Şimdi de diyorlar ki, ateşkes Erdoğan yüzünden yapılamamış.
Evet İsrail medyasının yeni yalanı bu. Salı günü geçici ateşkes devam ederken, kalıcı bir ateşkes planı için Kahire’de görüşmeler yapılıyordu. Akşam saatlerine doğru bir plan ortaya atıldı. Filistin heyeti kabul etti ancak İsrail reddetti.
Aynı saat içerisinde İsrail Başbakanı Netanyahu, Kahire’deki heyetine “orayı terk edin” dedi ve hemen orduya “Gazze’yi bombalayın” emri verdi.

İsrail ateşkesi bozdu, yaklaşık 10 günlük aradan sonra katliam operasyonlarına yeniden başladı. Geçici ateşkesin bozulması, kalıcı ateşkesin de imzalanmamasını ise yalanlara bağladı.
Geçici ateşkesin bozulmasına Gazze’den İsrail tarafına 3 roket atıldığını gerekçe gösterdi. Oysa Gazze’den taş bile atılmamıştı. Hamas da diğer gruplar da “roket falan atılmadı” diye anında açıklama yaptı.
Kalıcı ateşkes planına gelince. Filistin tarafı başından bu yana Filistin halkının haklarını garanti eden bir plan üzerinde duruyor. İsrail’in tek taraflı planlarını reddediyor. Çünkü daha operasyonların ilk haftasında İsrail-Sisi ortaklığından çıkan ateşkes planı konuşulurken aynı dakikalarda deniz kenarında futbol oynayan Gazzeli çocuklar katledilmişti.

Yani İsrail her zaman şunu söyledi, “ben Gazze’yi istediğim zaman bombalamaya devam edeyim ama Filistinliler karşılık vermesin”. Böyle anlaşma olmaz, bunu kimse kabul etmez.
Neticede Salı günü masaya sunulan planda Filistin’in vazgeçilmez şartları vardı. Birincisi ablukanın kalkması, zaten arkadan gelen 7 madde de abluka kalktıktan sonra gerçekleşebilecek iyileştirmelerdi. Gazze’ye yardım girişinin sağlanması, sınır kapılarının açılması gibi.

Ama İsrail ablukanın kaldırılmasını hatta hafifletilmesini bile kabul etmedi. Onlar Gazze’nin silahsızlandırılmasını istediler aynı zamanda ablukanın da devam etmesini. İsrail’in “evet” dediği geri kalan maddeler ise hep tırpanlandı.
Mesela Gazze’den Batı Şeria’ya geçişlerin tamamen açılmasına “hayır” dediler, sadece belirli sayıda ve belirli özellikleri taşıyanların geçişine izin verebileceklerini belirttiler.

Yardım girişlerine yine sınırlama getirdiler, o ürün girer, bu giremez gibi. Yardım kamyonlarına da serbestlik tanımadılar, ona da belirli sayılarla sınırladılar.

Refah sınırının açılmasına da şerh koydular. Sınır Mısır’ın ama İsrail karışıyor. Açılsa bile yarın kapatılma seçeneğini açık bıraktılar.

Kabul ettikleri kısımlarda hep indirim yaptılar üstelik onlara da hiçbir garanti vermediler. Yani sınırdan geçireceğim dediği Filistinliyi tekrar evine gönderme opsiyonunu kendilerinde bıraktılar.
Nihayetinde ateşkes bozuldu, saldırılar yeniden başladı. Filistinliler “bütün seçenekler açık, ateşkes de olur, anlaşma da, savaş da” açıklamasını yaptı. Filistin “biz ölümden korkmuyoruz” diyor ve İsrail’in gaddarca saldırılarına meydan okuyor. 

Çünkü oldu bittiye getirilen bir ateşkesin İsrail tarafından istedikleri zaman bozulacağını çok iyi biliyorlar. O yüzden bu anlaşma ya garantili olacak ya da hiç olmayacak, Filistin İsrail yalanlarıyla yapılacak ateşkes yerine şehit olmayı tercih ediyor. Sonuçta İsrail’in dikte etmeye çalıştığı ateşkes planını kabul etmek de reddetmek de aynı kapıya çıkıyor.
Özetle İsrailliler ateşkes için oturdukları masadan Filistin’i suçlayarak kalktılar. Sonra İsrail medyası “aslında biz şartları kabul etmiştik, Filistinliler de ediyordu ama devreye Erdoğan ile Katar girdi, Hamas onları dinleyerek anlaşmayı reddetti” diye bir yalan uydurdu.

İsrail Başbakanı Netanyahu da ateşkesin bozulmasının ardından düzenlediği basın toplantısında Türkiye’yi suçladı. Çünkü her zaman söylüyoruz İsrail’in asıl derdi Filistinlilerle değil Türkiye ile.
Erdoğan onlar için Filistinlilerden daha büyük bir düşman. Sadece Erdoğan olsa iyi, Sayın Ahmet Davutoğlu’nun ismini duyunca da irkiliyorlar, aynı düşmanlığı ona da besliyorlar.

tahadagli@kanal7.com