20 gündür memleketten uzakta Hac ibadetini yapmak üzere mübarek beldeydik. Hadimu'l-harameyn eş-şerifeyn Yavuz Sultan Selim Han ve ondan sonra gelen ve buraya hizmet eden tüm hükümdarları, Fahreddin Paşa’yı ve Kuşçubaşı Eşref’i de bu vazifede hayırla yad ettik.

Tavaf esnasında en çok Türk devletine ve vatan toprağına dua ediyorum. Ellerimi semaya kaldırıp gavurun tüm oyunlarını başlarına yıkması için Allah’a yalvarıyorum.

Hac’da edilen dua Allah katından geri dönmezmiş sözü kulağımda küpe. Bu kez çok daha yükleniyorum duaya. Kabe’nin kapısında, Hicr-i İsmail’de, Makam – ı İbrahim’de, Mültezem’de, Arafat’ta, Mescid-i Nebevi’de…

Vakfe duasında ‘Arakan’ deyince Türklerin çadırlarından yükselen hıçkırıklara karışmış aminlerin içtenliği Arakan’daki zulmü durduracak yarabbi diyorum.

Çünkü dünyaya bakıyorum, Hac’daki Müslümanların gözyaşlarını izliyorum, Arakan’daki zulüm için ayağa kalkan bir tek ülke görüyorum.

Hac esnasında dünyanın farklı yerlerinden gelen, Mekke’de ve Medine’de yaşayan birçok Müslüman’la konuşma fırsatım oldu.

Hepsinin bana söyledikleri ve benim orada gördüklerim hepimizin bildiği bir doğruyu tasdikler nitelikteydi.

Ganalı Adimu’yla dünya Müslümanlarının dertlerini konuştuğumda söze şöyle başlıyor: “Bizim tek umudumuz Türkler ve onun lideri. Sizler sadece Afrika’ya değil tüm dünyaya umut oldunuz. Bizleri Allah için hiç yalnız bırakmayın.”

Mısırlı taksici Ahmet Mekke’de yaşıyor. ‘Harem’ dedikten kısa bir süre sonra sohbete başlıyoruz. Türk olduğumuzu söyleyince gözlerinin içi gülüyor. Mursi’den açılıyor konu. Sisi’ye lanet okurken Mursi’ye bir tek Türkler sahip çıktı. Allah ‘Reis Erdoğan’ı korusun. Sizler bizim gerçek kardeşimizsiniz” diyerek direksiyonu tünele doğru sürüyor…

Mekke’den ayrılık vakti. Medine’ye doğru yola çıkıyoruz. İlk verdiğimiz kısa molanın ardından bir dinlenme tesisinde uzun kalacağımızdan bahsediliyor. Otobüs 50 dereceye varan sıcaklığı yararak ilerlerken rehberimiz bize müjdeyi veriyor. ‘Sayın arkadaşlar 30 dakika mola! İnebilirsiniz’

Aşağı indiğinizde artık alıştığınız sıcaklık size hoş geldin diyor. Hac arkadaşlarım Kanal 7 haber merkezinden Ayşegül Bütünbaş  ve Radyo 7’den Oğuz Sivri ile markete doğru ilerliyoruz. Tek gayemiz soğuk bir şeyler alıp serinlemek. Bulduğumuz bir gölgelikte bir şeyler yudumlarken yaşlı bir amca yanımıza doğru yaklaşıyor.

Türki, Türki? 'Evet' diyoruz. Elini yumruk yaparak elini öpüyor ve ardından elini göğe doğru kaldırıp “Ben Filistini. Ben Filistini.  İnşallah önce Mekke, Medine sonra Kudüs. Allah Türkleri ve Türkiye’yi korusun." diyor ve gözyaşlarını tutamıyor. Elimize öyle bir sarılıyor ki, sanki kalbini elinin içine koymuşta öyle sıkıyor elimizi. Üçümüzde gördüğümüz manzara karşısında ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Lal oluyoruz ve öylece tüylerimizin diken diken olmasını birbirimize bir nişane olarak gösterip yola revan oluyoruz.

Adnan abi 15 yıldır Medine’de yaşıyor. Aile dostumuz. Geçenlerde Mekke’den Medine’ye gelirken biri otostop çekiyor. Duruyor bizim Adnan abi de. Medine’ye kadar hem yarenlik eder hem de yolda kalmışa yardım sevaptır kabilinden arabaya alıyor Yemenli Muhammed’i. Medine’de işçi Muhammed. Türkleri, Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok seviyor. “Siz çok daha güçlü olunca dünyada adaletsizlik kalmayacak. Eşim 3 ay sonra bir erkek bebek dünyaya getirecek. Adına da Erdoğan dedik...”

İşte bu sebeplerden dolayı 4 yıldır Türkiye ağır bir saldırı altında. Yani hedef: İslam. Yani İslam’ın tek sancaktarı Türkiye. Bütün oyun, bütün dert bu. Türkiye düşerse İslam’ı ve Müslümanları yeryüzünde savunacak kimse kalmayacak. Büyük savaşın en büyük nedeni de bu.

serkan.ustuner@haber7.com