Gönül Sultanı Mehmed Zâhid Kotku
- GİRİŞ15.11.2016 08:57
- GÜNCELLEME16.11.2016 07:43
Mehmed Zahid Kotku Hazretleri bundan 36 yıl önce 13 Kasım 1980 tarihinde Hakkın Rahmetine kavuştu.
Cenaze namazı 14 Kasım 1980 Cuma günü, İstanbul Süleymaniye Camii’nde eşi görülmemiş bir kalabalık tarafından cenaze namazı kılınarak mübarek vücûdu Kanunî Sultan Süleyman Türbesi’nin arkasında, kendilerinden feyz aldığı hocalarının yanındaki istirahatgâhına defnedildi.
Şimdi dilimiz döndüğünce o mübareği anlatmaya gayret edelim:
Bir şeyh düşünün ki, her manada insanların gönlünü doldururken bir yandan da memleketin gidişatı için istikamet çizsin ve ömrü bununla son bulsun.
Evet, cennet mekan Mehmed Zâhid Kotku hazretlerinin bıraktığı miras üzerinden bugünün Türkiye’sinin temelleri atıldı.
Kimin tarifiydi bilmiyorum ama onun için şu tanımlama beni hep etkilemiştir:
Görünmeyen Üniversite: Mehmed Zahid Kotku
Rahle-i tedrisatından geçenlere şöyle bir bakıyorum: Necmettin Erbakan Hoca'dan, Turgut Özal’a, Sabahattin Zaim’den Korkut Özal'a ve Recai Kutan'a kadar birçok isim mübareğin yanında yetişti. Bu isimler Yeni Türkiye’yi inşa ettiler.
Rahmetli Erbakan Hoca’nın kurduğu gençlik hareketi Türkiye’de bir neslin yetişmesine ve devletin aslına rucü etmesini sağladı.
1956 yılında hutbede; “Evde elime toplu iğne kutusu aldım, baktım yabancı malı, daha bir iğne yapamayacak mıyız?” demesi üzerine bir araya gelen cemaat, Gümüş Motor Fabrikası’nı Necmettin Erbakan’la kurmuş, 1960’ın ilk aylarında ilk %95 yerli motor piyasaya çıkarılmıştı.
Tabii Gümüş ismi de Gümüşhanevi Dergahı’ndan gelmekte olduğunu da belirtelim.
Çeşitli sebeplerle el değiştiren kuruluş, bugün Pancar Motor adıyla devam etmektedir. Aynı şekilde Üsküdar Özbekler (Nakşî) Dergâhı Şeyhi Ethem Efendi de bir motor yapmış, bunu bir sandala takıp İstanbul Boğazı’nda dolaşmıştır.
Merhum Ali Ulvi Kurucu şöyle anlatmıştı onu: “Sanki Resullulah(sav)’ı görüyor da O (sav) nasıl hareket ediyorsa öyle hareket ediyordu.” Vefatından bir hafta önce, haccdan dönerken Medine’de şöyle söylemişti: “Dünyada her şey boş, para da boş, kitap da boş, dervişlik de boş, şöhret de boş. Mühim olan iyi bir kul olabilmektir. İnsan bunu seksen yaşından sonra anlıyor. Ne dervişlikte ne şeyhlikte iş yok. İş, Allah’ın rızasını kazanabilmekte. İş, Allah’a sevgili kul olabilmekte.”
Yakınlarına şu üç nasihatte bulunmuştu:
1. Kendinizde varlık görmeyin.
2. Karşınızdakinde kusur görmeyin, kendinizde hata görün.
3. Sevileceklerin başında Allah’ı sevin.
Ortaokuldaki ajandama şöyle yazmıştım mübarek için:
Dizinin dibinde yaşlanmayı hayal etmek ne güzel bir düştü.
Son sözü şair Zeki Ömer Defne'ye bırakıp kenara çekilelim:
Ne güzel sesin var, sevaplar gibi
serkan.ustuner@haber7.com
twitter: sustuner
Yorumlar6