‘Halk Partisi. Bir nevi ur’

.

  • GİRİŞ09.05.2017 07:27
  • GÜNCELLEME10.05.2017 07:16

Türk siyasi hayatında kurultay yapmaktan başka hiçbir vazife görmeyen parti sıralamasında iktidarı kimseye kaptırmayan CHP yeni bir seçim süreciyle yine karşımızda!

Referandum mağlubiyeti sonrası sırasıyla YSK, Danıştay, Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Birleşmiş Milletler, NATO, UNISEF, UEFA, FIFA, FIBA, NASA, CLO… gibi ne kadar başvurulacak ve başvurulmayacak kurum varsa başvurduktan sonra her zamanki gibi kendi alanına çekildi.

Parti içindeki muhalif sesleri tek tek susturan Kılıçdaroğlu kimsenin konuşmasına dahi müsaade etmiyor. İlk olarak Fikri Sağlar’ın ihracı istenirken, ardından Selin Sayın Böke istifa ederek Kılıçdaroğlu’na kazan kaldırdı.

Parti içi demokrasinin en ileri (!) olduğu CHP’de kafasını çıkarmaya meyilli kim varsa sus pus edildi. Kılıçdaroğlu da yaptığı açıklamayla demokrasi aşığı biri olduğunu kanıtladı.

“Parti içi mücadeleye imkan vermeyeceğim gerekirse partiden kovacağım.” Aynı İsmet İnönü. İnönü yaşasa Kılıçdaroğlu’nu alnından öperdi.

Bir de şu yüzde 49 meselesi var. 60 yılından beri böyle bir rakamı hayatlarında görmeyenlerin en büyük hayali 2019’da iktidara yürümek! Böyle de ilginç aynı zamanda komik bir durum var.

Yüzde 49’u CHP’nin oyu zannedip bunun üzerinden siyasi argüman devşirmek ve bunun neticesinde kavga etmek de tam CHP’lik bir durum.

Şimdi ortada CHP’ye ait olmayan bir yüzde 49 ve onun kavgası var. 8 seçim kaybedenin gitmediği, tek söz edenin kovulduğu bir yerde sahi diktatör kim?

15 yıl boyunca girdiği her seçimi kazanan, bütün üyelerin koşarak imza verip genel başkanlık için çağırdıkları Cumhurbaşkanı Erdoğan mı?

CHP’nin gerçekten kıymetini bilelim. En azından siyasi arenada gülüp eğlendiren, tezatlarıyla, toplumdan en uzak halleriyle ‘İşte bir siyasi parti bu olmamalı’ dedirttiği için bence kıymetli.

Ben CHP’yi bu açıdan çok önemli buluyorum.

CHP’yi en güzel tanımlayanlardan biri hiç şüphesiz gönül, fikir ve irfan dünyamızın büyük ışığı Cemil Meriç’tir. Meriç,  Jurnal isimli o şaheserinde bakın CHP’yi nasıl tanımlıyor:

"Anlamadığım kelimelerden biri de halkçılık. Ne halkçılığı? Halk kim? Halkçıyım demek halktan değilim demek. Ama lütfen tahtımdan iniyor ve o pespaye, o bedbaht insanlara yakınlaşıyorum. Aman efendim kerem buyuruyorsunuz! Halk Partisi kurtla kuzuyu, insanla sırtlanı bir çuvala koyan madrabazlar kumpanyası. Kime karşı halk partisi? Kime karşı halkçı? Halkçılık halkın sırtına binen bir avuç aydının uydurduğu bir mit. Oğlancı gibi. Halkın ırzına geçmek için halka hulus çakan açıkgözlerin yaftası. Halk Partisi tarihinin hangi merhalesinde halk için çalıştı, halktan olmayanlarla mücadeleye girişti. Halktan ne anlıyordu? Altyapı feodal. İki bin yıldan beri değişmeyen, kendi küçük dünyasında hep aynı dertlerle başbaşa, geniş bir kalabalık. O kalabalıktan kopan, hiçbir çilesi, hiçbir dâvası olmayan bir Halk Partisi. Bir nevi ur. Ve arada, rakkas gibi kalabalıkla Halk Partisi arasında gidip gelen partiler."

serkan.ustuner@haber7.com

twitter: sustuner

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat