotokopiye neden oy versinler ki?

 

Ak Parti yönetiminin pek de ciddiye almadığı anlaşılan bu değerlendirmelerin HDP tarafından neredeyse bire bir uygulamaya konulmuş olması üzerinde durmaya değer bir olgudur. HDP listelerinde, barajı aşması halinde seçilmesi kesin olan yerlerde ‘dindar- müslüman’ kimliği ile tanınan 7 kişiyi göstererek muhafazakar Kürtler ile arasındaki mesafeyi kapatmaya çalışmış ve bir gönül bağı kurmayı hedeflemiştir. Listesinde İl Müftüsü, iki başörtülü aday, Ak Parti Hükümetinin tesbit ettiği  ‘akil insanlar’dan bazılarını ve İslamcı olduğunu her platformda açıkça ifade eden adaylar göstererek Kürtlere adeta ‘ne olursan ol burada temsil edilirsin’ mesajı vermeye çalışmıştır. Ateist,laik,İslamcı, liberal Kürt aydınlarından harmanlanmış bir aday profili ile seçmenin huzuruna çıkmıştır. İlginçtir ki listelerinde yer alan Ezidi,Süryani, Ateist ve eşcinsel adaylardan çok İslamcı kimlikli adaylar Kürt sokağının hafızasına kazınmıştır. Öyle ki, bu adayların varlığı, Sayın Demirtaş’ın DİB, Din Dersleri, Taksim ve Kabe benzetmesi gibi muhafazakar Kürtleri çileden çıkarmaya yetecek ifadelerini bile bir şekilde önemsizleştirebilmiştir. Muhafazakar Kürtler, Demirtaş’ın bu söylemlerinin medya tarafından kasıtlı bir şekilde çarpıtıldığı, alevi oylarına yönelik taktik ifadeler olduğu şeklinde ikna edilmeye çalışılmaktadır. 

Özetle HDP ; İslamcı Kürt entelektüellerinı , Ak Parti  ise seküler,liberal-sol tandanslı Kürt entellektüellerini ‘makbul Kürt’ olarak benimsemiş ve aday göstermişlerdir.

Kamuoyu araştırma şirketleri CHP’den HDP’ye yönelik oy kaymalarının bir şekilde durduğu kanaatinde birleşmiş durumdadırlar. HDP’nin dini değerlere yönelik eleştirel değerlendirme ve söylemlerinin onlara kaybettirdiği oyların yeniden HDP’ye yönelmeye başladığı da yine anket firmalarının gözlemlediği bir veri niteliğindedir.

Şurası unutulmamlıdır ki; muhafazakar Kürtler siyasi tercihlerini hep dindar kadrolardan yana yapmışlardır. Milli Görüş Partilerinin en büyük ve en sadık destekçileri hep muhafazakar Kürtler olmuştur. Kuruluşundan bugüne kadar Kürtlerin en çok oy verdiği parti de Ak Parti olmuştur. Kürtlerin yaşadığı sorunların hakça bir çözüme kavuşması, barış ve güven ortamının sağlanması, çözüm sürecinin hedefine ulaşması da ancak Ak Parti’nin tek başına iktidarı ile mümkün olabilecektir. Ak parti hükümetleri ve özellikle de Başbakanlığı döneminde Sayın Erdoğan, birçok siyasi risklerine rağmen geçmişte telaffuz edilmesi bile mümkün olmayan reform niteliğinde adımlar atmış ve bu sorunu kökünden halletmeye yönelik projeleri hayata geçirmiştir. Bu çabaların bir karşılığının olması hakşinaslık gereğidir.

Türkiye’de Kürt sorunu ile ilgili en çok yazan, okuyan ve mücadele verenlerden biri olarak muhafazakar Kürt seçmene, atılmış bunca adımı unutarak, duygusal tepkiler içine girmenin ve AK Parti ile gönül bağını koparmanın vefasızlık olacağını hatırlatmayı görev biliyorum.

Bütün bu değerlendirmelerden sonra asıl can alıcı soruyu soralım. HDP Barajı aşar mı ?

Bu seçimde gözlemlediğim odur ki muhafazakar Kürtlerde Ak Partiye karşı ciddi  bir kırgınlık, bir gönül burukluğu mevcuttur. Eğer bu burukluk bir şekilde giderilmez ise, yeniden gönül bağları tesis edilmezse HDP barajı aşar.

Yorumlar2

  • Sarı 8 yıl önce Şikayet Et
    Hdp barajları yıktı geçti
    Cevapla
  • kenan 8 yıl önce Şikayet Et
    Çok güzel bir analiz
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat