Yakın tarihimizde bundan daha organize bir darbe görülmedi. Her şey o kadar kılıfına uydurulmuştu ki, üf desen düşecekti hükümet. Milletin feraseti galip gelip her şey gün yüzüne çıksa bile hala 'Ne darbesi canım' diyenlerin imdadına 17 Aralık savcısı yetişti.

Romantik belgesilciye konuşan zat-ı muhterem açık açık hedeflerinin 'Dönemin Başbakan'ı olduğunu söyledi.

Bir telefon görüşmesinde geçen 'Egemen Bağış beni 1 numaraya ulaştıracak' sözünü alıp şu yorumda bulunuyor: 'Bağış'ın üzerindeki kim olabilir? Başbakan'dır. Bunu ben irdeleyecektim.'

Bir hukuk adamı düşünün ki, elinde somut delil, belge olmadan bir kanaat oluşturuyor ve bunu da pervasızca söyleyebiliyor.

Röportajı yapan gazeteci soruyor (yazdığı şiirlerle edebiyat çevrelerinde dalga konusu olan şahıs.)

'Bu iş sonunda Bilal Erdoğan üzerinden Erdoğan'a uzanacak mıydı gerçekten?

Cevap: Bizim dosyamızda Bilal Erdoğan'la ilgili bariz bir şey yoktu. Biz polis fezlekelerine de yazmamıştık. Meclis'e gönderdiğimiz bilgi notuna da eklemedik, ama bence işin içindeydi Erdoğan...'

3. sınıf kabile devletlerinde rastlayacağınız cinsten bir hukuk anlayışının ülkede nelere mal olacağının apaçık kanıtı olan bu sözleri söyleyen birine hukuk adamı diyebilir misiniz?

Kendi dünyasında oluşturduğu veya birilerinin çizdiği istikamet üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini dinamitliyebiliyor.

Doğrudan ismi geçmeyecek, tapelerde bilgi olmasaydı da iddianamede ismi geçecekti. Kimin? Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın!

Türkiye 2013'te büyük badireler atlattı. Sonunda eğri olanlar tasfiye olurken doğru olanlar yoluna devam etti.

Bu darbeyi gerçekleştirmek isteyenlerin sicil amiri maaşının 25 katıyla 1 haftalık dubai tatilini yapan şahıs.

Neyse ki artık kendileri çıkıp bu işin ayan beyan darbe olduğunu söyleyebiliyor. Demek ki neymiş? Darbe miymiş canım.

serkan.ustuner@haber7.com

@sustuner