Başkanlık sistemi ve bilinilirliği

  • GİRİŞ28.03.2015 12:02
  • GÜNCELLEME29.03.2015 09:37

Kamuoyu yoklamaları başkanlık sistemi konusunda bilinirlik düzeyinin arttığını gösteriyor. Destek aynı oranda artmadığına göre akla gelebilecek iki sonuç vardır. Ya artan bilinirlik düzeyi “doğru bilgi”ye dayanmıyor ya da toplum gerçekten de farklı hükümet modelleri arasında bilgiye dayalı bir karşılaştırma yapıyor ve başkanlık sisteminin yararlı olmadığını düşünüyor. 

İkinci ihtimalin olmasını can-ı gönülden arzu ederim. Lakin başkanlık sistemine muhalefet edenlerin akla ve mantığa uygun pek bir gerekçe üretmediklerine bakınca bu ihtimalin zayıf olduğunu söylemek gerekir. Başkanlık sistemini savunanların önemli bir kısmının da akılcı gerekçelerden çok, AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu modeli yeğlemesi nedeniyle tercih ettiklerini görünce bu ihtimal zayıf olmaktan çıkıyor. 
Dolayısıyla bilinirlik meselesi, doğru bilgiye dayanmıyor. 

Bilgi düzeyi şu herhalde: Başkanlık sistemi diye bir şey varmış. Diktatörlükmüş, o yüzden karşı çıkılmalı. Ey Erdoğan seni başkan yaptırmayacağız. Yahut; güzel bir şeymiş, çünkü Erdoğan öyle istiyor. 

Başkanlık modeli başlı başına bir mucize değil. Diktatörlük de değil. Modern dünyanın ilk demokrasisi başkanlık sistemi olarak kabul edilebilir.  ABD 1787 yılından beri bu hükümet modeliyle yönetiliyor. Üstelik modern dünyanın en eski anayasasına sahip. Parlamenter sistem için de bu söz konusu. 1688 devriminden beri İngiltere’nin demokrasi olduğu söylenebilir. Gerçi biraz zaman aldı. Ama ana hatları itibarıyla bu bilgiyi doğru kabul edebiliriz. 
Diğer yandan Esad yönetimi de başkanlık sistemine dayanıyor. Türkiye de parlamenter sistem olarak kabul ediliyor. 

O halde başkanlık sistemi üzerinden yürütülen tartışmada hükümet modelinin kendisinden önce dikkate alınması gereken başka bir özelliği var. Başkanlık sistemi ABD’de demokratik olup barışı tesis ederken, Suriye’de diktatörlük şeklini alıyor ve iç savaşa yol açıyor. İngiltere’de dünyanın örnek aldığı bir demokrasi modeli olarak karşımıza çıkarken, Türkiye’de vesayet sistemi, inkâr, asimilasyon, katliam, dışlayıcılık gibi antidemokratik ve insanlığa aykırı uygulamalara meydan veriyor. 

Bunun bir temel açıklaması vardır: Hem İngiltere, hem de ABD’de anayasal düzen demokratik bir denge ve denetim mekanizmasıyla donatılmışken, Suriye ve Türkiye’de bu söz konusu değil. Bir denge ve denetim mekanizması olsa da, bu demokratik değil. 

Örneğin Türkiye’de denge ve denetim “yasama, yürütme ve yargı” erkleri arasında değil, demokratik kurumlar ile askeri-sivil bürokratik kurumlar arasında kurulmuştu. Elbette dengenin bozulduğu her durumda, son söz askeri-sivil vesayet kurumlarına aitti. Suriye’de bir meclis vardı. Ancak bu meclisin

Esad’ları, yani “Başkan”ı kontrol edebilmesi mümkün değil. Zira meclis de organik olarak başkana bağlı. 

O halde hükümet modeli tartışmamız bir demokratik bir denge ve denetim sistemi zemininde anlam ifade eder. 

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat