12. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan zeytin dalı

Seçim sürecinin başı 3 Temmuz tarihli yazımızda “ 10 Ağustos demokrasi bayramı olacak. Şimdiden hayırlı olsun” demiştik. Hayırlı sonuçlar dün akşam saatlerinde alındı. Türkiye tarihinde bir ilk yaşandı. Halkın oylarıyla Başbakan Erdoğan 12.Cumhurbaşkanı seçildi.

  • GİRİŞ11.08.2014 08:27
  • GÜNCELLEME12.08.2014 09:02

Erdoğan’ın balkon konuşmasını takiben, bugünkü yazımı yazmaya başlamadan son bir televizyon turu yaparken, UETD (Avrupalı Türk Demokratlar Birliği) Yönetim Kurulu Üyesi Asiye Bilgin’in, TRT Haber Köln stüdyolarına konuk edilerek seçim sonuçlarını değerlendirmesine takıldım.

Erdoğan’ın seçim zaferinin Alman medyasına yansımalarından söz ediyordu. Benim dikkatim ise bir zamanlar irticanın sembolü olarak görülüp, kızlarımızın kamudan ve üniversitelerden  kovulmalarına gerekçe yapılan başörtüsü ile TRT Haber ekranlarında özgürce yorum yapmasıydı.

Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından Başbakanlığa uzanan, şimdi de Cumhurbaşkanlığı ile taçlanan uzun ince yolda verilen özgürlük mücadeleleri gözümün önüne geldi. Mağduriyetler zinciri, irtica tehdidi bahanesiyle ordudan ihraç edilen, ailesini geçindirecek ekmeğe muhtaç bırakılan subaylar, astsubaylar, tedavieri yarıda bırakılıp ölüme terk edilen aileleri, okul kapılarında dökülen gözyaşları, başörtüleri zorla çıkarılan kızlarımız, ikna odaları, brifingli yargı önünde hak aramaktan mahrum bırakılanlar...

Biraz geriye gidip hafızalarınızı zorlayın. 12 yıl öncesi TRT ekranlarında, başörtülü bir spiker, başörtülü bir konuğun konuşmasını düşünebilir miydiniz?

                        *          *          *

PKK’nın siyasi uzantısı olarak BDP’den HDP’ye dönüştürülen siyasi partinin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, seçim sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasında  "Umut ediyorum ki, sonuçlar hayırlı olacaktır. Bizler Halkların Demokratik Partisi ve bizi destekleyen bütün dostlarımızla beraber Türkiye'ye aydınlık gelecek adına gerçek, kalıcı bir umut yaratmak istedik. Cumhurbaşkanlığı seçimi de bunun için iyi bir fırsat oldu. Bütün Türkiye halklarına demokrasi, barış, özgürlük getirmesini diliyorum” diyor ve mücadelelerinin demokrasi içinde devam edeceğini söylüyor.

Dışlanmışlık, inkar ve asimile politikaları artı siyasal partilerinin kapatılması ile  terörün kucağına atılan ve on yıllar süren silahlı mücadele ile bir türlü sonuçlandırılamayan terörün barış süreci ile bitirilme noktasına gelinmesi, ifade ve siyasal örgütlenme özgürlüğü içinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde demokratik bir yarışın yaşanması ve sonucunda demokratik mücadeleye vurgu yapılan açıklamalar.

12 yıl değil daha 2 yıl öncesinde, anadilde öğretimin, anadilde seçim propagandasının özgürce yapılabildiği, şehit cenazelerinin gelmediği, silaha ve şiddete karşı duruşun ortak anlayışa dönüşmeye başladığı bir süreç düşünülebilir miydi? Veya toplumun ne kadarı düşünebilirdi?

                        *          *          *

Özgürlük alanının genişletilmesinde  evrensel hukuk standartlarının yakalanmasıyla alakalı verdiğimiz bu iki örnekle Türkiye’nin nereden nerelere geldiğini  görmemiz mümkün.

Okuduğu bir şiir nedeniyle cezaevine gönderilen, sabıkalı diye ‘siyasi hayatı bitti, muhtar bile olamaz’ denilen Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı makamına ‘Milletin Adamı’ sloganıyla taşındığı bu süreçte, başarının arkasında pek çok sebep sayılabilir.

Vesayetin zayıflatılmasıyla millet iradesinin muktedir hale gelmesi, hukukun üstünlüğü ve eşit vatandaşlık ilkelerinin hayata geçirilerek özgürlüklerin genişletilmesi, refah seviyesindeki yükselme gibi. Ama bu sebeplerin başında gelen arkadaşlarıyla birlikte yürekten inandıkları bir davalarının olmasıdır.

"Bizim davamız, kuru bir kavga ve cihangirlik davası değil, i’lâ-yı kelimetullah’dır” yani Allâh’ın kelimesini yüceltmektir diye yola çıkan Osman Gâzi’nin inandığı gibi inandıkları bir dava...

                        *          *          *

Şimdi bu davanın lideri milletimiz tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı seçilmiştir. İnsanlığın ve demokrasinin gereği olarak öncelikle bu seçim zaferinden dolayı sayın Erdoğan’ı herkesin kutlaması gerekir.

Kazanan ve kaybedenler, yarınlarımızı inşada ülkemizin ve milletimizin yararına olacak konuları, projeleri, teklifleri sükunetle konuşabilecek, eleştirilerini hakaret boyutuna taşımadan yapabilecek bir ortamı birlikte sağlamalıdırlar.

Bunun için ilk adımı atması beklenen seçimin galibidir. Sayın Erdoğan’ın balkon konuşmasıyla bu ilk adımı atmış olması fevkalade önemlidir, memnuniyet vericidir. Kaybeden iki adayın ilk açıklamaları da bu manada müspettir.

Gerginlikten, otoriterleşmeden, ‘biz ve ötekiler’ diye gruplaşmaların ayrışmaların artmasından şikayet eden ortak aday projesinin büyük ortakları CHP ve MHP de, demokratik bir olgunluk göstererek, milletin iradesine saygı ve her yarışın bir galibi olacağı gerçeği ile mağlubiyet psikolojilerinden kurtulup, Sayın Erdoğan’ın üç paragrafını alıntıladığım, balkon konuşmasındaki uzlaşma mesajlarına olumlu cevap vermelidirler.

Kardeşlerim meydanlarda mikrofonların önünde balkonda ne söylediysem 12 yıl boyunca söylediğimin arkasında durdum. Sözüme vefanın mücadelesini verdim. Bu dokuzuncu seçim konuşmamda da gönlümün ruhumun vicdanımın hissiyatını sizlere aktarıyorum.

Bütün kalbimle söylüyorum ki milletimiz içinde 77 milyonun her bir ferdi içinde bu seçimin mağlubu yoktur. Milletimiz içinde bu seçimin kaybedeni yoktur. Kaybeden vardır statüko kaybetmiştir. Elbette vesayet bugün en büyük mağlubiyetini yaşamıştır. Elbette kirli siyaset ve siyaset dışı güç odakları bugün ibretlik bir ders almıştır.

İnanıyorum ki muhalefet bugünden itibaren politikalarını gözden geçirecek ve yeni Türkiye ile örtüşen bir siyaset tarzı inşa edilecektir. Ancak bize oy vermeyenler bizi onaylamayanlar bizi sevmeyenler bu seçimin mağlubu değildir. Bugün onlar da kazanmıştır. Kardeşlerim gönülden ifade ediyorum. bugün yeni bir toplumsal uzlaşma sürecini hep birlikte başlatalım diyorum. eski tartışmaları eski Türkiye’de bırakalım istiyorum. Gerilimleri çatışma kültürünü sanal sorunları eski Türkiye’de bırakalım istiyorum.”

Yeni Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı, 9.ncu balkon konuşmasıyla tabir yerinde ise muhaliflerine zeytin dalı uzatmıştır. 9 defa üst üste seçim kazanmanın zafer sarhoşluğu ve kibirle değil, herkesi kucaklayan, samimi ve mütevazi bir çağrıda bulunmuştur. Bu çağrı cevapsız kalmamalıdır.

Reşat Petek

petekresat@gmail.com

www.resatpetek.net

Twitter.com@ResatPetek

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat