Türkiye’nin gündeminden düşmeyen çocuk kayıpları cinsel istismar elbette yüreğimizi dağlayan, çözülmesini istediğimiz toplumsal bir meseledir. Kızımız Leyla’nın acı haberiyle beraber ortaya çıkan sosyolojik refleks gayet tabiidir.

Millet olarak çocuklar bizim dokunulmazımızdır. Beklentimiz çocuk istismarında idamın gelmesidir. Bebeklerimize yel değse incinen bizler, esfeli safilin denen grubun elbette bu dünyada oksijen tüketmesine razı olmayız. En başta başkan Erdoğan’ın bu konuyu birincil önceliği olarak ajandasına kaydettiğini biliyoruz. Başkanlık sisteminin de Türk toplumuna vereceği ilk müjde çocuk istismarı ve teröristlere uygulanacak idam kararıdır.

Şimdi top Gazi Meclis’te. AK Parti ve MHP’nin yanında diğer partilerin neler yapacağını göreceğiz. Terör partisini bu halkanın dışında tutuyorum. Çünkü ağababalarının idamına zaten destek vermelerini beklemiyoruz. Askere bomba atan teröristi Meclis’e sokan CHP’nin de tavrı da hepimizin merakını celp ediyor!

Kayıp çocuk ve gençlere sanki her gün yeni birisi eklenirken bir de tüm kariyerini kötü bir yardımcı oyuncu olarak tamamlamış, hayatında sinema alanında herhangi bir başarısı olmayan Berna Laçin isimli şahsın iğrenç hezeyanlarını izledik.

Sosyal medya hesabından dini değerleri aşağılayarak alenen anayasal bir suç işleyen bu şahıs Medine’yi, dünyanın en çok kız çocuklarının tecavüze uğradığı şehir olarak yazdı.

Hayır bu kuru bir cehalet örneği olamaz. Evet, kendisinin bu sınıfa dahil olduğu muhakkak ama bu bilinçli ve kirli bir zihniyetin tezahürü. Alenen dine ve Peygamber Efendimize (s.a.v) bir saldırı. Misal neden Riyad değil? Ya da Dubai olamaz mıydı? Yok, işte kasıtlı olarak yazılmış ve içindeki nefretin dışa vurmuş hali.

Halbuki sadece internete yazsa bulunabilecek bir istatistiği dinimize saldırı malzemesi haline getirmesi nasıl da buralara ait olmayan bir ayrık otu olduğunun en büyük kanıtı. Misal dünyada en çok çocuk annelerin olduğu yer olan İngiltere’dir. İngiliz hükümeti bunun için büyük bir bütçe ayırıp bu meseleyi öncelikli acil durumlar kategorisine almıştır. Peki bundan haberi var mıdır bu kötü yardımcı oyuncunun.

Bu arada kendisinin hiçbir meziyeti olmamasına rağmen sürekli aynı deterjan reklamında oynamasına da hala bir anlam verememekteyiz. Bize düşen bu deterjanı evlerimize almamaktır. Ta ki bu şahsı ekrandan alana kadar. Evet, elimizde böylesine güzel bir protesto imkanı da vardır. Şirketin Türkiye temsilciliğine sosyal medyadan ve telefondan gerekli tepkimizi koyarak tarafımızı belli edelim. Unutmayın artık kendi öz yurdumuzda parya değil bu vatanın sahipleriyiz.  

serkan.ustuner@haber7.com

twitter: sustuner