Türkiye’nin ABD’yi çıldırtan son hamlesi

.

  • GİRİŞ13.04.2018 08:07
  • GÜNCELLEME14.04.2018 08:07

Dünyanın bir ucundan bir ucuna twitter mesafesinde savaş salvoları atıldığı saçma sapan bir dönemden geçiyoruz. Sosyal medyadan gönderilen güdümlü mavi füzeler, dünyayı germeye, insanların başını döndürmeye yetiyor.

Küresel zorbaların çöplüklerinin dışına şişirip durduğu final atışmaları nerede bitecek herkes gibi biz de merak ediyoruz. Durumun değişkenliği bir twitt mesafesinde olması ciddiyetsiz görünse de tedirginliği azaltmak için yeterli değil.

 

 

Bunun en önemli sebebi sözün sahibinin verdiği güvensizlik. Bir de sözde süper gücün yönetiminin dışarıya verdiği çelişkili mesajlarla düştüğü durum.

Bir manyak dünya ile dalga geçiyor. Blöf mü, hakikat mi göreceğiz.

Kısa özet geçerek 48 saat gibi kısa sürede yaşanan ani dönüşleri ve tutarsızlığı hatırlatmakta fayda var. Ki durumun vahameti daha iyi anlaşılsın.

Önceki gün Rusya'nın Suriye'yi füze saldırılarına karşı savunacağını duyurması fitili ateşlemişti.  ABD Başkan Trump’ın "Rusya, Suriye'ye atılacak her füzeyi vuracağını söylemiş. O zaman hazır ol Rusya çünkü füzeler geliyor, hem de iyi, yeni ve akıllısından. Kendi halkını öldüren ve bundan zevk alan gaz katili hayvanla ortak olmayacaktınız" sözü gerilime tavan yaptırmaya yetmişti.

Dün geri vites yaptığı twetle kafaları daha da karıştırdı; "Suriye'ye saldırının ne zaman gerçekleşeceğini asla söylemedim. Bu çok yakın ya da hiç de yakın olmayan bir zaman olabilir”

Çok geçmedi bir çıkış daha; ''Bugün bir dizi toplantı yapıyoruz, neler olacağını göreceğiz. Artık bazı kararlar almak zorundayız, dolayısıyla oldukça yakın zamanda alacağız''

ABD yönetimi dün Ulusal Güvenlik Toplantısı'nı yaptı. Sonuç;

Beyaz Saray toplantı sonucunu bir cümleyle özetledi; "Trump güvenlik ekibiyle görüştü, toplantıda nihai bir karar alınmadı"

Mütemadiyen germe girişimlerini sıralarken iki soruyla esas konuya dalalım;

ABD’yi bu kadar çılgına çeviren neydi?

ABD, bu kadar yüksek tonda Rusya’ya niye sardı?

Bugün en ciddi gerekçe olarak Katil Esed’in Duma’da kimyasal silahlarla yapmış olduğu korkunç katliamın gösterilmesinin etrafında fikir yürütelim.

Beşşar Esed, Suriye’de savaşın çıktığı günden beri belki yüzlerce kez bundan daha beter çoluk çocuk sivil katliamı yaptı. Bu geçerli sebep olsaydı, ABD ve Batılı ülkeler Esed’i de pekala tarihin toz sayfalarına çoktan gönderebilirlerdi. Saddam, Kaddafi ve diğer pek çok isim gibi Esed’i de çoktan devirebilirlerdi. Milyonlarca sivilin kanı dökülürken bundan kaçtılar. Hatta destek olup arka çıktılar. Peki şimdi bir anda ne oldu da bugüne kadar tahammül ettikleri Katil Esed, bir anda ABD’nin gözünde ‘hayvan’lık mertebesine ulaştı!

Esed’in son vahşeti işin sadece bahanesi...

Asıl gürültünün sebebi; Türkiye’nin büyük bir başarı ile tamamladığı Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekatı ve 4 Nisan’da öncülük ettiği Ankara buluşması.

Astana barış sürecinin üç garantör ülkesi olan Türkiye, Rusya, İran’ın liderlerinin 4 Nisan'da Ankara'da bir araya gelmesi ve Suriye konusunda önemli mutabakatlara varması ABD ve Batılı ülkelerde ciddi rahatsızlık yarattığı ifade ediliyordu. Öyle anlaşılıyor ki tarihi buluşmanın üzerinden tam 10 gün geçmesine rağmen ABD verilen fotoğrafı unutamamış.

ABD’li en yetkili isimlerin dünkü itirafları kuyruk acısını doğruluyor;

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu'nda Başkan Trump'ın görevden aldığı Tillerson'ın yerine Dışişleri Bakanı olarak aday gösterdiği CIA Başkanı Mike Pompeo’ya Beştepe buluşmasında Erdoğan-Putin-Ruhani tarafından verilen o fotoğraf soruldu.

Komisyonun Demokrat üyesi Bob Menendez, Pompeo'ya; Erdoğan, Putin ve Ruhani’nin üçlü fotoğrafını göstererek, "Bu fotoğraf 4 Nisan'da Ankara’da çekildi. Bu fotoğrafta yanlış olanın ne olduğunu bana söyleyebilir misiniz" şeklinde bir soru yöneltti;

Pompeo’nun yardım talebiyle ABD’nin rahatsızlığının cevabını vermek tabi yine Menendez’e düştü;

Yanlış olan şey, ABD orada değil. Yanlış olan, İran; Rusya ve Türkiye ki sözde bizim NATO müttefikimiz, yaptırım kurallarına aykırı olarak, Rusya'dan S-400 füzeleri alan Türkiye. Bizim müttefikimiz olan Türkiye, DEAŞ'ı yenmek için sırtımızı dayadığımız YPG'ye saldıran Türkiye. Bu üç lider Suriye'nin geleceğini konuşmak için görüşüyor ancak fotoğrafta ABD yok. Bu görüşmenin Suriye'nin geleceğini nasıl etkileyebileceğini biliyor musunuz?"

Tabi asıl itiraf bu diyaloğun devamında CIA Başkanı Mike Pompeo’dan geldi;

“Türkiye’nin Afrin’e girmesi bütün planlarımızı, işlerimizi karıştırdı”

Senatodaki diyalog, meseleyi tüm çıplaklığıyla anlamaya ve çıkarım yapmaya fazlasıyla yetiyor;

ABD tarafında dert ne Esed, ne Rusya. ABD'nin bu sefer tek derdi var o da Türkiye. Ve öfkeleri Türkiye’nin son dönemdeki kendilerini 'açık düşüren' hamlelerine…

Diğer tarafta merak edilense, Türkiye’nin kimin yanında pozisyon alacağı, nerede duracağı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün yaptığı açıklamada Türkiye’nin duruşunu çok net açıkladı.

Türkiye’nin pozisyonunu ve nerede duracağını merak edenler için o sözleri tekrar hatırlatalım; "Askeri güçlerine güvenen kimi ülkelerin Suriye'yi âdeta bir bilek güreşi sahasına çevirmelerinden fevkalade rahatsızız. Suriye'deki rejim 1 milyona yakın insanın ölümüne yol açması sebebiyle bizim gözümüzde zaten kapkara bir sicile sahiptir. Suriye toprakları herkes için güvenli hale gelene kadar oradaki varlığımızı ve faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Sınırlarımız boyunca, DEAŞ, PYD ve başka bir isimle, tek bir teröristin varlığı bile bizim için tehdittir ve bunun gereğini yapmak bekamızın bir şartıdır. Biz artık Suriye ve Irak'ta oynanan bu tiyatronun bir kenara bırakılmasını istiyoruz. Bu tiyatro yüzünden dünya yakın tarihinin en büyük tehdidiyle karşı karşıyadır. Kimsenin Akdeniz ve Suriye topraklarını siyasi ve askeri güç mücadelelerinin ateşinde yakmaya hakkı yoktur. Ne ABD ile olan müttefikliğimizden ne de Rusya ile geniş alanda kurduğumuz stratejik ilişkilerimizden, ne de İran ile birlikte çalışmaktan vazgeçme niyetimiz yoktur. Katil Esed rejimini destekleyenler, PYD'yi destekleyenler de yanlış yapıyor. İki yanlış ile de sonuna kadar mücadele edeceğiz. Suriye'de bulunduğu yere güven, huzur ve refah getiren tek ülke biziz.”

Pozisyonumuz yeterince açık değil mi!?

Miracımız hayırlara vesile olsun.

 

Osman Ateşli – Haber7

Osman.atesli@haber7.com

Twitter: @oatesli

Yorumlar2

  • BlackGhost 6 yıl önce Şikayet Et
    Bence ülkem açık açık İran Rusya ve Çin ile yakın ilişkiler kurmalı gerekirse natodan çıkılır yeterli nükleer silah stogumuz olduğu müddet ce ABD bize sadece finansal manipulasyon yapmaktan ileri gidemez o zaman bizde sinirlarimizda oluşan terör gruplarına istediğimiz şekilde müdahale etme yetkimiz olur hiç Çin Rusya İran çevresinde terör örgütü varmı
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • İlterişhan 6 yıl önce Şikayet Et
    Osman Bey Kaleminize Yüreğinize sağlık çok güzel bir yazı kaleme almışsınız,abd lozanı tanımıyor sözde müteffikimiz olmasına rağmen 40 yıldır bizi terör sopası ile terbiye etmeye çalıştılar lakin hesap edemedikleri ise onlar 280 senelik bir Hlak devlet biz son iki bin yılını imparatorluklar geleneğine göre sürdüregelen bir MİLLETİZ,Devlet bilinci ve geleneği 16.000 yıllıktır,abd hem ülkemizde hem bölgemizde hemde tüm dünya halklarının gözünden düşmüş insanlık düşmanı iki yüzlü davranan bir devlettir,daha fazla rezil rüsvay olmadan çekip gitmeli,aksi halde Vietnam kore afganistanda yaşadığı hüsran ve mağlubiyetler cennet gibi gelecek onlara...!
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat