Katolik ve Ortodoks kiliseleri birleşirken

Son yazımı, “Şu açık ki, din; uluslararası mücadele sahnesine dönmüştür ama Hıristiyan, Yahudi, Hindu ve Budist güçler İslâm’ı tasfiye etmek üzere de birleşmiş bulunmaktadırlar” cümlesiyle bitirmiştim.

  • GİRİŞ14.02.2016 10:58
  • GÜNCELLEME14.02.2016 11:52

Dünyada yaşanan kriz bölgelerine bakın, kahir ekseriyetini Müslümanların yaşadığı bölgelerin oluşturduğunu göreceksiniz. Meselâ Keşmir’de Hindu, Burma’da Budist, Doğu Türkistan’da Çin, Suriye’de Rusya, Batı ve İran mezâlimlerini göreceksiniz. Kurbanlar hep Müslümanlar... 

İslâm tasfiye edilmek isteniyor derken, bunu, direkt din olarak İslâm’ı ortadan kaldırmak istiyorlar manasında söylemiyorum. Onlar da biliyorlar ki, bu mümkün değil. 1.6 milyar insanın müntesibi olduğu bir dini kimse imha edemez.

Peki İslâm’ı tasfiye etmek istiyorlar derken neyi kastediyoruz? Yapılmak istenen; İslâm’ı ehlileştirmek, içini boşaltmak, çıkarlarına tehlike arzetmekten çıkarmak, Müslümanlar arasında kurucu paradigma olmasına müsaade etmemek, tarih tecrübesine uygun İslâm tasavvurunu bertaraf etmek...

Temel korkuları; Müslümanlık davasına sahip çıkan, ümmet bilinciyle hareket eden, tarihiyle barışık ve büyük meydan okumaların farkında olan kadroların başarılı ve sürdürülebilir siyasi ve ekonomik bir model oluşturmaları. Bu model oluşursa Müslüman dünyanın ellerinden bir bir kayıp gideceğini biliyorlar..

Bu sebeple Müslümanların kaderini liberal tandanslı, etliye sütlüye karışmayan, sömürgeye ses çıkarmayan, küresel hegemonların çıkarlarına paralel hizmet eden, Müslümanlar çoluk çocuk, kadın-yaşlı katledilirken uzlaşmadan bahseden teslimiyetçi kesimlerin eline vermek istiyorlar.

Bu sebeple de dünya Müslümanlarının yüzde 90’ının müntesibi olduğu Ehl-i Sünnet omurgayı çökertmeyi hedefliyorlar. Bunun için de ana akım İslâm’ın inanç sistemini, amel ve ahlâk pratiklerini önce teorik sonra da ameli olarak içini boşaltmaya çalışıyorlar. Kimi gafiller de öze dönüş adına bu projeye hizmet ediyorlar. 

İslâm’ın merkezî kriterleri bunun için gece gündüz eleştiri malzemesi yapılıyor. Daha bu son Cuma günü hutbede Hz. Peygamber (sas)’e ittibadan, O’na uymanın zaruretinden bahsedildi diye Diyanet’i topa tutanlar çıktı. Bunların başını da popüler yazarlar ve kimi ilahiyatçılar çekti. İslâm’ın ikinci teşri kaynağı Sünnet’e tahammül edemiyorlar, bunu şirk görüyorlar.

Kaderin garip cilvesi, Müslümanları bölenler, aynı Cuma günü, aralarında iki dinin farkları kadar farklar olan Katolik Kilise’nin ruhani lideri Papa Francesco ile Rus Ortodoks Kilisesi lideri Patrik Kirill’i bir araya getirdiler. 1000 (BİN) yıllık ihtilaflarını bir tarafa bırakarak Müslümanlar karşısında bir ittifak kurmanın yollarını arasınlar diye. 

Bu meyanda Cuma günü Küba’nın başkenti Havana’nın havalimanı “tarihi” bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. İki ruhani lider bu buluşmayı tarafsız bir bölgede, eşit şartlarda ve önceden detayları iyi çalışılmış gündem maddeleriyle gerçekleştirdiler. 

Şimdi dikkat: Moskova Patrikhanesi’nden görüşme öncesi yapılan açıklamada; görüşmede, Ortadoğu, Kuzey ve Orta Afrika’da yaşayan, bu bölgelerdeki savaşlara ve radikal İslamcı grupların saldırılarına maruz kalan Hristiyanların durumu konuşulacak, dendi.

İki kilise 1000 yıl sonra bir araya gelirken görüşmek üzere birçok gündem maddesi tesbit edilmişti. Ancak “radikal İslâm’a karşı ortak mücadele” bu gündemin en önemli maddesini oluşturuyordu. 

Rus Kilisesi’ne göre, Hristiyanlık bugünün dünyasında iki büyük tehditle karşı karşıya. Birincisi, Ortadoğu’daki Hristiyanlara yönelik tehditler, İkincisi, Batılı toplumların hızla geleneksel değerlerden uzaklaşması yani Hristiyanlığa içerden gelen tehditler.

Malum olduğu üzere Ortodoks Kilise nihayetinde devlete bağlı çalışır. Rus devletinin önceliklerine göre strateji ve taktik geliştirir. İşte İran, Sünni dünyaya karşı bu Rusya ile ittifak yaparak saldırıyor. 

Merhum Akif ne güzel söylemişti:

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.

Sade bir hadise var ortada: Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela...

Hani tauna da zuldür bu rezil istila...

Müslümanlar bu kuşatmayı da yaracak. Yeter ki kendi değer sisteminden kopmasın.

Not: Yeni Akit ve Yeni Şafak gazetelerine düzenlenen menfur terör saldırılarını lanetliyorum. Bu saldırılar da yukarıda anlattıklarımızdan bağımsız değildir.  

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat