10 Ağustos Demokrasi Bayramı olacak

‘Şer bildiğiniz şeylerde hayır vardır’ sık kullandığımız bir deyim.

  • GİRİŞ03.07.2014 08:38
  • GÜNCELLEME03.07.2014 08:38

Sabih Kanadoğlu’nun  367 safsatası, arkasından Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunun  AYM’nin ucube 367 kararıyla iptal edilmesi toplumun büyük kesimini öfkelendiren şer bir olay olarak görülmüştü.

Göz göre göre Anayasa ve İçtüzük hükümlerinin ihlali kabul edilemez bir durumdu. Bu defa hukuku ayaklar altına alan  yargı organıydı.

Ak Parti iktidarı yargı vesayetini kabul etmedi. Hodri meydan dedi. Erken seçim sonucu Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olurken, bundan böyle Cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesine dair Anayasa değişikliğine milletimiz onay verdi ve bugünlere geldik.

Şer zannettiğimiz gelişmelerden nasıl hayırlı bir sonuç çıktığını şimdi daha iyi anlıyoruz. 10 Ağustos tarihi bir dönüm noktası olacak. Tarihimizde ilk defa Cumhur başkanını halkımız doğrudan seçecek. Söz milletin. Mühür millette.

Bu tarihi seçimin sonucunu milletin kararı belirleyecek.

Adayların tehdit edildiği, Meclis’in kuşatıldığı, milletvekillerinin baskı altına alındığı dönemler geride kaldı çok şükür.

10 Ağustos, doğrudan demokrasinin ilk uygulaması ile halkın onayladığı liderin Cumhurbaşkanı olduğu tarihi bir gün olacak. 23 Nisan gibi, 29 Ekim gibi,  30 Ağustos gibi.

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir düsturunun gerçek anlamda hayata geçtiği, vesayetin son bulduğu tarih olacak 10 Ağustos.

Halkımız 1994 yılında İstanbul’a Şehr-i  Emin  olarak görevlendirdiği, emanetine sahip çıkınca Başbakanlık görevine terfi ettirdiği ve 12 yıldır her girdiği seçimden zaferle çıkmasını sağladığı Başbakanını şimdi Cumhurbaşkanı yapmak üzere seferber olmuş durumda.

Ak Parti’nin görkemli bir törenle adaylığını ilan ettiği Recep Tayyip Erdoğan elbette herkesten çok Cumhurbaşkanlığı makamına layık, o makamı hakketmiş siyasetin içinden gelen bir lider. Kamuoyu yoklamalarına göre  ilk turda seçilme şansı olan bir aday.  Buna rağmen Erdoğan, darbe dönemleri siyasetçilerinin yaptığı gibi ‘Cumhurbaşkanı seçildiğim zaman’ demedi, ‘milletim takdir eder bu görevi tevdi ederse’ diyerek, halkın iradesine verdiği önemi duyduğu saygıyı adaylığının açıklandığı ilk konuşmasında ifade etti. Bir kez daha söz, yetki ve mühür milletimizdedir diyerek, kendisine diktatör diyenlere demokrasi dersi verdi. Kendisine oy veren vermeyen herkesi kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olacağı sözünü verdi.

Muhalefet cephesinin “siyasete bulaşmamış” çatı aday açıklamasına karşın, tam da çekirdekten siyasetin içinden gelen, halkına hesap vere vere yükselen Genel Başkanını aday göstermekle Ak Parti demokrasiye inancını, halkına güvenini bir kez daha ispatlamış oluyor.

CHP-MHP ittifakının “siyasete bulaşmamış” vasfıyla adaylarını tanıtmaları, demokrasiye güvenle bakmadıklarını, siyaseti sorunların çözüm mekanizması olarak görmediklerini gösteren olumsuz bir yaklaşım olarak zihinlere kazındı bile. Siyasete bulaşılmaması gerekiyorsa neden siyaset yapıyorsunuz diye sormazlar mı?

Cumhurbaşkanlığı seçimi, seçim sonucu fiili olarak yarı başkanlık sistemine geçilmesi konusunda söylenecek ve tartışılacak çok şey olabilir. Ama bugün için üzerinde durulması gereken en önemli husus, Cumhurbaşkanını halkın doğrudan seçiyor olmasıdır. Demokrasiyi hazmedemeyenlerin vesayet sisteminin son kalesi olarak gördükleri Cumhurbaşkanlığı makamına halkın mührü vurulacak, vesayet son bulacaktır.

10 Ağustos demokrasi bayramıdır. Şimdiden hayırlı olsun.

Reşat Petek

petekresat@gmail.com

www.resatpetek.net

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat