Terör suçunda cezanın artırılması

  • GİRİŞ05.05.2016 08:02
  • GÜNCELLEME06.05.2016 08:24

Tanımı 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesinde yapılan terörün özel bir suç tipi olmadığı; saik, yani suç işleme nedeni olduğu, özel bir kanun olarak 3713 sayılı Kanun’un; terörü, terör failini, terör suçlarını, terör amacıyla işlenen suçları, bu suçlardan dolayı verilen cezaların ne kadar artırılacağını, terör örgütünün ne olduğunu, terör örgütünü ve terör örgütünün propagandası suçunu düzenlediğini görmekteyiz.
Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanununa göre “terör” kavramı ile ilgili özel bir kanun olduğundan öncelikle uygulanacaktır.
Terörle Mücadele Kanunu’nun çok sert olduğu, kişi hak ve hürriyetlerine aşırı ve ağır kısıtlamalar getirdiği, cezaların ve infazlarının ağır olduğu, Ceza Hukukunun amaç ve fonksiyonu ile bağdaşmadığı, esasında teröre bağlı suç ve ceza tanımlamaları ile tüm usul ve infaz kurallarının ilgili genel kanunlarda düzenlenmesinin demokratikleşme açısından isabetli olacağı, Terörle Mücadele Kanunu’nun özellikle 7. fıkrasının 2 ila 4. fıkralarının ifade ve basın hürriyetlerini baskı altına aldığı iddia edilmektedir. Bu gibi iddia ve eleştiriler nedeniyle Terörle Mücadele Kanunu’nda birçok değişikliğin, bu değişikliklerde de kişi hak ve hürriyetleri lehine düzenlemelerin yapıldığı görülmekle birlikte,  Kanunun 12.04.1991 tarihinden bu tarafa yürürlükte kaldığının görüldüğü, özellikle bölücü teröre karşı etkin şekilde kullanıldığı, hatta bugünlerde kişi hak ve hürriyetleri aleyhine yeni değişiklik ve eklemeler yapılmak suretiyle 3713 sayılı Kanunu ile ilgili demokratikleşmeden vazgeçip sertlik politikasının benimsenmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır.
Yazı konumuz; esasında kanun koyucunun tercihine dayanmakla birlikte, kanun düzenleme tekniği açısından ortaya çıkan garipliğe işaret etmeyi amaçlamaktadır. 3713 sayılı Kanunun “Terör amacı ile işlenen suçlar” başlıklı 4. maddesi ile ilgili ceza artırımı, Kanunun 5. maddesinde ise yarı oranında artırım öngörülmüştür. Ceza artırım miktarının fazla olduğu ileri sürülebilirse de, bu tercihin terör suçlarının önemi bakımından kanun koyucunun takdirinde kaldığı, suç ve ceza arasında olması gereken dengeyi de hakkaniyet ve adalet çerçevesinde tespit etmekle yetkili olduğu savunulabilir.
Gerçekten de 3713 sayılı Kanunun 4. maddesinde sıralanan suçların, yalnızca terör amacı doğrultusunda suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi kaydı ile terör suçu sayılacağı, ancak bu halde cezanın artırılacağı ve bu halin gerçekleşmediği durumda sayılan suçlarla ilgili Türk Ceza Kanunu ve 4. maddede yer alan kanunlarda gösterilen suçlardan dolayı ceza tayini yoluna gidileceği anlaşılmaktadır.
Terör amacı ile işlenen suçlarda hukuk mantığına ve tekniğine uygun düşen bu tercihin, nisbi terör suçlarını düzenleyen 4. maddeden başka mutlak terör suçlarının sıralandığı 3. madde ile bu maddede sayılan suçlardan birisinin işlenmesi halinde yarı oranında ceza artırımı öngören 5. maddede anlamını yitirdiği ve terör amacını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın 3. maddenin kapsamına giren tüm suçların her durumda terör suçu sayıldığı, 5. maddede öngörülen artırımın otomatiğe bağlandığı görülmektedir.
3. maddede; Devletin güvenliğine, Anayasa ile kurulan düzene, milli savunmaya karşı işlenen ve TCK m.302, 307, 309, 310/1, 311, 312, 313, 314, 315’de tanımlanan suçların mutlak terör suçlarından sayıldığı görülmektedir. Esasında bu suçların cezaları, TCK’nın ilgili hükümlerinde tanımlanmıştır. Bu tanımlara rağmen, 3713 sayılı Kanunun 3. maddesi ile aynı Kanunun 5. maddesinin 3. maddeye yaptığı atıftan dolayı, mutlak terör suçu sayılan bu suçların faillerine Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen cezaların tatbiki mümkün değildir.
Mutlak terör suçlarından birisinin işlenmesi durumunda, bu suçu işleyene verilecek cezanın her durumda 3713 sayılı Kanunun 5. maddesine göre yarı oranında artırılması gündeme gelecektir. Bu durumda, mutlak terör suçlarının Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmasının ve özellikle de cezalarının gösterilmesinin bir anlamı kalmamıştır. Çünkü 3713 sayılı Kanunun 3. maddesinde sayılan bir suçu işleyen failin her durumda terör suçlusu sayılacağı,  Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan mutlak terör suçunun hiçbir durumda 3713 sayılı Kanun dışında değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı ve her durumda 3713 sayılı Kanunun 5. maddesinden dolayı cezanın artırılması yoluna gidileceği tartışmasızdır. O halde 3713 sayılı Kanunun 3. maddesinde sıralanan suçların Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmasının ne anlamı kalmıştır?
Bu kanun düzenleme tekniği hatalıdır. Örneğin; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı silahlı isyanı suç sayan TCK m.313, silahlı örgütü tanımlayan m.314 ve suç için anlaşma suçunu tanımlayan 316. maddenin, bu suçlardan birisini işleyenlere ilgili maddelerde gösterilen cezalarının tatbiki, 3713 sayılı Kanunun 3 ve 7. maddeleri nedeniyle mümkün olamayacaktır. Kanun koyucu, ya mutlak terör suçlarını Terörle Mücadele Kanununda ya da Terörle Mücadele Kanununu kaldırmak suretiyle terörle ilgili tüm suçlarını ve cezalarını Türk Ceza Kanunu’nda düzenlemelidir. Aksi halde, yazımıza konu ettiğimiz tuhaf düzenleme teknikleri ortaya çıkabilecektir.

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat