Bunlar mı devlet yönetecek?

.

  • GİRİŞ22.05.2018 07:33
  • GÜNCELLEME23.05.2018 07:18

Devletin varlığı, toplumlar için kamu düzenini sağlama, birlik ve beraberlik içinde yaşama gibi hayati ve sosyal bir temele sahiptir. Bu nedenle devlet, tarihin ilk çağlarından bu yana toplumlar için hayatın vazgeçilmez bir unsuru olmuştur.

Devlet kelimesi önceleri “zafer, güç ve hâkimiyetin dönüşümlü olarak el değiştirmesi” anlamında kullanılmaya başlanmış, daha sonra bu kelime hakimiyete dayalı, süreklilik arz eden siyasi otorite ve yapı mânâsını kazanmış, sonunda da çağdaş kullanımdaki içeriğine kavuşmuştur.

 

 

 

 

Devlet çağdaş anlamıyla, belirli bir ülkede yaşayan insan topluluğunun egemenlik ve bağımsızlık temelinde oluşturduğu siyasi örgütlenme olarak tanımlanmıştır. Günümüzde ulusal devletle özdeşleşen devlet kurumunun tanımı, niteliği, işlevleri ve toplumla olan ilişkisi asırlar boyunca değişik biçimler almıştır.

Yusuf Has Hâcib bu esasları dört temel üzerine inşa etmiştir. Bunlar; erdem, bilgi, akıl ve anlayıştır.

Türk hükümdarında aranan başlıca özelliklerden olan akıl ve bilgi ile “kut” arasındaki münasebet Kaşgarlı Mahmud tarafından da belirtilmiştir. Töre, ilahi bir düzen olarak kabul edildiği için Tanrı, kendi kurallarına uygun kişilere “kut” vererek onu kendine yaklaştırmakta ve ödüllendirmektedir.

 “Kut’a kavuşmak, insanın kendi asli cevherinin, gaflet, bilgisizlik… gibi arızalardan; ihtiras, kin, yalancılık… gibi zaaflardan ayıklanmasıdır. Kut; bir mânâda insanın, aynı zamanda kâinatın da ruhu olan merkezi kudret ile kendi varlığında temasa geçmesi demektir.”

Fakat kut’un da kademeleri vardır. Örneğin cömertlik, dost çokluğu, hizmet, güzel söz, yiğitlik, idare hüneri, nefse hâkimiyet… gibi özellikler tek tek kut kazandırabilirse de bunların ikisi, üçü, dördü vs. birleştikçe kut yükselmekte, gücü artmaktadır. Ancak özellikle de devlet idaresinde insana bir türlü erdem gerekirdi. Yani yöneticinin en üst seviye de kutlanması gerekirdi.

Konu bir hayli uzun ve Türk Devlet Felsefesi’nde başarının anahtarı ve tebaanın memnuniyeti hususu sayfalarca sürecek bir yazı dizisi bu yüzden burada kesmek zorundayım. Az çok tanımını yaptığımız devlet ve yönetici tanımına baktığımızda karşımıza kimler çıkıyor?

Basit bir aday listesi hazırlayamayıp birbirine giren bir parti ve genel başkanı, kendisini Amerikalıların aradığını söyleyen, traktörü geri geri yanaştırmakta mahir bir devlet reisi adayı, hızlı trenin göçü arttıracağını söyleyen yaşı çok geçkin başka bir aday, kendini sürekli ‘Banane ben Cumhurbaşkanı olacağım. Ben Cumhurbaşkanı olacağım’ diyen başka bir aday. Terör örgütünün kuklası bir siyasi oluşum ve onun sıfır iradesindeki Cumhurbaşkanı adayları… İşte yukarıda tanımını yaptığımız devlet ve yönetim anlayışında bu adayları neresine yakıştıracağız? Gerçekten merak ediyorum bu insanlar mı koskoca Türkiye Cumhuriyet’ini yönetmeye talipler?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi ‘Bunlara 3 koyun ver 2’sini kaybederler’ evet 24 Haziran seçimlerine girerken siyasetin karşı cephesinin hali pür melali ortada ve devletin nasıl yönetilmesi gerektiği de.

serkan.ustuner@haber7.com

twitter: sustuner

Kaynaklar:

Mehmet Niyazi – Türk Devlet Felsefesi

Yusuf Has Hacip - Kutadgu Bilig’de Kut ve Töre

Osman Turan – Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat