O tehcir zaruri bir tehcirdir

  • GİRİŞ24.04.2015 09:32
  • GÜNCELLEME24.04.2015 09:32

Bu sene yüzüncü yıl olması münasebetiyle Ermenistan ve diaspora ayrı bir önem atfediyor. 

Ermenistan cumhurbaşkanının Euronews kanalına verdiği mülakatı dinledim.

Tarih komisyonunu reddediyor, ısrarla Türkiye soykırımı itiraf etsin diyor. Bugün Çanakkale’de yapılacak töreni de eleştiriyor.

1915 yılı Birinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıldır. Osmanlı devleti batıda, Çanakkale’de düvel-i muazzamaya karşı, doğuda Rusya’ya karşı savaşmaktadır.

Ruslar saldırıya başladığı günden itibaren maalesef doğudaki Ermeni vatandaşlarımızın bir kısmı (50.000) gönüllü olarak Rus ordusunun saflarına katılmışlar, silahlandırılarak kendi ülkelerine karşı savaşmaya başlamışlardır. Bir diğer kısmı ise çeteler oluşturarak bir taraftan Müslüman köyleri basıp katliamlar yapmaya bir taraftan da cephe gerisinde Osmanlı ordusuna saldırmaya devam etmektedirler.

Van’da Ermeniler isyan etmişler ve Van’ın Ruslar tarafından düşürülmesine yardımcı olmuşlardır.

Öte yandan ülke çapında örgütlenen Ermeni komitacılar büyük bir isyan hazırlığı yapmaktadır. Bunu hisseden devlet 24 Nisan 1915 tarihinde komitacıları tutuklamıştır.

PKK ya da IŞİD mensuplarının tutuklanması gibi bir uygulama.

Rusya İran cephesinde savaşan Osmanlı ordusu komutanları başkentten orduyu arkadan vuran Ermeni çetelerinin durdurulmasını istemiştir.

İşte bunun üzerine 1 Haziran 1915’te iki maddelik bir geçici kanun çıkartılarak ordu komutanlarına isyanlara müdahale ve ihanetleri tespit edilen köy ve kasaba ahalisinin başka mahallere nakil yetkisi verilmiştir.

Daha sonra yayınlanan genelgelerle nakil işleminin can ve mal güvenliği içinde yapılması emredilmiştir.

Bu nakil veya tehcir sadece savaş bölgesindeki  Ermenilere uygulanmıştır.

Batıdaki Ermeniler tehcir edilmemiştir. Ayrıca savaş bölgesindeki memurlar, işçiler öğretmenler ve aileleri, ihtiyar kadınlar, 10 yaşın altındaki çocuklar yetimler, hastalar tehcir kapsamının dışında tutulmuştur.

Göçe tabi tutulanların mallarını muhafaza için Emval-i metruke heyetleri oluşturulmuştur.

Bu tehcir zaruri bir tehcirdir, insanlık suçu olan bir kimliği hedef alıcı tehcir değildir.

Bu tehcir sırasında maalesef  kayıplar yaşanmıştır.

Osmanlı belgeleri tehcir edilenleri 438.758, yerlerine ulaşanları da 382.148 olarak vermektedir. Yani kayıpların sayısı resmi kayıtlara göre 56.600 civarındadır.

Bu kayıpların sadece 9-10 bin kadarı yoldaki eşkıyanın saldırıları sonucu geri kalanlar ise tifo ve dizanteri gibi hastalıklar sebebiyle hayatlarını kaybetmiştir.

Devlet çıkardığı kanunlar ve yayınladığı genelgelerle soykırımı değil en küçük ihlalin dahi önlenmesini emretmiştir.

Bu sebeple de  tehcir sırasında kusurlu bulduğu görevlileri yargılamış ve çeşitli cezalara çarptırmıştır.

Kusurlu bulunan 1397 kişi yargılanmış sadece 33’ü berat etmiş 15 kişiye idam, geri kalanlara ise değişik hapis cezaları verilmiştir.

1918 Aralık ayında da göç ettirilen Ermenilerin dönüşüne izin veren kararname çıkarılmış, dönenlere malları geri verilmiş ve geri dönüş için bugünkü parayla bir milyar dolar civarında devlet para harcamıştır.

Soykırım devlet eliyle yapılan katliamlara verilen isimdir.

Osmanlı devletinin tehcir kanun, kararname ve genelgeleri incelendiğinde savaş şartları sebebiyle tehcir edilenlerin can ve mal güvenliğine ne denli önem verildiği açık şekilde görülür.

İngilizler Malta’ya sürülen Türk yetkililer hakkında soykırım davası açmayı düşünmüşler ama kanun, kararname ve genelgeleri inceledikten sonra makul delil bulamadıkları için vazgeçmişlerdir.

Çünkü uygulama soykırımı değil can ve mal güvenliğini esas almıştır.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat