'Secde ve komutan'a dair hatırlanası 10 şey

Komutan da olsa bir gün secde edecek. İstemese de secdeye varacak. Varlığını toprağa indirecek. Peki, Darbeyi hak etmediğini düşünen sivil dindarlar...?

  • GİRİŞ05.09.2011 13:14
  • GÜNCELLEME05.09.2011 13:14

 “Secde ve komutankelimeleri, şu cümlede bile zoraki yan yana duruyor.

Secdeyi komutana uzak, komutanı secdeye uzak görmek kimin haddine düşmüş!

Secde herkesin hakkı. Komutan da olsa bir gün secde edecek. İstemese de secdeye varacak. Varlığını toprağa indirecek.

Hem zaten Yaradan’ın dilediğince yaşıyor olmak bir secde değil midir? Ağzıyla konuşmak, “ağzınla konuş!” diyen Yaratan’a itaattir. Gözleriyle görmek, “gözlerinle gör!” diyen Yaratıcı’ya itirazsız secde etmektir.

Secdeyi yasaklayan komutanlar, secde edenlerle yan yana durmayanlar bu gerçeği biliyor.

Her gün secdeye doğru eğildiklerini, eridiklerini biliyorlar ama unutuyorlar sadece. Günübirlik avunmalara sarılıyorlar.

Yıllar önce  okuduğum o YAŞ gerekçesini hiç unutmuyorum: Namaz kılmayı alışkanlık haline getirmek…”  Ordudan atılan bir subayın suçu olarak kaydedilmiş bu madde.

Ana suçu. Asıl cürümü. Belli ki, “namaz kılma”yı suç olarak tanımlamaktan çekinmiş MGK. Namaz kılmayı suç kabul etmek, rezil bir suçtur: gayet iyi biliyorlar. TSK bu rezilliği kendine yakıştırmıyor. Ama namaz kılmadan edememeyi, bir tür takıntı diye tarif etmekle yırttığını düşünüyor. Namaz kılınır, kılınır da; ara sıra kılınır. Folklorik bir öğe olarak hatırı sayılır. Her gün namaz kılmak, günün beş köşesini namaza kilitlemek… Bakın işte bu “alışkanlık!” Bir tür obsesyon…

Bu yüzdenalnı secde gören komutangörmeleri özlemeleri anlayışla karşılamak gerek. Ne güzel olurdu! Hoş olurdu. Hep böyle olmuştu aslında. Hep böyle olmalıydı. Hep böyle de olmalı. Ama…

Alnı secde gören komutan hayalini yanlış anla(t)mamak gerek. Ben secdenin komutana lazım olduğunu düşünüyorum, komutanın secdeye lazım değil. Secde ederse  komutanın başı göğe erecek; secdenin değil. Secdeye komutan gelirse, secde terfi edecek değil; bu bir.

İkincisi, dindar komutan olmasını arzu etmem, dini komutanlara yaslamak için değil. Komutanın dindarlığı kendini bağlar, kendi faziletidir. Ben komutanın, adil, insaflı, demokrat, özgürlükçü ve  ırkçılık-karşıtı olanını isterim. Her iktidar sahibinden din bunu ister; daha fazlasını değil.

Alnı secde görenlerin zaten adil, insaflı, demokrat, özgürlükçü ve ırkçılıktan fersah fersah uzak olması gerekirdi değil mi? Maalesef öyle değil. Secdedeki duruşunu hayata taşı(r)mayanlar o kadar çok ki… Namazı seccadede bırakıp hayatın namazını bozanlar hiç az değil. Namazdaki kıblesini selam verince unutanlar sürüyle… Keşke, alnı secde görenlerin kalbi de secde görebilse. Secdeye varmanın hayatı Allah'ın dilediğince incelikle yaşamak olduğunu bilseler. Yoksa bizim de dindar ama darbeci, hatta dindar olduğu için darbeci paşalarımız olur. Diktatörlüğünü dindarlığı yüzünden halkın gözünde dokunulmaz kılan kutsal “paşa”larımız olur; bu da üç.

Dördüncüsü, dini insana dayatmak da insana yasaklamak da gayri insanidir. Dolayısıyla, gayri İslami’dir. Beni dindar diye ezen silahlı kuvvetlerin tavrının değişmesidir önemli olan. Tarafının değişmesi bir şey ifade etmez. Silahlı kuvvetlerin dindarlara yaptığının aynısını dindar olmayanlara yapmasını istemek dine aykırıdır. “Dindar komuta”nın böylesine, terimin son damlasına kadar karşı koymayı kulluğumun icabı bilirim.

Beşincisi, din lehine bir dikta istemem. İslami olan, devletin vatandaşı üzerindeki dayatmacı kodlarının değişmesidir. Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez yasalar din adına da olsa dayatmadır. İnsan iradesini yok sayan her türlü düzenleme insanı iradeli yaratma iradesi gösteren Yaratan’ın iradesini beğenmemektir.

Altıncısı, hakikat her zaman sivil olmuştur. Öyle olması, gerçeğin duruluğu adına vaciptir. İktidarın yanında duran hakikat sulanır. Muktedirlerin elindeki gerçek saflığını yitirebilir. Bu yüzden hakikate kuvvetin amir olmaması gerekir. Hakikat kuvvete amir olmalıdır. Hakikatin iktidara ihtiyacı yoktur; müstağni kalmalıdır.

Yedincisi, hatırlamak ve asla unutmamak gerek ki, herkes Sultan Abdulhamid'den "şeriat" isterken, Said Nursî, deli diye tımarhaneye atılma pahasına, "hürriyet" talep ediyordu. Hiç olmazsa Said Nursi takipçileri olarak bilinen ağabeylerin “dindar komuta” talebi bu inceliği atlamamalı. Sultan’ın “şeriat”e gölge etmemesini ihsan olarak yeterli gördü Said Nursî. Hakikat’i asla iktidara endekslemedi. O zaman “şeriat elden gidiyor” diye feryat edenlerin, şimdiki seslerinin de “laiklik elden gidiyor” diye yankılanacağını bal gibi kestirmişti. Kendi hakikatini iktidara kilitleyenlerin korkusu hep “…elden gidiyor” şeklinde sloganlaşır çünkü.

Sekizincisi, dayatmaların din adına olması, zorbalığın din lehine yapılması, din karşıtı dayatma ve zorlamalardan daha tehlikeli ve zararlıdır. İktidar odağından din beklemek dine aykırıdır. İktidardan dini gönüllüce yaşayabileceğimiz özgürlük olmalıdır dindarın talebi.

Dokuzuncusu, militarizmin din kılıflısından Allah korusun. Militarizm bir fenalıktır. Darbecilik bir şehvet düşkünlüğüdür; fuhuştur. Oysa, “namaz insanı her türlü fenalıktan alıkoyar.” Hakkıyla alnını secdeye değdiren bir komutan halktan aldığı silahı halka doğrultma namertliğini kendine yakıştırmaz. Yasin Aktay’ın altını çizdiği gibi, “Namaz darbecilikten alıkoyar, namaz kılan komutan darbe yapamaz, silahını kötüye kullanamaz" demeli. 

Onuncusu, darbecilerden çektiklerimizin asıl nedeni,  tanımı gereği, komutanların alnının secde görmemesi”dir. Yoksa fenalıklardan alıkonulmuş olurlardı. Anlaşılan o ki “Namazı zayi ettiler de şehvetlerine yenildiler.” [Meryem, 59] Şu halde, şehvet ve hırsına  yenik düşünen sivillerin de namazı zayi edip etmediklerini düşünmeleri gerekmez mi?

İşte bize çuvaldız:  Darbeyi hak etmediğini düşünen sivil dindarlar, kendileri gibi düşünmeyen kardeşlerine, cemaat dışı etmek, kitabını yasaklamak, adının anılmasına tahammül etmemek gibi darbeli uygulamalar yapıyor mu yapmıyor mu?

Yoksa namazı mı zayi ettiler? Yoksa sadece alınları mı görüyor secdeyi? Kalpleri de görecek mi?

Senai Demirci - Haber 7
senaidemirci@gmail.com

Yorumlar7

  • baybars can 12 yıl önce Şikayet Et
    28 şubat.... birisi benşm kulağıma şu kelimeleri fısıldamıştı 28 şubat günlerinde,28 şubat hizmet için yapılıyor,arkasında nurcular var,ben o arkadaşla bir daha görüşmedim,inanmadımda,ona o çok ii yerlere getirildi,evet anlıyorum müslümanların neden köle olarak yaşadığını,evet hak ediyoruz belkide böyle yaşamayı sözüm ona dinin sahipleri oldukalrını inandıkları kişiler yaptırıyor bu zulmü insanlara,said nursi abdülhamit gibi ileri görüşlü olsaydı oda şeriat derdi,çünkü onun hrürriyeti enverin mustafa kemalin izmihlalini getirdi,28 şubatın getirileri gibi,evet dini türkçülüğe alet etmek dini türkü ilahlaştırmaya bir araç olarak görmek dini sömürten insanlar müslüman olamazlar,ben bundan kelli sizin ve sizin gibi dini istismar edenlerin yazıları okumayacağım ve size inanmıyorum,kadınlarınıza ayrıcalık verip beline silah takıp makam mevki veripte,müslüman erkekleri silahsız bırakmkatan onur duyuyorsun herhalde..
    Cevapla
  • İbrahim Dursun 12 yıl önce Şikayet Et
    NATO bizim neyimiz oluyor?!- Secde/namaz ve düşündürdükleri!-3. Peki!Soru-1:-NATO bizim neyimiz oluyor?!SORU-2-Neyimize, niçin gerekli?!Peki!SORU-3-NATO da islam dininin yeri nedir?!..Yoksa yeşil hedefte mi?!..VesSelam
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • faran 12 yıl önce Şikayet Et
    zaman.... zaman said nursiyi değil abdulhamit hanı haklı çıkardı..aslında üstad said ve m.Akif gibi muhteremlerin talepleri de makul dışı değildi ve fakat kolkola girdiği insanların kahir ekseriyetinin niyeti bambaşka idi..yanlış zamanda yanlış insanlara payanda olduklarını farketmeleri uzun sürmedi..bu rahmetli afganinin mason teşkilatını insani yardım kuruluşu sanması ile denk..ne ki ilim onlara ışığı tez zamanda gösterdi..cümlesine rahmet olsun.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • tuncay tezel 12 yıl önce Şikayet Et
    SECDEYE VARSIN VARMASIN, LAİK DEMOKRATİK SAYGILI HERKESLE HUZURLA YAŞARIZ. Yeter ki üniter yapıya, halka, imana, maneviyata saygılı olsun. Herkesin secdesi kendisini bağlar.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • senai demirci 12 yıl önce Şikayet Et
    konuya dair değerli bir tanıklığı paylaşmak istiyorum... 22 yıl Dz.K.K.lığında üniforma giyen ben "namaz" yüzünden atıldım. Gönlümde olanların yazılmasına çok sevindim. Ben ihraç edildiğimde en yakınımdakiler bile dini sebepten atıldığıma inanmak istemediler. "Namazı alışkanlık haline getirmek" suçlaması gerçekten vahimdir. Mecbur kalınca camiye giden,namazda saf tutan komutana kim dinsiz diyebilir ki...? Amma esas garabet olan, işin ciddiyetinden ve aslından olan fersah fersah mesafeler. 1996 yılında Mayın Gemisinde görevli idim. Ramazan "Yunanistan ile kriz yaşadığımız Kardak Kayalıkları sürecine tevafuk etmişti. Birlik ile Erdek'e intikal ettik. Vardiya esnasında Vardiya amiri Teğmen cebinden 1 avuç fındık çıkartıp ikram etti. Oruçlu olduğumu söyleyince"ŞEF BU KONUDA OLDUKÇA CİDDİ GÖRÜNÜYORSUN" dedi.(hafiften deniz dalgalı idi, meğerse onun sıkıntısı denizli havada bile oruç tutabiliyorsam başka zaman neler yapıyordum....sorusu idi) Ardından da hakkımda bir rapor uçtu ve 97 YAŞ toplantısında postalandım.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat