İki gün önce Kılıçdaroğlu katıldığı bir televizyon programında “ Bu yapılan Anayasa değişikliği İslam’a uygun değil. İstişare edilmeden alınmış bir karar.” dedi.

Laikliğe aykırı dokuz kusurlu hareketten birincisi olan kuralı ihlal eden CHP genel başkanı ne parti tabanından ne de ‘hayır’cı laiklerden tepki görmedi!

Anayasa’yı ihlal suçuna teşebbüs eden Kılıçdaroğlu için “Laik Devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla buna niyetlenmek ve bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak " suçundan dava açılabilir.

Şaka değil bu cümleleri 15 yıl önce sağ kesimden herhangi bir siyasetçi ya da gazeteci kursa hakkında en az on yıla kadar mahkumiyet istenirdi.

İşin ironi kısmı bir yana CHP tarihi Kılıçdaroğlu’yla gerçekten karikatür vaziyetini almış durumda. Resmi ideolojilerinin ne olduğu ayan beyan ortada olan bir yapının başındaki isim, Anayasa’nın ‘İslami’ olmadığından bahsediyor!

Burada kararsız seçmene oynuyor desek. Bu da siyaseten fakirlik ama CHP’den de başka bir şey beklemek abesle iştigal olur.

İki haftada CHP’nin neler yaptığını hatırlatmakta fayda var. Malum hafıza- i beşer nisyan ile maluldür.

Önce Meclis’te yumruk, tekme, ısırma dahil her yolu denediler. O da yetmedi kürsüyü kırdılar. CHP’li Aylin Nazlıaka hızını alamayıp kendini Meclis kürsüsüne kelepçeledi. Maksat: Bu yasalar geçmesin.

Sonrası daha da trajikomik! Yine sahne Kılıçdaroğlu’nun. “Bu yasalar geçerse hemen Anayasa Mahkemesi’ne başvururuz." Bir gün sonra. "Kararı yüce Türk milleti verecek. Milletimize güveniyoruz."

Birkaç saat sonra…

“Anayasa Mahkemesi’ne gidiyoruz.”

“Bu referanduma ‘Evet’ diyenler vatana ihanet edecekler.”

‘Hayır’cı cephenin bileşenleri kaybedecekleri bir seçime daha hazırlanırken ortada Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin tiyatrosunu da izliyoruz. Aslında eğlenceli de oluyor. Bu kadar gerilim ve acının içinde CHP de olmasa nasıl tebessüm edip, güleceğiz.

Son bir örnek verelim: Seçim arabalarında ‘Evet’ baskısı hala duruyormuş. Dün apar topar yanlış anlamalara mahal vermemek için çıkartmaları söküyorlardı. Yani ‘Hayır’ için kampanya yürütecekler ama otobüslerinde ‘Evet’ amblemi var!

BİNALİ YILDIRIM VE BAHÇELİ TARİHE GEÇTİLER

Türk siyasi hayatında çok az kişi önce vatanım sonra partim demiştir. Yani milli menfaatleri kendi şahıs çıkarlarının üzerinde gören ulvi ruhlar bu toprakların asli evlatlarıdır. Evet şu çok açık bir gerçek ki, eğer Devlet Bahçeli’nin bu kararı olmasaydı, artık tükenmiş olan parlamenter sistemle yolumuza ne kadar devam edebilirdik? Bahçeli oynanan uluslar arası oyunu gördü ve bir an önce bu iki başlılığa son vermek için hemen harekete geçti.

Bilge liderliğini ortaya koydu. Türk siyasi tarihinde her zaman büyük devlet adamı olarak yerini aldı ve adını tarihin en şerefli kısmına yazdırdı.

Binali Yıldırım. Şimdiye kadar hizmetleriyle Türk milletine yapılamayacak projeleri yaptı. Çıkıp icraatlarıyla övünmedi. Hep daha iyisi için çalıştı. ‘Bir gemide iki kaptan olmaz. Bu ülke için bin tane Binali Yıldırım feda olsun’ sözleri gönülden gelen altın ve tarihi sözlerdi.

Kendisi de Türk milletinin gönlünde en baş köşeye oturdu. Son Başbakan olarak tarihe geçmedi aslında Binali Yıldırım. Kendisi tarihe geçerken devlet ve millet için en büyük koltukların bir hiç olduğunu anlattı.

Ne diyordu üstat ‘Yol onun varlık onun gerisi hep angarya. Yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya’ İşte şimdi ayağa kalkma vaktidir. Her bir ‘Evet’ Türkiye’yi ayağa kaldıracak ve bu kutlu yol 2030’a kadar sürecek olan gelişme çağını açacak.

serkan.ustuner@haber7.com

twitter: sustuner