Master planın psikolojik unsurları

  • GİRİŞ11.02.2016 09:52
  • GÜNCELLEME11.02.2016 09:52

Başbakan, planı açıklarken bu psikolojik ayakta üzerine en çok sorumluluk düşen iki isim de vardı yanında. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez.

RAMAZANOĞLU SİLOPİ’YE GİDECEK

Devlet, ruhu yara alan vatandaşa bir elini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı aracılığıyla uzatacak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı uzmanları, çocuklar, gençler ve yetişkinlerle ayrı ayrı görüşmeler yaparak, bölge halkına psiko - sosyal destek sağlayacak. Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP) ile de terör mağduru ailelerin sorunları tespit edilerek çözüm üretilecek. Sokağa çıkma yasağının sona erdiği mahallelerde ailelere rehberlik hizmeti verilecek. Terörle mücadelenin sürdüğü yerlere sosyal hizmet uzmanı ve psikologlardan oluşan personel takviyesi yapılacak.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, ekibiyle birlikte önce Diyarbakır’a gitti, daha sonra Mardin’e. TBMM’de sohbet etme imkânı buldum. “Bu hafta sonu Silopi’de olacağım. En tecrübeli 100 uzmanımızı Silopi’de görevlendireceğiz” dedi. 

GÖRMEZ’E ANLATILANLAR

Diyanet İşleri Başkanlığı ise devletin vatandaşa uzanan bir başka eli olacak.  Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, önce Ankara’da bölgede görevli il ve ilçe müftüleri ile bir araya geldi. Sonra, Mardin’de,  Güneydoğu’da görev yapan imam-hatip ve müezzinlerle iki gün kampa girdi. Görmez, bu süreçte, din görevlilerinin bölge halkıyla kuracağı iletişimin ne denli önemli olduğunun altını çiziyor. Onlara, "Şehirlerde açılan çukurları kapatmak kolaydır, fakat zihinlerde ve kalplerde açılanları kapatmak zordur, işte bu zor görev sizin görevinizdir… Bizim görevimiz, camiye kendimizi hapsedip sadece namaz kıldırmak değildir. Bizim görevimiz, aynı zamanda milletimizin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini, huzurunu birlikte inşa etmektir" diyor.

EVLERİ BOMBALANAN DİN GÖREVLİLERİ

            Görmez’in "Evleri yıkılıp harabeye döndüğü halde görevini ve şehrini bırakmayan arkadaşlarımız var. 'Ezan susmasın' diye evinin mahzeninde merkezi sistemi taşıyarak şehrin semalarından beş vakit ezan sesini eksik etmeyen arkadaşlarımız oldu" sözleri, bölgede din görevlilerinin yaşadıklarına dair bir fikir veriyor. Halkla iç içe yaşayan din görevlilerinin Görmez’e anlattıkları hakkında bilgi edinebildim.  Görmez’e de aktarılan tespitlerden bazıları şöyle:

-PKK terör örgütü, bölgede müftülüğün araçlarına el koydu.

- Din görevlileri bölgeden gitmeleri için tehdit edildi.

-Din görevlilerinin evleri bombalandı.

-Örgüt, vatandaşları,  ‘Burayı bombalayacağız, terk edin gidin’ diyerek tehdit edip, evlerinden ayrılmaya zorladı. Vatandaşlar, eşyalarını bile alamadan evlerinden uzaklaştı, sokaklarda sabahladı.

-Din görevlileri, cami ve Kur’an kurslarından ayrılmayarak hizmetlerini yapmayı sürdürdü. Cami ve Kur’an kurslarının kapısı, terör sebebiyle evlerini terk etmek zorunda kalan yüzlerce aileye açıldı.

- Camilere gidemeyen bölge insanın en büyük isteği ‘camiye gitmesek de ezan sesini duyalım’ oldu.

- Örgüt, hendeklerin kazıldığı mahallede camileri de karargâh olarak kullandı. Camileri kendilerine siper yaptılar. Silahları depolarda sakladılar.

-Hendek kazılan ve bomba tuzaklanan mahallelerde yaşayan vatandaş, farklı illere, ilçelere, köylere taşındı. Bir aile, en az 4-5 aileye bakmak zorunda kaldı.

BELEDİYELER KENDİ İMAMLARINI BULMUŞ

-Yaşanan süreçte din görevlilerinden hiç kimse örgüt safında yer almadı.

- Örgütün sözde imamları oldu. Bu sözde imamlar, cübbe ve sarıklarıyla zaman zaman çıkıp açıklamalar yaptılar. Sözde imamlar için “Diyanet’in imamı” propagandası yapıldı. Belediyeler, kendi imamlarını kendileri buldu. Bin lira maaş verip onları çalıştırdı. Defin işlemlerinde bu imamlara görevler verildi."

Bu tespitlerin ve Mardin’de iki gün süren görüşmelerin ardından şimdi Diyanet de bir acil eylem planı hazırlıyor.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat