Katar'a dayatılanlar ile coğrafyaya biçilmesi arzu edilen kaftan aynı...

  • GİRİŞ26.06.2017 10:46
  • GÜNCELLEME26.06.2017 10:46

Bir kaç körfez ülkesi; Katar'a yönelik yaptırımlar ve ambargonun kaldırılması için bir kaç maddelik talep listesi oluşturmuş. Taleplerin içerisinde Türk üssünün kapatılmasından, İran'la ilişkilerin mesafeli olmasına, El Cezire adlı TV kanalının kapatılmasına kadar, bağımsız bir devletin özgürce yapması gereken davranışlara karşı bir tutum söz konusudur.

Ortadoğu'daki yeni dizaynın altında saklı maksadın, yerel unsurlar üzerinden oyun kurgulayarak Amerika-İsrail-İngiltere ittifakının ortaklaşa hedefledikleri dayatma olduğunu görmemiz lazım.

Bu coğrafyada Sisi gibi darbe ile göreve gelmişlerin olduğunu göz önünde bulundurursak, bunun tek başına bir girişim olmadığını da dikkate alırsak, Mısır'ın sesinin bu denli yüksek çıkması dahil coğrafyada yerel unsurları karşı karşıya getirme çabasının altında yatanları idrak etmek şarttır.

Körfez ülkeleri, yeni Arap Baharı rüzgarını istemezler. Zaten Müslüman Kardeşlere yönelik tutumun altında yatan maksadın bu olduğunu görmekteyiz.

İsrail bu durumdan hoşnut değil! O nedenle, Müslüman Kardeşlere karşı olan her türlü inisiyatifi desteklemekte!

Kurulu düzen, Ortadoğu'da kartların yeniden dağıtılmasını istememekte. Osmanlı'nın çöküşü sonrası bu coğrafyadaki kodların önce İngiltere, daha sonra Anglo Amerikan Yahudi lobisi ittifakının güdümüne geçmesini, son bir asır boyunca yapılan ve yaptırılan lokal hamlelerle görmekteyiz.

Ortadoğu'nun doğal kaynakları; petrol, kaya gazı gibi önemli unsurların kontrolünün yanısıra, İsrail'in güvencesi sorununa cevap arayışı hep zinde tutulmuştur. Sadece dayatmalı yöntemlerle değil, işin sosyolojik boyutunda mevcut olan asıl unsurların bir gün yeniden dirilmesi konusu, kalıcı siyaset inşasının önünü kesmektedir. Bu duruma çare bulmak da, yeni dönemin sorunlarındandır.

Kürdistan kozunu oynama hevesinin altında yatan şeyin bu olduğunu, giderek daha net görebilmekteyiz.

Türkiye'nin siyasi sahnedeki yerini pekiştirmesi ve bölgesel aktör değil, küresel sistemde kalıcı yere sahip olması, oyunu bozan önemli hadisedir.

Katar'a dayatma; büyük tabloda küçük renk olarak algılanmamalı. Esasında büyük tablonun tam rengini oluşturmak için, etkileyici rengi "renksizleştirme" çabasıdır.

Burada sadece Katar'ı sömürge olarak görme meselesi değil. İngilizlere sömürgeliği tercih eden yönetimlerin, aykırı seslere tahammülsüzlüğü ve bu aykırı sesin, bir gün top yekün tablonun rengini etkileyeceği endişesidir mesele!

Türkiye'den, İsrail'de rahatsız zaten! İsrail medyasının manşetlerine baktığınızda, Erdoğan'a yönelik şikayetlerin top yekünü, İsrail oyunlarına çomak soktuğu için olduğu aşikarca gözükmektedir. Kudüs'ün statüsü ve ezanın susturulmasına verdiği reaksiyonu, başka bir Müslüman ülkesi, bu etki çapında gösteremedi. İşte bu da, rengi bozan kalıcı siyaset inşasını alt üst eden çomaktır.

Amerika'nın sadece çıkarlara dayalı politikaları, ileride zaten etkisi azalma eğilimine giren küresel aktörün kalıcı politikalarını bayağı etkileyecektir. Dil değiştirme zorunluluğu, giderek Amerikan siyaset dilinin de kapısını çalacaktır. Burada Türkiye'nin korunulması, içerideki saldırıların ve siyasi oyunların kontrole alınması, sadece devletin görevi olmamalıdır. Anlamak lazım ki; Türkiye yakın bir kaç senesini,bu oyunların bertarafıyla, içeriden de güçlü birliktelikle çıkabilir ise, önünde engel olacak önemli oyunu bozmuş olacaktır.

Katar'a dayatılanların, şimdi değil bir ilerisinde, "Türkiye"işareti olduğunu şimdiden okuyamazsak, kapıya dayanacak şeytani oyunu alt üst etmekte zorlanabiliriz. Ortadoğu'daki bu dizayn,şekillenme sürecinde Türkiye'nin tutumu, yeni alternatif yolların açılması, yok ise bu yolların bulunması şart haline gelmiştir. Türkiye;önümüzdeki 100 senenin kazanan ülkesi olacaktır. Bu badireler atlatıldığı zaman, sadece düşmanlar değil, hem de düşmanlara işlerini kolaylaştıracak adımlar atanlar da, bir tarafa not edilecek. Bir milletin hafızasını ve bu tür olayları, birileri silmeye gayret etse de, oradan silinmez kolay kolay ve yok sayılmaz. Şimdi zaman; ülkesinin bu kuralsız ve namertçe dönemde çıkarlarını, onun kalıcı varlığını koruyanlara, destek verme zamanıdır. Katar'a dayatılan taleplerin rengini iyi okumak, ona göre tavır takınma zamanıdır. Türkiye'nin önündeki süreci, bugünkü hamleleri ile aşacağı şüphesizdir. Lakin buna; görev sahibi olup elini taşın altına koymayanlar da, siyaseten kaostan medet umarak engel olanlar da, bürokratından sıradan vatandaşa kadar bunun idraki ile yolunu belirlemeyenler de, vebal taşımaktadır. Bu böyle biline!


Sevil NURİYEVA/STAR
 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat