Hakan Fidan TİKA başkanlığından MİT müsteşarlığına geçtikten sonra önce MİT’in var olan hantal yapısını değiştirdi. Yeni bir vizyon katarak çağın gereklerine uygun bir şekilde teşkilatlanmaya gidildi.

Basın mensuplarına ilk kez bilinmeyen karargahın kapılarını açtı. Düşünün ki MİT bünyesinde daha önce dünyanın televizyonları, radyoları takip bile edilmiyordu.

Türkiye’de kebapçıyı, bakkalı fişlemekten öte bir de Orta Avrupa’da etkinliği olan bir yapının yerini, bölgesinde ve dünyada artık ‘ben de varım’ diyen bir teşkilat geldi.

Hafızalarımızı tazeleyelim;

Önce Washington Times ve Wall Street Journal'da yayınlanan ve Fidan'a yönelik "iftira" olarak nitelenen suçlamalarda bulunan makaleler yayınlanmaya başladı.

Sonrasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos Dünya Ekonomik Forumu sırasında İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e "one minute" çıkışını yaptığı panelin moderatörü olan gazeteci David İgnatius imzasıyla yayınlanan makalede, Mit Müsteşarı Fidan'a yönelik ağır ithamlarda bulunuldu.

Ardından Amerika’daki Yahudi cemaatine yönelik yayınlar yapan sitenin yazarı Yanover’in Fidan’a yönelik tehditler savurduğu yazısında şu ifadelere yer verildi

“Bir sabah otomobilinde özel bir sürpriz görmeyi hak eden biri varsa o Türk istihbarat şefi Fidan’dır."

Dün de Alman Focus dergisinde şu ifadelere yer verildi Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatı kaynaklarının Hakan Fidan'ı "kendini beğenmiş bir kişi" olarak tanımladılar ve MİT ile eskisi kadar rahat çalışamadıklarını belirttiler.

Bir de şu Yeşilgiller’den Cem Özdemir MİT’in 1997 yılında kendisine tuzak kurduğundan bahsetti. Kendisini lahana sınıfına koyduğumuz için bu açıklamanın bir itibarı da yok.

Çünkü bu memleketten çıkıp kendi ülkesi aleyhine çalışanların sonunun tarihin çöplüğü olduğunu biliyoruz.

Bir ülkenin istihbarat başkanı düşünün ki İsrail, Amerika ve Almanya tarafından hedefe konulsun. Dünyanın başka hangi devletinde bu tür bir durum var yok.

Hakan Fidan öncesi MİT müsteşarlığına gelen isimlerin de bu tür dertleri olmadı.

Maaşları CIA tarafından yatırılan Mossad güdümünde olan bir yapının özlemiyle yanıp tutuştukları için Fidan hedefte.

Fidan hedefte olduğu için doğru adam. Demek ki o kadar doğru işler yapıyor ki, hem ABD’nin hem İsrail’in hem de Almanya’nın hedefi olabiliyor. Yakın zamanda İngiltere, Rusya, Fransa’nın da Hakan Fidan’ı hedef tahtasına koymasını dört gözle bekliyoruz.

Teşkilat-ı Mahsusa ruhunun geri döndüğü, Kuşçubaşı Eşref’in ruhunun şad olduğu kutlu günler yaşanıyor ki dünyanın mezalimleri kuduruyor.

Bu arada malum yapının da bu üç devletle aynı paralel de gittiğini hatırlatmak da fayda var.

Şimdi tekrardan soralım dünyadaki zalimlerle aynı safta yer alanlar mı doğru yoksa bunların hedefinde olan mı?

serkan.ustuner@haber7.com

@sustuner