İletişimin Tespiti

  • GİRİŞ28.07.2015 07:48
  • GÜNCELLEME28.07.2015 09:43

CMK m.135/6’ya göre, “Şüpheli ve sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespiti, soruşturma aşamasında hakim, kovuşturma aşamasında mahkeme kararına istinaden yapılır. Kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodu ve tedbirin süresi belirtilir”.

Gerek CMK m.135/6 ve gerekse hangi yargı merciinin yetkili olduğunu düzenleyen m.135/1, yetki konusunda iletişimin tespitini diğer iletişimin denetlenmesi yollarından ayrı düzenlemiştir. Soruşturma aşamasında iletişimin tespiti yetkisi sulh ceza hakimliğine verilmiş ve bu yetki kovuşturma aşamasında da yine CMK m.135/1’den farklı olarak davanın görüldüğü mahkemeye tanınmıştır. Belirtmeliyiz ki, iletişimin tespiti kararının kovuşturma aşamasında alınmasında ağır ceza mahkemesinde görülen davalar bakımından oybirliğine ihtiyaç bulunmamaktadır.

Her iki hükmün mukayesesinde ilginç bir nokta daha vardır. Buna göre; CMK m.135/6 uyarınca gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısı karar veremezken, iletişimin tespitine göre daha ağır bir tedbir olan iletişimin dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi CMK m.135/1 gereğince gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısı kararı ile mümkün olabilmektedir. Cumhuriyet savcısının bu kararı sonradan ağır ceza mahkemesinin tasdikine muhtaç olsa da, CMK m.135/6 konu ile ilgili özel bir düzenleme niteliği taşıdığından, CMK m.160 ve 161’de öngörülen genel delil toplama kurallarının tatbiki suretiyle cumhuriyet savcısı şüpheli veya sanığın iletişiminin tespitine karar veremez. Bu da, CMK m.135’de yapılan değişiklik ile ortaya çıkan bir başka tuhaflıktır.
Önemli bir hususa da işaret etmek isteriz ki, Resmi Gazete’de 12.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6572 sayılı Kanunun 42. maddesi ile CMK m.135/1’de ilginç bir değişiklik daha getirildi. Konuşmanın içeriği öğrenilmeksizin yalnızca kimin kiminle, nerede ve ne kadar süre görüştüğünü ortaya koyan “iletişimin tespiti” kavramı CMK m.135/1’den çıkarılıp CMK m.135/6’ya koyulurken, iletişimin denetlenmesi için aranan temel şartların iletişimin tespiti açısından da geçerli olmasına dair hüküm unutuldu.

CMK m.135/1’in birinci cümlesine göre, “Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, ağır ceza mahkemesi veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir”.

Bu hükümde “iletişimin tespiti” kavramı yer almadığından, yani hükümden çıkarıldığından, iletişimin tespitini özel olarak düzenleyen CMK m.135/6’da da m.135/1’de yer alan iletişimin denetlenmesine ilişkin şartlar öngörülmediğinden veya bu hükme atıf yapılmadığından, iletişimin tespitine başvuru şartları hususunda boşluk doğduğu sonucuna varılabilir. Mevcut durumda bu yasal boşluk, ya hiçbir şart aranmaksızın her durumda iletişimin tespitine karar verilebileceği veya bunun mümkün olmaması sebebiyle haberleşme hürriyetine kıyasen CMK m.135/1’in ilk cümlesinde öngörülen şartların iletişimin tespitinde de uygulanması gerektiği şeklinde yorumlanabilir. Anayasa m.141/3 ve CMK m.34 gereğince gerekçesiz yargı kararı olamayacağından ve Anayasa m.13 ile m.22’ye göre de keyfi biçimde haberleşme hürriyetine müdahale edilemeyeceğinden, ikinci görüşü, yani CMK m.135/1’in ilk cümlesinde öngörülen şartların iletişimin tespitinde uygulanması görüşünü benimsediğimizi ifade etmek isteriz. Kanaatimizce, Ceza Yargılaması Hukukunda şüpheli veya sanığın hak ve hürriyetleri aleyhine değilse de lehine genişletici yorum veya kıyas yapılabilir.

CMK m.135/5’e göre, “Şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi için, mobil telefonun yeri, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının kararına istinaden tespit edilebilir. Bu hususa ilişkin olarak verilen kararda, mobil telefon numarası ve tespit işleminin süresi belirtilir. Tespit işlemi en çok iki ay için yapılabilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir”.

Görüleceği üzere bu hükümde, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısı kararının sonradan hakim veya mahkeme tarafından onanması aranmamıştır.

Şüpheli veya sanığın iletişiminin dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi CMK m.135/1 tarafından özel olarak düzenlenmiştir. CMK m.135/1’e göre, “Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, ağır ceza mahkemesi veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhal mahkemenin onayına sunar ve mahkeme, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya mahkeme tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılır. Bu fıkra uyarınca alınacak tedbire ağır ceza mahkemesince oybirliğiyle karar verilir. İtiraz üzerine bu tedbire karar verilebilmesi için de oybirliği aranır”.

6526 sayılı Kanunla değiştirilen hükümle, somut delile ulaşma veya somut delili destekleme vasıtası kabul edilen, bu özelliği ile de suçlamayı ispata yarayan asıl delillerden sayılmayan iletişimin denetlenmesinin zorlaştırıldığı tartışmasızdır.

6526 sayılı Kanunla yapılan değişiklikte, iletişimin denetlenmesinin süreleri de kısaltılmıştır (CMK m.135/4-5). İletişimin tespitinde bir süre öngörülmediğinden, iletişimin tespiti kararından geriye veya ileriye doğru süre sınırı olmaksızın şüpheli veya sanığın konuşma içerikleri bilinmeksizin kiminle görüştüklerine dair iletişim kayıtları alınabilir. İletişim kayıtlarının suça konu eylem veya eylemin icra hareketleri veya hazırlık hareketleri tarihleri ile ilgili olması gerekir. Bu sebeple, soruşturma veya kovuşturmaya konu eylemle ilgisi olmayan, CMK m.135/1’in birinci cümlesinde aranan şartları taşımayan hallerde şüpheli veya sanığın iletişimi tespit edilemez.
Son söz; Muş’un Malazgirt İlçesi Garnizon Komutanı Jandarma Binbaşı Arslan Kulaksız dün akşam uğradığı silahlı saldırıda şehit olmuştur. Acımız çok büyüktür.

Türk Milleti her türlü zorluğu yenecek güçtedir. Kural ve kaidelere uymayıp, sözde demokrasi, kardeşlik ve barış türkülerinin arkasına sığınmak suretiyle gerçek maksatlarını gizlemeye çalışarak Ülkenin düzenine ve bütünlüğüne kast edenler, sürekli nimetlerden yararlanıp hiçbir külfete katlanmadıkları gibi, silahı, zorbalığı, cebir-şiddet ve tehdidi kendilerine meslek edinip çözüm vasıtası kılanlar ve kıldıklarını zannedenler, düşmanca ve kalleşce döktükleri vatan evlatlarının kanlarının hesabını adalet önünde er veya geç vereceklerdir. Bu Vatan ve Millet sahipsiz değildir.

Türk Milleti'nin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve kederli ailesinin başı sağolsun.

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat