Bedel Ödetme

  • GİRİŞ03.01.2018 09:31
  • GÜNCELLEME03.01.2018 09:31

Komşumuz İran, çok sıkıntılı günler içinde. Ülke, sokak gösterileriyle sarsılmakta. Ölü, yaralı ve nezarete alınan eylemci sayısı sürekli artıyor. Bir önceki yılın sonlarında Meşhed şehrinde başlayıp giderek kızışan bu kitlevî eylemlerin birçok sebebi var:
-Yüksek faiz vaadiyle para topladıktan sonra batan banka ve finans kurumları yüzünden meydana gelen mağdurlar.
-İşsizlikten istikbal ümidini yitirmiş gençler.
-Devletten destek alırken bu desteği kaybeden nüfus.
-Ekonomik sıkıntılar içinde bunalmış dar gelirliler.
-Yolsuzluklar.
İran, 80 milyondur. Yaş ortalaması 30’u bulmayan genç bir memlekettir. Enflasyon yüzde 9 ve işsiz sayısı yüzde 13’tür. Ne yazık ki bu İran’da gelirler arasında uçurumlar hasıl olmuştur. Komşu devlet, bugün bir memleket için görülebilecek en kötü manzaralardan biri olan çok zenginler ve çok fakirler ülkesidir. Yoksulluk sınırı, bin dolar iken büyük halk kesimleri, bu sınırın çok altındadır. Seçmen, ılımlı bir isim olan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi ekonomik iyileştirme ve yabancı yatırımcı çekme vaadlerine inanarak ikinci kere seçmişti. O vaadler, hayata geçmedi. Bu da İran halkında giderek artan bir hayal kırıklığına yol açtı.
Bütün bunlar da tabiatıyla gayrı memnun kitleyi çoğalttı.
-Siyasete güven geriledi.
-Fırsatını bulan yetişkin genç, dışarıya gitti ve gitmekte.
İçeride böylesi ağır sıkıntılar yaşanırken Tahran, büyük yanlışlara imza attı. Vatandaşı yoksul, genci ümitsiz ve yarını alaca karanlık bir devletin lrak, Suriye ve Lübnan’da başaktörlük yapma politikası gütmesi, Yemen’de Husiler’i kullanarak Suudi Arabistan’la sürekli çekişip durması ve Basra, İskenderun ve Aden Körfezleri arasını Şii alana çevirme ideolojik ihtirası, O’nu bugünlere ve bu şartlara sürükledi. Bu yüzden hadise sadece iktisadi değildir.
Ancak şöyle bir gerçek de var. Bugünkü müesses nizam, fikren 1979 devriminden beslenmektedir. Şia ideolojik yayılma hareketi gibi sebepler, o besleyici yapıyı ayakta tutma gibi bir mecburiyetten ileri gelmektedir. Halbuki 1979’dan bu yana köprülerin altından çok sular akmış, nesiller, çok değişmiştir. Buna rağmen Hasan Ruhani de resmî ideolojiyi karşısına alamamıştır.
Humeyni’den sonra ABD ve İsrail, İran’ın hayati düşmanıdır. Bugün İran karşısında ABD-İsrail-Suudi Arabistan üçlüsü bulunmaktadır. ABD içinde ise devrimden sonra buraya kaçmış bir seküler İranlı nüfus vardır. Devrik Şah Rıza Pehlevi’nin oğlu Rıza Pehlevi de Amerika’dadır. Sosyal medya üzerinden eylemcilere destek vermektedir. Moskova, sokak gösterileri başlar başlamaz "bu İran’ın iç mes’elesidir; dışarıdan müdahale kabul edilemez" diyerek tavrını koymuştur. Ankara da aynı tavırdadır.
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani "halkın taleplerini ifade etme hakkı vardır" derken İran dinî rehberi Ali Hamaney, "dış güçler, para, silah ve ajanlarıyla İran’da isyan çıkartmak istiyorlar!" dedi.
Washington açısından, İran sadece kıdemli bir düşman değildir.  Aynı zamanda ABD’yi dışlayarak yapılan Astana Zirvesindeki imzalardan biridir. Astana Zirvesi, İstanbul İİT Zirvesi ve BM’nin Kudüs Kararı. Bunlar, mağlup çevrelerde hesap sorma ve bedel ödetme içgüdüsünü uyandırmıştır.
İran kaynıyor.
Üstelik eylemcilerin başı da yok.
Başsız kitle serseri mayın gibidir.
Bu yangınla İran değişime zorlanabilir.
Humeyni, uçakla Paris’ten Tahran’a gelmişti.
Şahın oğlu da Washington’dan gelebilir.
FETÖ de Pensilvanya’dan gelecekti...
Komşuda yangın var.
Evimize kıvılcımlar düşebilir.
Tedbirde kusur edilmesin...

TÜRKİYEGAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat