Paralelciler, CHP’liler, Cumhuriyet şeyi filan büyük bir “saldırı” kampanyası yürütürken, bu kampanyaya maalesef Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici de katıldı.

Çok üzücü bir durum.

Sayın Destici, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Yalçın Topçu’ya hücum ederken, gerçekten de son derece yakışıksız ifadeler kullandı.

Bugüne kadar, “Bir Fincan Kahve”nin 40 yıllık hatırını gözeterek, kendisine fazla yüklenmemeye çalıştık, bizi tavırları ile büyük hayal kırıklıklarına uğrattığı halde, eleştirilerimizde “kardeşlik hukuku”na hasar vermeyecek bir dil tutturmaya çalıştık.

Bu gayretimiz her şeye rağmen yine sürecek ama Sayın Destici’nin çatlamış vazoyu kırmak üzere olduğunu söylemeden de geçmek olmaz.

ÇOK ÜZÜCÜ!

Bir gazete, Sayın Destici’nin, Sayın Yalçın Topçu’ya yönelik saldırısını şöyle haberleştirmiş:

“Paralel medyanın ‘Oyu % 17’ manşetlerine inanarak 7 Haziran seçimlerine giren ve paralelciler tarafından ortada bırakılan BBP lideri Mustafa Destici yine sahneye çıktı. Bu kez büyük bir sorumluluk alarak seçim hükümetinde Kültür Bakanlığı görevi alan BBP’nin eski Genel Başkanı ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun yol arkadaşı Yalçın Topçu’yu hedef aldı.”

Sayın Destici’nin eski dâvâ arkadaşını “üç kuruş için davayı satmakla” suçlamaya varan tezvirâtı son derece yakışıksız.

Bugün Sayın Topçu’ya bakanlık verenlerin günün birinde “yarı yolda bırakacaklarına” dair kehaneti de akıllara, paralel yapının kendisini yarı yolda bırakmasını getirmekte.

Bir muhalefet genel başkanı olarak hükümetin icraatlarını eleştirmek hakkıdır; beğenir, beğenmez, elbette söyleyecek ama uzun yıllar omuz omuza mücadele verdiği bir “dâvâ” büyüğünü böylesine ağır ifadelerle hedef almasını kendisine yakıştıramadık.

Hatırlayacaklardır mutlaka;

Rahmetli Muhsin Başkan’a ulaşma çabalarının sürdüğü o kahreden saatlerde, rahmetli Başkan’ın makamında, Sayın Topçu’nun riyasetinde yürütülen çalışmalara biz de katılmıştık.

Sayın Topçu ve Sayın Destici’nin birlikte ağladıkları o zorlu saatlerde, işlerin buraya geleceğini kim tahmin edebilirdi?..

Birisi çıkıp da Sayın Destici için “hain” derse önce beni karşısında bulur.

Sayın Destici kardeşimiz “gaflette”, uyandırmak için gayret göstermek üzerimize vazife.

Duruma bakın;

Bakan Yalçın Topçu, rahmetli Muhsin Başkan tarafından Ankara İl Başkanlığına getirilmiş bir dava adamı, 28 Şubat sürecinde Divan Üyesi, Refah Yol Hükümeti döneminde rahmetli Başkan’ın tasarrufuyla “müşavir” olarak yerleştiriliyor, milletvekilliği için bağımsız aday olduğunda Genel Sekreterlik makamı için kendisini rahmetli Başkan aday gösteriyor…

Vesaire…

Böyle bir ismi nasıl olur da, “Hasbelkader Büyük Birlik Partisi’nin belirli noktalarında bulunmuş insanların başka hiçbir özellikle olmadığı için bugün hâlâ bu sıfatlara sarılmaları özellikle şehit liderimiz Muhsin başkanımızla, ‘Muhsin bey’ diyerek kendileriyle özdeşleştirmeleri edepsizlik ve hayâsızlıktan başka bir şey değildir” diyerek karalamaya çalışırsınız!..

Sayın Destici, seçimlerden en az yüzde 15 oyla çıkacağını iddia ederken “paralelcilere” nasıl inandıysa,  bugün de paralelcilerin gazına gelmiş olmalı.

Oysa gördük ki, paralelciler BBP için değil “PKK” için oy istedi, bazı yerlerde de CHP için!..

Sayın Destici, bir yandan paralelcilere diğer yandan, onlara destek veren CHP ile MHP yönetimlerine ve diğer yandan da muhalefet görevinin gereği olarak AK Parti’ye yüklenmek suretiyle Büyük Birlik Partisi’ne geniş bir alan açabilirdi.

Bunu yapmadı.

Paralel yapının gazetelerinde, televizyonlarında yer bulmayı çok önemsedi, “bari orayı kaybetmeyeyim” hesabı yaptı.

Sonuç ortada.

Ben…

Kızan kızsın; Sayın Destici’yi “kaybedilmiş” bir “değer” olarak görmüyorum.

Beddua yok, dua var.

Allah hepimize “kardeşlik hukukuna riayet” şuurunu versin.

Amin!..

yazının devamı için tıklayınız