Amerika’nın Suriye'de değiştirdiği azgın ve politikanın bir tanımlaması yapılsa herhalde ona uygun düşecek kelime: 5 yüzlülük olur.

Kerry'nin 3 yıl içinde yaptığı açıklamalara bakın ve arkadan çevrilen dolaplara bir göz atın. Tam anlamıyla Amerikan devletinin bir tezahürünü görürsünüz.

Yersen hesapta 50 yıllık müttefikiz.

Nasıl bir ortaklıksa her konuda önce  yüzümüze gülüp sonrasında arkamızdan iş çeviriyorlar.

Şimdi de PYD adli terör örgütünü en iyi şekilde besliyor, silah, eğitim ve danışmanlık hizmeti sunuyorlar.

Bunu da DAİŞ adlı terör örgütünü çökertmek için yaptıklarını söyleme gafletinde bulunuyorlar. Utanmadan, sıkılmadan.

13500 km uzaktalar ama her ne hikmetse DAİŞ’ten muzdaripler!

Suruç’ta, Ankara'da ve Sultanahmet'te patlayan bombalar sanki New York'ta, California'da, Seattle’da patlamış.

Anglo Sakson'ların klasik arkadan adam hançerleme piyeslerinden biri sergilenmekte.

Amerikan derin devletinin Ortadoğu’ya dair planlarından biri de bu bölgede etnik ve mezhepsel parçalı yapılar kurmak.
Önce Irak simdi Suriye son hedefte Türkiye.

Türk devleti bunu çok iyi biliyor. Bugün Cizre, Sur ve Silopi'deki oyun da bunun bir parçası.

Son üç yılda yapılan oyunlar sadece bir iç mesele olarak değerlendirilemez. Gezi, 17-25 Aralık darbesi ve bölücü örgütün tasmasının serbest bırakılması Irak'tan, Suriye'den Lübnan’dan ayrı düşünülemez.

Şimdi ABD'nin Suriye'de PYD'yi beslemesinin tek bir amacı var: Kuzey Suriye diye olmayan bir yer icat etmek ve ardından burayı federe bir yapı haline getirmek.

Böylelikle Türkiye üzerine çizdiği planı da çift taraflı baskı unsuru haline getirecek ve istediği hattı çizecek.

İyi ki Erdoğan gibi bir devlet başkanımız var. Dokunulmaz olan tüm putları teker teker yıktığı için kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. İki gün önceki konuşmasında ABD'ye meydan okudu ve açık açık tarafını seç dedi " Ey Amerika sen bizden yana mısın? Yoksa terör örgütünden mi?" Bu sözlerden sonra gözlerim Amerika düşmanı plaza solcularını aradı ama hepsini ‘Her biji Obama’ sloganı atarken yakaladım.

Tarih bugün yedi düvele karşı tek başına direnen Türkiye’yi elbet nereye yazacağını biliyor.

Geçmişin övgüsüyle geleceğe dair büyük adımların atıldığı bugünler zor bir o kadar da sancılı geçecek. Ama bu isin sonunda Alparslan’ın, Fatih'in, Yavuz Sultan Selim'in, Abdülhamid Han’ın torunlarının galip geleceğinden hiç şüphem yok.

Medyamıza alçak saldırı

Dün Yenişafak ve Yeniakit gazetelerine teröristlerce alçak bir saldırı düzenlendi.

Yerli ve milli medyamızın iki güzide gazetesine yapılan bu saldırı hepimize yapılmıştır. Misal bu saldırıdan sonra aklıma meydanlarda eline gazeteleri alıp hedef gösteren Demirtaş geldi.

Bu saldırı şehirlerde tertiplenmek istenen kaosun bir ayağını oluşturmakta. Allah orada çalışan kardeşlerimizi korudu da can kaybı olmadı.

Hainlerin düzenlediği bu alçakça olayın ardından şunu düşündüm: Ne güzel ve ne kadar doğru işler yapılıyor ki, teröristler ve onların ağababaları bu işlerden rahatsız oldular.

Yılmadan daha güçlü sesle Hakkı haykırmaya devam. Ne diyordu İstiklal şairimiz

" Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! 
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu... “